Türkiye siyasi tarihinin en kanlı ve karanlık darbesi 12 Eylül üzerinden 44 yıl geçti. ABD’nin arzusu ve desteği ile gerçekleşen darbenin sonucunda, Türkiye’de toplumsal muhalefet tanklarla ezildi, IMF programları uygulamaya konuldu, tarikat-cemaatlere el verildi ve bugün içerisinde yaşadığımız rejim adım adım inşa edildi.
Ancak Amerikalıların 12 Eylül ve Kenan Evren aşkı, yalnızca darbe günü edilen bir kutlama cümlesinden ibaret değil. CIA’in bu yıl erişime açtığı yeni belgeler, 12 Eylül’ün hemen öncesinde ve sonrasında istihbarat örgütünün Türkiye ve darbe hükümetine yönelik gözlemlerini, övgülerini ve beklentilerini açıkça ortaya koyuyor.
KOMUTANLAR ABD İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRECEKTİR
BirGün'de Yusuf Tuna Koç'un haberine göre; henüz darbeden 3 ay önce, 29 Haziran 1980 tarihli istihbarat raporunda CIA, Türkiye’de ordunun siyasete müdahale etme ihtimalinin yüksek olduğu tespitini yaparken, müdahalenin biçimine ilişkin olasılıkları ve bu olasılıkların sonuçlarını da detaylı bir biçimde analiz ediyor.
CIA raporunda olası bir darbeyi gerçekleştirecek kadroların yine “bizim çocuklar” olduğu garantisi verirken, müdahale biçiminin nasıl gelişeceğini ise hükümet ve muhalefetteki partilerin tavırlarına bağlıyor: “Türkiye’de askeri müdahale spekülasyonları, siyasi suikastlar, sol şiddet eylemleri ve hükümetle muhalefetin neredeyse her konuda ayrı düşmesi sebebiyle çok arttı… Eğer istikrarsızlıklar artmaya devam ederse, ordu demokrasiyi koruyabilmek için ona müdahale etmeye karar verebilir.
Askerin kontrolünde dahi olsa Demirel kaldığı sürece Türkiye’nin dış politikasında bir değişiklik olmaz. Olsa bile komutanların büyük çoğunluğu batı yanlısı, Türkiye’nin NATO’da kalması ve ABD ile ilişkilerin geliştirilmesi yönünde hareket edeceklerdir.”
EVREN 24 OCAK KARARLARINI BAŞARIYLA UYGULADI
12 Eylül darbesinden 2 sene sonra CIA, Türkiye’nin darbeci generallerin kontrolündeki gelişimini analiz eden 14 Mayıs 1982 tarihli bir raporda da dikkat çekici ifadeler yer aldı. İstikrar Programının 2 Senesi başlıklı rapor, darbe öncesinde yürürlüğe konulan ancak 12 Eylül’e kadar uygulanamayan 24 Ocak Kararları’nın 2 yıllık uygulamasını analiz ediyor. Türkiye’nin darbe sonrasında somut ilerlemeler kat ettiği iddia eden raporda, Ocak 1980’de yürürlüğe konulan ancak askeri müdahale ile uygulanabilen istikrar programının Türkiye’yi serbest piyasa ekonomisine entegre etmesi ile övünülürken, bunun sebebi olarak yabancı yatırımlardan elde edilen kazanımların darbe hükümetinin büyük bir başarısı olduğu ifade ediliyor.
DAHA SINIRLI BİR DEMOKRASİ OLACAK
CIA’in, Türkiye’ye dair bir başka detaylı raporu ise Ekim 1983 yılından. Bir ay sonra gerçekleşecek seçimler öncesi Türkiye’nin 12 Eylül sonrasındaki demokratik ve siyasi yapısını inceleyen rapor, seçim sonuçlarına dair tahmininde yanılsa da Türkiye’nin geleceğinde artık daha sınırlı bir demokrasi olacağını öngörüyor.
“Halk geçmişin siyasal özgürlük ortamı ile şiddet ortamını birbiriyle bağdaştırıyor, bu yüzden de siyasi yasakların kalkması konusunda çok ısrarcı değil” diye yazılan raporda, Evren’in uzun süre daha siyasi varlığını sürdüreceğinin belirtiliyor, darbe öncesine kıyasla yürütmenin artık yasamaya kıyasla daha güçlü olacağı analizi yapılıyor. Raporda, darbe yönetiminin 61 anayasasının özgürlüklerini rafa kaldıran anayasa değişikliği ve siyasal düzenlerinin, “Bir daha darbeyi gerektirmeyecek bir demokratik düzen” kurduğundan bahsediliyor.
CIA RAPORLARINDA BAŞBAKAN ÖZAL
Kasım 1983 genel seçimini kazanarak Başbakan olan Turgut Özal seçildikten bir ay sonra ABD Kongre Üyesi Tom Lantos ile bir görüşme gerçekleştirmişti.
Evren’in prensi’ taze başbakanın CIA tarafından raporlanan kimi görüşleri şu şekilde:
•Özal aşırı solun ekonomik programın başarısından rahatsız olduğunu bu yüzden partisini hedef aldıklarını iddia ediyor.
•SSCB’nin Akdeniz ve Körfeze erişimini kestiği için komünistlerin NATO üyeleri arasında en çok Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalıştığını söyledi.
•Kıbrıs sorununda, Yunan tarafının komünistlerin eline geçmesinden korktuğunu söyleyen Özal, Türk-Yunan geriliminin düşürülerek görüşmelerin dondurulmasını istedi.
•Geçmiş hükümetlerin sınır güvenliği politikasından vazgeçileceğini söyleyen Özal, Türkiye’nin artık Arap dünyasına sırtını dönmeyeceğini, buradaki etkisini güçlendireceğini belirtti.