Tam adi Abdulkadir b. Ahmed b. Mustafa ed-Dimaşki olan İbn Bedrân, 1265-1280 (1848-1864) yillari arasinda Sam yakinlarindaki Düme kentinde dogdu.

ilk egitimini burada alan ibn Bedrân daha sonra Islam dünyasinin farkli bölge-lerine giderek farkli isimlerin derslerinde bulundu. ilk olarak dedesi Mustafa b. Abdürrahim°den ilim tahsil etti ve daha sonra bölgenin taninmis alimleri olan Selim b. Yasin el-Attr (o. 1307/1890), Mustafa et-Tantavi (ö. 1306/1889), Ahmed b.Hasan es-Satti (ö. 1306/1889) ve Muhammed b. Bedreddin el-Hasant (ö. 1354/1935) gibi isimlerden dersler aldi.

Suriye bölgesi disinda Kuzey Afrika ve Avrupa ülkelerini de dolasan ibn Bedrân seyahatleri hakkindaki gozlemlerini de paylas-mistir (Bedrân, 2007, s. 131-147). Aralarinda Dimask ilim Ku-rulu velerinden Muhammed Selim el-Cündi (ö. 1375/1956), dönemin Sâfit ulemäsindan Muhammed Salih el-Akkâd (ö 1390/1970), tarihçi Zirikli (ö. 1396/1976) ve Muhammed b. Ahmed Dehmânin (ö. 1408/1988) da bulundudu birçok ta-lebe yetistirdi. mrünün sonlarini hastaliklar ile geciren ibn Bedrânin görme yetisi zayifladi ve son günlerinde felç geçir-di.

18 Rebiülevel 1349'da (15 Eylül 1927) vefat etti. Dint ilimlerin yaninda pozitifi ilimlere de ilgisi olan in Bed-rân'in özellikle bibliyografya, tarih ve edebiyat bilgisi onu edip ve tarihçi olarak da tanian cok yönlü bir sahsiyet ha-line getirdi. Bu sebeple gazetelerde müellif, musahhih ve muharrir olarak görev yapti, ayni zamanda Emeì Camii ve Abdullah Pasa Medresesi'nde dersler verdi ve Hanbeli mez-hebini temsil etmek üzere müftülük görevini icra etti.

Abdülkadir Bedrân yasadigi dönemde Arap yarimadasinda etkinli-gini artiran ve daha sonra Necd merkezli bir harekete dönü-sen Muhammed b. Abdülvehhabin faalivetlerini destekledi ve onu Hanbeli mezhebine hizmet eden, ortaya cikan bi-datlere karsi mücadele eden bürük bir imam olarak tavsif etti (Bedrân, 1981, s. 446-447). Nitekim zaman icinde Necd ile iyi iliskiler kurdugu anlasilan ibn Bedrân, ibn Kudâme'nin Ravzatun-nazir adli eserini Necdli Hanbelilerin liderlerinden gelen talep üzerine serh etti ve bu serh ilk defa Melik Ab-dülaziz b. Suûd'un destegiyle 1342 (1923 veya 1924) yilinda basildi (Bedrân, 1991, s. 12-13; Acmì, 1996, s. 28).

İslam Düşünürleri

Öğretisi

Selef akidesine baglı oldugunu ifade eden Ibn Bedrân özellikle tasavvufa karsi mesafeli bir tutum içinde olmus ve arayis içinde oldugu dönemlerde kurtulusu ancak sahabe, tâbiin ve tebe-i tâbiin olarak tanimladiği selefe ittibada buldugunu ifade etmistir. (Bedrân, 1981, s. 42-43) Allah'in görme, isitme ve keläm gibi sifatlarinin hakikatinin bilinemeyecegini, kulun bunlara iman etmekten baska bir sorumlulugunun olmadigini ifade ederek Allah^n sifatlarinin tevil edilmesine karsi cikmis ve kelämî birçok meselede benzer bir tavir içinde olmustur (Bedrân, 1379, s. 101)

Önceleri Sâfi mezhebine müntesip olan Ibn Bedrân, ibn Teymiyye ve In Kayyim el-Cevziyyenin eserlerini okuduk-tan sonra Kur'ân ve sünnete daha urgun oldugunu düsü-nerek Hanbeli mezhebine intisap etmistir. Nitekim birçok meselede onun ibn Teymiyye ve ogrencisi ibn Kayyim/dan etkilendidi anlasilmaktadir.

Yasadigi dönem ile ilgili problemleri islerken bidat kavrami-na vurgu yapan Ibn Bedrân Müslümanlarin egitim kurum-larinin islah edilmesi ve dinin bidatlerden arindirilmasi ge-rekti&ini savunmustur. Muhammed b. Abdülvehhab'a olan destegini de büyük oranda bu badlamda degerlendirmis ve onun bidatlere karsi olan mücadelesini ön plana cikarmistir.

Kaynak: İslam Düşünce Atlası
Dijital Yapım: MÜSİDER ve TV5 Televizyonu