Hayatı

Hayatı hakkında az bilgi bulunan Ahmed Şemseddîn’in İstanbul’a gelişi, tahsili, soyu ve yetişmesi bilinmemektedir. II. Bâyezîd devrinin sonunda gittiği tahmin edilmekle beraber ve vefatına kadar da İstanbul’dan ayrılmadığını, edebî ve dinî ilimlerde kendini yetiştirdiği, Arabça Farsça ve Türkçe edebiyata vukûfu şiirlerinden anlaşılmaktadır. Sultân Süleymân devrinde saray katibleri arasında vazife gördüğü mukayyedir (Serin, s. 138). Yazılarının koyduğu ketebelerden Afyokkarahisar’dan olduğu bilinmekle beraber, İstanbul’a gelişinde ilkin terziliği meslek ittihaz ettiği, dikiş yerleri belli olmayan bir gömleğin ustası olduğu rivâyetinden anlaşılıyor. Muasırı Hattat Şeyh Hamdullah’ın talebesi Halvetî Şeyhi Cemâleddin İshak Karamânî’ye intisâb etti. Kölesi ve talebesi Hasan’ı evlat edinmesinden anlaşıldığı üzere mücerret hayat sürmüştür (Alparslan, s. 55). Kabri İstanbul Sütlüce’deki Cemâleddin İshak Karamânî tekkesi hazîresindedir. Kendi yazdığı taşı bugün kayıptır.

Hat Tarihindeki Yeri ve Özgün Katkıları

Yâkût üslûbunun Osmanlıdaki son büyük dâhi sanatkârıdır. İran’da XVIII. yüzyıla kadar devâm bu üslûb, Osmanlı Türklerinde Onaltıncı asırda Şeyh Hamdullah üslûbuyla son bulmuştur. Karahisâri ve birkaç talebesi bu yolda yazmışlar, sonrasında talebelerinin çoğu Şeyh’in yeni Osmanlı mektebine geçmişlerdir. Karahisârî, birçokyerde zikredildiği üzere yeni bir ekol değil, Yâkût’un güçlü bir temsilcisidir. Üstün bir hattat oluşu ve dâhiyâne tasarrufları sâyesinde onu bir ekol olarak addetmek, biraz da Şeyh’in yeni üslûbuna nisbetle mecra bulmuştur. Yâkût’un muazzam tavrına sâdık, kudretli bir yazı şîvesi Ahmed Karahisârî’de, bilhassa hattın estetik ve sanatlılığı dâiresinde üstün bir zevk ve inceliğe bürünmüş, daha nizâmî bir mertebeye erişmiştir. Celî sülüs ile mîmârî eserlere hakk u nakş olan yazıları da devrinin ve sonrasının celî hattatlığında sonra en yüksek mevkîdedir. Osmanlıda Fâtih devri ile başlayan celî yazı Yahyâ ve Ali Sôfî ile mühim bir noktaya erişmiş, Karahisârî ve talebesi Hasan Çelebi ile yeri doldurulamayacak mertebeye varmıştır. Sonrasında celî de bu üslûbdan öte başka yollara revân olmuştur.

Onun eserleri hat sanatı tarihinin en yüksek şâheserlerindendir. Müze ve kütüphânelerde çok sayıda eseri mevcuttur. Yazdığı mushaf, en’am, cüz, hadis ve dua mecmuaları, albüm ve murakkalar, müstakil levha ve kıt’alar, müze ve koleksiyonların değeri ölçüsüz hazineleridir. Celî sülüs ile yazdığı kitâbeleri, muasırı Mîmârbaşı Koca Sinan’ın şâheseri Süleymâniye Camii’nde çinilerde sırlıdır.

Sultân Süleymân için yazdığı ve talebesi Hasan Çelebi’nin tamamladığı Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet dairesinde bulunan emsâlsiz mushafı da XVI. yüzyılın ve Osmanlı medeniyetinin şâheserlerindendir. ,

Öne Çıkan Eserleri

  • Kur’an-ı Kerim: Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, Hırka-i Saadet, K.5.

  • Kur’an-ı Kerim: Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., Y.999.

  • Kur’an-ı Kerim: İstanbul Üniversitesi Ktp., AY, nr. 6714.

  • Yâsin-i Şerîf: Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, nr. 2649.

  • En’am-ı Şerif: Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., EH. 416.

  • En’am-ı Şerif: Türk ve İslâm Eserleri Müzesi, nr.1443.

  • Kıt’a: Süleymâniye Ktp., K.15.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu