Türk-İş açıkladı: Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 31 bin 240 lira

Abone Ol

Türk-İş, mart ayına ilişkin dört kişilik bir ailenin açlık yoksulluk sınırına ilişkin araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) mart ayında 9 bin 591,13 TL'ye çıktı. Dört kişilik ailenin gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise mart ayında 31 bin 241,48 liraya yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti' de mart ayında aylık 12 bin 469,98 liraya yükseldi.

Türk-İş araştırmasında, dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artışın bir önceki aya göre yüzde 1,76 oranında gerçekleştiği belirtildi. Araştırmaya göre, iki aylık değişim oranı yüzde 17,96, son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 94,62 oldu. On iki aylık ortalamalara göre ise gıda harcamasındaki artış oranı yüzde 114,03 olarak hesaplandı.

Türk-İş: Deprem ve sel felaketi gelir dağilımındaki adaleti bozabilir
Türk-İş yaptığı yazılı açıklamasında depremi ve ardından yaşanan sel felaketine işaret edildi. “Hâlihazırda büyük bir geçim zorluğu yaşayan geniş kitlelerin 6 Şubat Büyük Türkiye Depremi ve sonrasında yaşanan sel felaketlerinin doğurmuş olduğu zorlukları daha yoğun hissetmesi ve gelir dağılımındaki adaletin daha da bozulması ihtimal dâhilinde” denilen açıklamada, ayrıca şu değerlendirmelere yer verildi:

Toplam tarım ve hayvancılık üretiminin yüzde 14,5’i bölgeden geliyordu. Bunun bir kısmının kaybı bile zaten çok sıkı olan gıda arzını daha da daraltacak. Bilimsel araştırmalara göre dünyanın özellikle kuzey yarım küresini etkisi altına alan büyük bir kuraklık ve iklim değişikliği söz konusu; BM Dünya Gıda Programı’na göre 1 sene boyunca kuraklık sürerse tahıl stoğunun dünyada güvenilir seviyenin altına ineceği öngörülmekte. Türkiye’de ise gıda güvenliğine doğanın etkisi büyük çünkü tarımının yüzde 68’i yağışlara bağımlı durumda. Ek olarak dünyanın en büyük gübre üreticileri ve ihracatçıları olan Ukrayna ve Rusya savaş şartları sebebiyle hem gıda hem gübre ve diğer tarım-hayvancılık girdilerinin üretimini sınırlı düzeyde yapılabiliyor. Ülkemizde seçim ekonomisinde artacak kamu ve tüketim harcamaları ile deprem bölgesinden toplamanın doğal olarak mümkün olmayacağı vergi kayıpları oluşacağı bellidir.
Ülkemizde ve dünyada meydana gelen bu gelişmelerle gıda enflasyonun 2023’te de yüksek seyredeceği ve beklenen şekilde düşmeyeceği öngörülmekte, tüm bu sebepler doğrudan ya da dolaylı olarak halkın yaşantısını ve geçim şartlarını olumsuz etkilemekte. En büyük kaybımız hiç şüphesiz ve tartışmasız yitirdiğimiz on binlerce canımız ve hâlihazırda makroekonomik göstergeleri olağandışı bir seyir izleyen Türkiye ekonomisi de bu büyük afetler sonrası ağır darbe aldı. 6 Şubat sonrası, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre 630 binden fazla bağımsız bölümü olan 220 binden fazla bina yıkık ya da ağır hasarlı durumda. BM Kalkınma Programı’nın tahminlerine göre 11 ilimizde yaklaşık 210 milyon ton enkaz (1999 Marmara Depremi’nin 16 katı büyüklüğünde) oluştu. Eldeki verilere göre, dış ticaret fazlası veren bölgenin GSYH içindeki payı yüzde 9,3 seviyesindeydi. Bölgede, ülke nüfusunun yüzde 15,7’si yaşıyordu.
2023 depreminin ülkemize maliyetinin Avrupa İmar Kalkınma Bankası’na göre 65 milyar dolar kadarı doğrudan servet kaybı olmak üzere 100 milyar dolar, Cumhurbaşkanlığı’na göre 104 milyar dolar depremin yol açtığı yıkımın maliyeti olacağı değerlendiriliyor. Bu devasa ekonomik kayıp her yurttaşın cebini etkileyecek."