Hayatı
10 Zilhicce 1191/9 Ocak 1778 tarihinde İstanbul Şehzadebaşı’nda doğdu. Babası, Cezzar Ahmed Paşa’nın mühürdarlarından Süleyman Ağa, annesi Rukiye Hanım’dır. Kurban Bayramı’nın ilk günü doğduğu için kendisine “İsmail” adı verilmiş, Mevlevîyye tarikatı mensubu olduğundan “İsmail Dede, Dede Efendi”, babası bir hamam işlettiğinden “Hamâmîzâde” diye tanınmıştır. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra defterdarlıkta Başmuhasebe Kalemi’nde kâtip muâvini olarak çalışmaya başladı. İlk mûsikî derslerini Anadolu Kesedârı Uncuzâde Mehmed Emin Efendi’den aldı. Daha sonra Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Ali Nutkî Dede ile kardeşi Abdülbâki Nâsır Dede ve ünlü mûsikîşinaslardan faydalanarak kendini yetiştirdi. Bir müddet sonra Ali Nutkî Dede’ye intisap eden İsmail, bu Mevlevîhânede çilesini tamamlayarak “Dede” ünvanını aldı. Bestelediği eserler mûsikî mahfillerinde yakın ilgi görmeye başlamıştı. Bu arada Sultan III. Selim ile tanışarak onun takdiriyle karşılaşmasının yanı sıra sarayda düzenlenen küme fasıllarına hânende olarak devam etmeye başladı. XIX. yüzyılın başları, Ali Nutkî Dede’yi, oğlu Sâlih’i, annesini ve hâmîsi Sultan III. Selim’i kaybetmesi sebebiyle onun için üzüntülü yıllar oldu. Sultan II. Mahmud döneminde sarayda “musâhib” ve “müezzinbaşılık”a getirildi ve aynı zamanda padişah tarafından “Murassâ’ imtiyaz” nişanı ile ödüllendirildi. Talebeleri Mutafzâde Ahmed ve Dellâlzâde İsmail Efendilerle birlikte birlikte çıktıkları Hac yolculuğunda Haccını îfâ ettikten sonra, çıkan kolera salgınında 10 Zilhicce 1262/29 Kasım 1846 tarihinde Mina’da vefat etti ve Mekke’deki Cennetü’l-Muallâ’da Hazreti Hatice’nin ayak ucuna defnedildi.
Mûsikî Tarihindeki Yeri
Türk mûsikî tarihinin önde gelen birkaç sîmâsı arasında yer alan İsmail Dede hânendeliği, mûsikî hocalığı ve özellikle bestekârlığıyla tanınmıştır. III. Selim devriyle başlayan bestekârlık hayatı, II. Mahmud devrinde en parlak dönemine ulaşmıştır. 1824-1839 yılları arasında 7 Mevlevî âyini bestelemiş, dinî ve dindışı mûsikî sahalarında hemen her formda eser vermiştir. Türk mûsikî tarihinde en çok Mevlevî âyini besteleyen mûsikîşinastır. Bazılarının güfteleri de kendisine ait olan, klasik üslubun hâkim olduğu büyük formdaki eserlerinin yanı sıra, şarkı ve köçekçe gibi küçük formlarda eserler ve türküler de bestelemiştir. Bestelediği 500’ün üzerindeki eserden günümüze 300’e yakını ulaşabilmiştir. Saraydaki fasıllarda hânendelik yapan İsmail Dede, Yenikapı Mevlevîhânesi’nde mutrıp heyetinde âyinhan olarak yer almış, çok defa da na’thânlık yapmıştır. 5 yeni makam terkip ederek mûsikî nazariyatı sahasında da kudretini göstermiş, hâfızasındaki eserleri talebelerine aktararak birçok eserin yeni nesillere ulaşmasını sağlamış, besteleriyle Türk mûsikîsine yeni bir üslup ve kimlik kazandırmıştır. Ayrıca yetiştirdiği öğrencilerin her biri dönemlerinin önemli mûsikî üstadları arasında yer alarak Türk mûsikî tarihinin müstesna mûsikîşinasları olmuşlardır.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu