SAĞLIK

Eris varyantı nedir, belirtileri neler, nasıl bulaşıyor? Eris varyantı ne kadar tehlikeli

Abone Ol

Eris virüsü nedir?

Eris adı da verilen alt varyantın Sars-Cov-2'nin Omicron varyantından türediği ifade ediliyor. Bilimsel adı EG.5.1 olan bu alt varyant, ilk kez 31 Temmuz'da tespit edilmişti. Ancak esasen mayıs ayının sonlarına doğru yayılmaya başladığı düşünülüyor. İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı'na (UKHSA) göre, yeni varyant Eris, ülke genelindeki her 7 yeni vakadan birini oluşturmaktadır. Hastalık, kötü hava koşulları ve bağışıklığın zayıflamasıyla birlikte hastaneye başvuruların artmasıyla ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü hastalığa EG.5.1 tanımlaması yapmaktadır.

Eris varyantı nasıl bulaşır?

Eris varyantı, öksürme, hapşırma, konuşma veya nefes alma sırasında enfekte bir kişi tarafından havada bulunan küçük damlacıklar aracılığıyla yayılır ve sağlıklı bir kişi tarafından solunum yoluyla alınabilir.

Eris varyantı belirtileri nelerdir?

Eris virüsünün ana semptomları, yoğun bir şekilde Omicron varyantına benzemektedir. Bunlar; boğaz ağrısı, burun akıntısı, tıkalı burun, hapşırma, balgamsız öksürük, baş ağrısı, balgamlı öksürük, ses kısıklığı, kas ağrıları ve ağrıları ve koku alma duyusunda değişikliktir. Bununla birlikte, nefes darlığı, koku kaybı ve ateş ana semptomlar arasında kabul edilmemektedir.

§  Boğaz ağrısı

§  Burun akıntısı

§  Tıkalı bir burun

§  Hapşırma

§  Balgamsız öksürük

§  Baş ağrısı

§  Balgamlı öksürük

§  Boğuk bir ses

§  Kas ağrıları

§  Koku almada değişiklik

BBC Türkçe'ye konuşan hekimler, Eris'in ağır hastalığa neden olmadığını fakat yaygınlığının tespiti için test sayısının artırılmasının faydalı olabileceğini değerlendiriyor. Semptomları oldukça benzer olan mevsimler influenza, soğuk algınlığı, koronavirüs ve varyantlarının tam tespiti ancak test yapılarak sağlanabiliyor.

‘Daha ölümcül olduğuna dair bir bilgi yok şu anda’

Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Hepimiz varyant haberlerini duyunca ister istemez bir tedirginlik yaşıyoruz ama henüz Eris'le ilgili böyle bir endişeyi destekleyecek bir bilgimiz yok" diyerek anlatıyor:

"Son zamanlara Eris ve Pirola varyantı daha çok öne çıkmaya başladı. Bildirilen vakalar genelde hafif vakalar olup, solunum yolu enfeksiyonu şeklinde seyrediyor. Daha ağır bir hastalık yaptığı ya da daha ölümcül olduğuna dair bir bilgi yok şu anda. Tekrar başa mı dönüyoruz, yasaklar geri mi gelecek gibi korkulara mahal yok."

Özlü, şu ana dek Eris vakalarının burun geniz akıntısı, boğazda kaşıntı, halsizlik, tat ve koku alma duyusu kaybı ve ateşle seyreden hafif seyirli bir hastalık olduğunu kaydediyor.

Küresel olarak pandemi bitse de koronavirüs halen mutasyon geçiriyor, bulaşıyor ve hastalandırmaya devam ediyor. Bilim insanlarına göre bu son derece doğal ve beklenen bir durum.

‘Hem virüs hem biz değiştik, eskisi gibi küresel salgın riski yok’

BBC'ye konuşan İngiltere Sağlık Güvenliği Kurumu'ndan Doktor Meera Chand, yeni varyantların ortaya çıkmasının sürpriz olmadığını da kaydediyor.

Özlü, "Virüse avantaj sağlayan mutasyonlar söz konusu ise o varyant daha sık olarak görülüyor" diyerek şunları dedi: "Virüs geçirdiği mutasyonlarla bizimle yaşamayı; ağır hastalık yaratmadan ve öldürmeden bizimle yaşamayı öğrendi. Biz de bağışlık kazandık, virüsle yaşamayı öğrendik. Hem virüs hem de biz değiştik. Artık eskisi gibi küresel salgın riski yok.

Salgının bitmesi ve yeni varyant görülme sıklığının artmasıyla birlikte hastanelerdeki tarama testlerinin de azaldığı biliniyor.

‘Test sayısı artırılmalı’

Prof. Dr. Emine Parlak ise Eris gibi yeni varyantların bulaşıcılık ve risk boyutunun tam olarak bilimsel bir biçimde tespiti için, test sayısının artırılması gerektiğini savunuyor:

"Bu mevsim döneminde üst solunum yolu enfeksiyonlarında her zaman artış olur. Ama varyantların artan testlerle tespit edilmesi gerekiyor. Artık hiçbir hastanede çok fazla test yapılmıyor.

Bunların tespit edilmesi için test sayısının artması gerekiyor. Bazı ülkeler bazı kalabalık alanlarda maskeye geri döndü. Eskisi gibi kapanma döneminin olacağına inanmıyorum ama risk grupları için yine kalabalık alanlarda maske kullanımı söz konusu olabilir. Varyantları daha çok testle takip etmeliyiz, gündemimiz bu olmalı."

Kuzey yarım küre ülkelerinde kış aylarına girilmesiyle birlikte mevsimsel üst solunum yolu enfeksiyonlarındaki artış bekleniyor. Okulların açılmasıyla birlikte toplumda enfeksiyona yakalanma oranının arttığı da başka bir gerçek. Dolayısıyla hekimler, kişisel tedbirleri artırmanın gerektiği aylara girdiğimizi hatırlatıyor.

‘Risk gruplarının dikkat etmesi gerek’

Prof. Dr. Emine Parlak, özellikle risk gruplarına yönelik tedbirlerin ciddiye alınmasını tavsiye ediyor:

"İnfluenza aşılarının risk gruplarına mutlaka uygulanması gerekiyor. İleri yaştakiler, gebeler, ek hastalığı olanlar, diyabeti olanlar bunlara örnek.

Onun haricinde el yıkamak, kalabalık ortamlara dikkat etmek, öksürürken mutlaka mendil kullanmak gibi kurallara uymak yeterli. Özlü ise solunum yolu belirtileri olan kişilerin bir hafta evde istirahat ederek kendilerini izole etmelerini, özellikle hasta çocukların okula gönderilmemesi gerektiğini söylüyor.

Hasta kişiler topluma çıkmazlarsa ya da çıkmak zorunda kaldıklarında maske kullanırlarsa salgının yayılması engellenmiş olur. En etkili tedbir bu.

Normal sağlıklı kişiler için maske kullanma asla söz konusu değil. Bu mevsimde kronik hastalığı olan yaşlı kişilerin kendilerini korumalarına dikkat etmeleri lazım."