Hayatı
1859’da İstanbul’da doğdu. Babası Viyana ve Berlin büyükelçiliklerindeki görevlerinin yanı sıra Tefrişat Nazırlığı, Meclis-i Âyân azalığı gibi görevlerde bulunan “İngiliz” lakaplı Ali Rıza Bey, annesi Avusturyalı asil bir aileye mensup olan mühtedi Nâile Hanım’dır. Beylerbeyi Rüşdiyesi ve Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ni bitiren Ahmed Rıza aldığı özel derslerle çocuk yaştan itibaren Batı kültürünün etkisinde yetişti. Galatasaray Sultânîsi’nden mezun olduktan sonra bir süre Bab-ı Ali Tercüme odasında çalıştı. Daha sonra ziraat eğitimi almak üzere babasının maddi desteğiyle Paris’e gitti (1884). Gringon Ziraat Mektebi’nde aldığı üç yıllık eğitimin ardından 1887’de İstanbul’a döndü. Aldığı eğitimle Anadolu’da tarım alanında reform yapmak isteyen Ahmed Rıza, sermaye ve destek bulamama nedeniyle hedefine ulaşamayınca önce bir süre Bursa’da kimya öğretmenliği yaptı. Daha sonra ziraat alanında yapmak istediği yeniliklerin eğitim yoluyla gerçekleşebileceği düşüncesiyle Maarif Nezareti’ne geçti. 1889’da Bursa Maarif Müdürü iken görevli olarak gittiği Paris’te “modern fikir akımlarını daha serbest bir şekilde inceleyebilmek için” görevinden istifa etti ve Jön Türkler arasına katılarak 1908’e kadar geri dönmedi.
Pozitivist düşünceyle İstanbul’da Jean-François Robinet’in La Philosophie Positive eseri ile tanışan Ahmed Rıza için ikinci kırılma noktası Paris’e döndüğünde Auguste Compte’un öğrencisi Pierre Laffitte ile tanışması oldu. Bu süreçte pozitivistlerin cemiyeti Société Positiviste’in aktif üyelerinden biri olurken Laffitte’in etkisiyle pozitivizmi Osmanlı’nın kurtuluşu için bir çözüm yolu olarak gördü. Pozitivizmi yaygınlaştırmak üzere yayınlar yaparken 1895’ten itibaren İttihatçıların en önemli yayın organlarından biri olan Meşveret’i hem Türkçe hem de Fransızca olarak çıkarmaya başladı. Türkçe Meşveret 1898’e kadar basılırken Mechvéret Supplément Français 1908’e kadar yayımlanmaya devam etti. Fransızca Mechvéret, 19. sayısından itibaren başlığının altında yer alan “nizam ve terakki” (ordre et progrès) ibaresiyle çıkarken Compte’un pozitivist felsefesine olan bağını gösteriyordu. Ahmed Rıza bu dönemde pozitivistlerin yayın organlarına da yazılar yazmaya devam etti. İttihat ve Terakki’nin önemli yayın organlarından biri olan Şûrâ-yı Ümmet’i de (1902-1910) aynı dönemde çıkarmaya başladı.
Paris’e gittiği ilk yıllarda Batı’da yaptığı incelemeler ışığında eğitim reformu konusundaki düşüncelerini II. Abdülhamid’e rapor olarak sunan ve Padişahın bu konuda teşvikini de gören Ahmed Rıza, raporlarını pratikte karşılığını göremediği düşüncesiyle göndermekten vazgeçti ve daha sonra Londra’da Lâyiha ve Mektup adıyla neşretti. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndüğünde ebu’l-ahrar (hürlerin babası) sıfatıyla karşılandı. İstanbul mebusu olarak girdiği mecliste oy birliği ile başkanlığa seçildi. İttihat ve Terakki’nin şiddeti benimseyen eylemlerine karşı çıktığı için komiteden ihraç edildi ve 1913’te cemiyetle olan ilişkisi tamamen sona erdi.
1918’de Sultan Vahdettin’in teklifini kabul ederek Âyân Meclisi Başkanlığı’na atandı. 1919’da Atatürk’ün istediği üzerine Fransa’ya gitti ve 1922’ye kadar Millî Mücadele’nin lehinde yazılar yazarak Kurtuluş Savaşı’na destek verdi. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra İstanbul’a dönen Ahmed Rıza politikaya yeniden dahil olmadı. 26 Şubat 1930’da merdivenden düşerek kalça kemiğini kırması üzerine kaldırıldığı hastanende öldü ve Kandilli Mezarlığı’na defnedildi.
Öğretisi
Ahmed Rıza’ın düşüncesine şekil veren en önemli unsur pozitivizme olan bağlılığıdır. Eğitimden siyasete, dine yaklaşımından reforma kadar pek çok düşüncesi pozitivist düşünce doğrultusunda şekillenmiştir. Bu çerçevede ilerleme fikrinin içinde bulunan koşullar etrafında şekillenmesi gerektiğini düşünen Ahmed Rıza’ya göre o dönemde Osmanlı’nın ilerleme için sanayi ve ziraatı merkeze alması ve bunu da halkı eğiterek gerçekleştirmesi gerekmektedir. Onun için eğitim kişisel gelişimden ziyade toplumsal fayda için önem taşır. Compte’cu ilerleme ve düzen fikrinin etkisiyle eğitim başta olmak üzere toplumsal kurumları, temelde intizamın sağlanmasına katkısı cihetinden ele alır. Dine yalnızca toplumsal bütünleşmenin önemli bir unsuru olarak önem verirken tekkeler ve şeyhleri halkın cehaletinden yararlanarak bu düzenin bozulmasına yol açan unsurlar olarak değerlendirir. Laffitte’nin etkisiyle İslâm’ın terakkiye mâni olduğu yönündeki iddialara karşı çıkarken İslâm dinini ilerlemeye ve toplumsal bütünlüğü sağlamaya en müsait din olarak görür. Ahmed Rıza’nın pozitivizme olan bağlılığında en önemli unsurlardan biri Osmanlıları barbarlıktan uzak gören bu tutumdur. Yeni bir din olan pozitivizm düzenin, barışın ve ilerlemenin tek yoludur.
Ahmed Rıza İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncüleri arasında toplumcu, merkeziyetçi ve anti müdahaleci cephenin liderliğini üstlendi. Bu konularda cemiyetin diğer önemli isimleri Mizancı Murad ve Prens Sabahattin ile ayrı düştü. Özellikle 1902’deki I. Jön Türk Kongresi’nde Prens Sabahattin’le yaşadığı çatışma cemiyeti merkeziyetçiler ve adem-i merkeziyetçiler olmak üzere ikiye böldü. Siyasal mücadelenin şiddetten uzak, barışçıl yöntemlerle ve düzen içerisinde yürümesi gerektiği düşüncesini savunan Ahmed Rıza sürekliliği merkeze alarak devrime karşı bir duruş sergiledi. Bu çerçevede padişahın azlinden sonra yerine yine hanedandan bir yöneticinin gelmesi ve Kânûn-i Esâsî’nin yürürlüğe konması düşüncesini savundu. Değişim konusunda elitist bir perspektife sahipti ve ilerleme konusundaki sorumluluğun aydınlara ait olduğunu düşünürken otoriter rejimi destekledi. Toplumsal düzenin sağlanması ve sürdürülmesinde aileye ve kadınların eğitilmesine önem verirken, kadınların örtünmesine ve çokeşliliğe karşı bir tutum sergiledi.
Öne Çıkan Eserleri
-
Vazife ve Mesuliyet, Birinci Cüz: Mukaddime, Padişah ve Şehzadeler: Kahire 1320.
-
Vazife ve Mesuliyet, İkinci Cüz: Asker: Kahire 1322.
-
Vazife ve Mesuliyet, Üçüncü Cüz: Kadın: Paris.
-
Layiha ve Mektup: Londra.
-
La Crise de l’Orient: Paris 1907.
-
La Faillite Morale de la Politique Occidentale en Orient: Paris 1922.
-
Echos de Turquie: Paris 1920.
Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu