Hayatı

Babası Haseki Sultân Camii müezzini Ali Efendi’dir. Köprülüzâde Mustafa Paşa’nın himâyesinde yetişti. Klasik ilmî eğitiminin yanında hâfızlığını ikmâl etti. Hüsn-i hatta merakı dolayısıyla, devrin büyük üstâdı, Derviş Ali Efendi’ye muhtemelen 1066/1656 yılında da intisâb ile aklâm-ı sitteyi meşk etti. Sonra hocasının tavsiyesiyle, takriben 1069/1659’da Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbî gitti ve aynı yıl izâzet aldı. Sonra bir başka büyük hattat Nefeszâde İsmail Efendi’ye müraccat ile hattını ilerletti. 1083/1672’de Mısır’a, 1087/1676’da Hicaz’a gitti. Sarây-ı Âmire’de hocalık yaptı, Edirne ve Bursa’da bulundu. 1105/1694 yılında Sultân II. Mustafa’nın hat hocası oldu. Pâdişâh ona çokça hürmet eder hokkasını tutardı. Şehzâdeliği devrinde III. Ahmed’in de hocası idi. Diyârbekir (veyâ Filibe) mansıbı kendisine maaş olarak bağlanmıştı. Sünbülî Şeyhi Seyyid Alâeddîn Efendi’nin müntesiblerindendi. Ağakapulu İsmail Efendi’nin yazdığı kabir taşı Kocamustafa Paşa’da Sünbül Efendi dergâhı haziresindedir.

İslam Düşünürleri

Hat Tarihindeki Yeri ve Özgün Katkıları

Meşhûr Hâfız Osman Efendi, Osmanlı hattatları içinde en büyüklerdendir. Hattatlığındaki kudreti, dest-i hattındaki metâneti, aklâm-ı sittedeki mahâreti ile ma’ruf, Şeyh üslûbunun yüksek bir temsilcidir. Bu sebepten ona Şeyh-i sâni demişlerdir. Mühim ve ayırt edilmesi gereken bir nokta şu ki; Hâfız Osman önceki büyük ekol sâhibi hattatlar gibi yeni bir yol ihtira etmemiştir. Onu farkı, Şeyh ekolünü sâbit kılmasında idi. Şeyh Hamdullah’ın Osmanlı mektebinin hususiyetlerini gösteren tavrını Hâfız Efendi bir yol üzere toplamıştı. Yâni Şeyh’in devrinde ve sonrasında mevcut olan ve yeryer Yâkût üslûbunun kalıntıları, Şeyh’den sonraki hattatlarda devâm ediyordu. Aslında Şeyh’in bir üslûb içindeki farklı stilleri, sonra gelen hattatlar tarafından yazı şîvelerince benimseniyor o istikâmette yazılıyordu. Hâfız bunu, harf ölçülerinin ve kalem hakkının nisbetlerinin tenasüp arzeden tarafını seçerek tavrını oluşturdu. Serbestliği daha nizâmi bir yürüyüşe tebdil etti. Böylelikle bu yazı tavrı ile Şeyh üslûbunun ikinci ve son mertebesi oldu. Sonra gelen hattatların ekserîsi onu takib etti. Şeyh’in daha serbestlik ve keskinlik gösteren tavırları muhtelif hattatlarca yazıldı ise de bir süre sonra unutuldu ve Hâfız Osman Vâdisi yerleşti.  

Aklâm-ı sitte dene altı yazı nev’inde sayısız eser veren ve velud bir sanatkâr olan Hâfız Osman, mushaf, cüz, delâil, mecmua, risâle, murakka’, karalama, kıt’a, ve kıt’adan mülhem ve onun ihtiraı sayılan hilye-i şerîfeler yazmıştır. Türkiye’de ve dünyada birçok müze ve kütüphane ile husûsî koleksiyonlarda çok sayıda eseri bulunmaktadır. 

Öne Çıkan Eserleri

  • Kur’ân-ı Kerim: Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., GY. nr. 331.

  • Kur’ân-ı Kerim: İstanbul Üniversitesi Ktp., A. 6549.

  • Amme sûresi: Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., EH. 235.

  • Celi Sülüs ve Sülüs-Nesih Murakka: Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., A. 3657.

  • Murakka: İstanbul Üniversitesi Ktp., A. 6469.

  • Sülüs-Nesih Murakka: Süleymâniye Ktp., Hamîdiye Murakkaat, nr.28.

  • Sülüs-Nesih Murakka: Süleymâniye Ktp, Hamîdiye Murakkaat, nr.18.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu