Türkiye, deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleşirken, uzmanlar kentsel dönüşüm ve afet hazırlıklarının yetersiz kaldığını vurguluyor. 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, ülkenin depreme hazır olmadığını gözler önüne serdi. Aradan geçen zamana rağmen birçok bina hâlâ teslim edilmedi, pek çoğunun inşaatına ise başlanmadı bile.

Özellikle beklenen büyük Marmara Depremi'nin megakenti harabeye çevirebileceği belirtilirken, ülke nüfusunun yüzde 70'inden fazlasının yüksek deprem riski taşıyan bölgelerde yaşadığı hatırlatılıyor.

Deprem Haftası’nda uzmanlardan uyarılar

1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında, Türkiye'nin yapı stokunun durumu, kentsel dönüşüm projeleri ve depreme hazırlık çalışmaları tekrar gündeme geldi. Ancak uzmanlar, iktidarın bu konuda etkili adımlar atmaktan kaçındığını ve sorumluluktan kaçtığını vurguluyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumların, hızla harekete geçerek afet öncesi önlemleri artırması gerektiği belirtiliyor.

Denetimler ve risk analizleri şart

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye'nin son 100 yılda birçok yıkıcı deprem yaşadığını ve afetlere karşı yeterince hazırlıklı olunmadığını ifade etti. Sözbilir, "1939 Erzincan Depremi'nden 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerine, 2011 Van Depremi’nden 2020 Elazığ ve İzmir depremlerine kadar ülke birçok felaket yaşadı. Ancak 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri, deprem hazırlıklarının yetersizliğini en net biçimde ortaya koydu. Son 25 yılda bazı ilerlemeler kaydedilse de Türkiye hâlâ depreme hazır bir ülke konumuna ulaşabilmiş değil" dedi.

Özellikle Marmara Bölgesi'nde uzun süredir büyük bir deprem beklendiğine dikkat çeken Sözbilir, "Kumburgaz fayında bazı hareketlenmeler var. Eğer bu süreç detaylı incelenirse, beklenen büyük Marmara Depremi yerine, daha küçük ölçekte bir deprem de yaşanabilir. Ancak bu ihtimalin kesinleşmesi için daha fazla araştırma gerekiyor" diye konuştu.

Santorini Adası’nda depremler panik yarattı

Ege Denizi’nde özellikle Santorini Adası çevresinde meydana gelen yüzlerce sarsıntının büyük bir paniğe neden olduğunu belirten Sözbilir, "Bu depremler 28 Ocak’ta başladı ve hâlâ devam ediyor. Üç farklı senaryodan biri gerçekleşebilir: Depremler durabilir, büyük bir deprem ve ardından tsunami ile volkanik patlama yaşanabilir ya da volkanik patlama sonrası tsunami meydana gelebilir. Türkiye’nin Santorini’ye uzaklığı göz önüne alındığında, önlem alınırsa bu olaylardan çok fazla etkilenmeyiz" dedi. AFAD tarafından yapılan uyarıların dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Sözbilir, vatandaşların panik yapmadan yetkililerin yönlendirmelerini takip etmesi gerektiğini söyledi.

485 diri fay: hangi şehirler risk altında?

Ramazan Bayramı'nın son gününde trafik yoğunluğu yaşanıyor Ramazan Bayramı'nın son gününde trafik yoğunluğu yaşanıyor

BirGün'den İlayda Kaya'nın haberine göre; Türkiye’de resmi olarak tanımlanmış 485 adet diri fay hattı bulunuyor. Bu faylar, bazı şehirlerin, ilçelerin ve köylerin altından veya yakınından geçiyor. En yüksek sismik risk taşıyan iller şunlar:

Batı Anadolu: Balıkesir, Afyon, Manisa, Denizli, İzmir, Aydın, Muğla

Marmara Bölgesi: Çanakkale, Tekirdağ, Bandırma, İstanbul, Bursa, Bolu

Doğu ve Güneydoğu Anadolu: Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Bingöl, Tunceli, Adana, Gaziantep, Hatay, Erzurum, Hakkâri

Önlemler yetersiz, risk artıyor

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, deprem riskine karşı binaların güvenli hale getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 250 bin bina bulunduğunu belirten Suna, “Bu yapı stokunun büyük kısmı güvensiz. 2018’de dönemin Çevre Bakanı, yapı stokunun yüzde 60’ının kaçak ve iskânsız olduğunu açıklamıştı. İstanbul gibi büyük şehirlerde 7 ve üzeri büyüklükte bir depremde 500 bin bina ağır ve orta hasar alabilir. Ancak bugüne kadar etkili bir çalışma yürütülmedi" dedi.

Suna, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

Ülkedeki yapı stoku depreme dayanıklı hale getirilmeli.

Risk taşıyan binaların analizleri yapılmalı.

Çökme riski yüksek binalar acilen boşaltılmalı.

Hasarlı binalar güçlendirilmeli veya yeniden inşa edilmeli.

Altyapı eksik, deprem toplanma alanları yok

Uzmanlar, kentlerdeki altyapı çalışmalarının yetersiz olduğunu ve deprem toplanma alanlarının büyük ölçüde imara açıldığını belirtiyor. Bingöl ve çevresindeki illerde mühendisler, çadırkent alanlarının belirlenmiş olmasına rağmen yeterli hazırlık yapılmadığını söylüyor.

Marmara depremi büyük tehdit oluşturuyor

Beklenen büyük Marmara Depremi’nin en fazla İstanbul’u etkileyeceği tahmin ediliyor. İBB tarafından yapılan çalışmalara göre, 7 ve üzeri büyüklükteki bir depremde İstanbul’da yaklaşık 200 bin bina yıkılabilir. Kentte toplam 1,5 milyon konutun risk altında olduğu belirtilirken, 600 bin binanın acilen yıkılması gerektiği ifade ediliyor.

İktidarın rant politikası deprem riskini artırıyor

Uzmanlar, iktidarın deprem riskini azaltmak yerine rant odaklı projelere öncelik verdiğini söylüyor. Deprem sonrası inşa edilmesi gereken konutların büyük bir kısmı henüz teslim edilmedi. 650 bin konutun 1 yıl içinde tamamlanacağı sözü verilmesine rağmen yalnızca 201 bin konut teslim edildi. Öte yandan, inşaat ihalelerinin iktidara yakın müteahhitlere verildiği ve yeni projelerin rant amacı taşıdığı öne sürülüyor.

Kaynak: Karar