Ülkemizde düzenlenen COP 29 etkinliğinin siyasi önemi ve tartışmaları bir süre daha devam edecek. Azerbaycan'ın COP 29 sonrası dönemde, hatta gelecek yıl Brezilya'da düzenlenecek COP 30 etkinlikleri öncesinde bile küresel iklim politikasına katkı sağlayacağını zaten beyan ettiğini dikkate almak gerekir.
COP 29'un Mavi Bölgesi katılımcısıydım ve 2 hafta boyunca çok ilginç gözlemler yaşadım. Şunu belirtmeliyim ki, bugün Azerbaycan'ın dünyada küresel girişimlerin merkezi haline gelmesi bizim için çok önemli. İklim meselesinin herkesin bir numaralı meselesi olması gerektiğini her zaman yazılarımda söyledim ve yazdım. İklim ve çevre güvenliği konusunda sadece bu alandaki uzmanların değil, siyasetçilerin, yazarların, müzisyenlerin, sanatçıların ve diğer meslek mensuplarının da mesajlarını aktarabilmeleri gerekiyor. Çünkü iklim olmazsa siyaset olmaz, hukuk olmaz, kültür olmaz...
4 yıl önce topraklarını kendi gücüyle işgalden kurtaran Azerbaycan'ın Hankendi'ye 3 renkli bayrağımızı dikmesi, Ermenistan'ı ve onun neo-emperyalist patronlarını adalet standartları karşısında güçsüz bırakması bölge için önemli idi.
Azerbaycan'ın uluslararası hukuku yeniden tesis etmesi küresel Ermeni lobi ağlarını ve onların kirli parayla oynanan "siyasi kuklalarını" endişelendirdiğinden, ülkemize yönelik dezenformasyon saldırıları bir an bile durmuyor. Ancak tüm bunlar kendimize koyduğumuz hedeflerin önünde çok zayıf kalıyor.
Azerbaycan, 44 gün süren Vatanseverlik Savaşı sırasında bile küresel adaletsizliklere karşı acımasızca mücadele etti. Pek çok ülke ihtiyaç duyduğundan fazla Koronavirüs aşısı stoklarken, yoksul coğrafyalardaki insanlar salgın nedeniyle ölüme terk ediliyordu. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu direnişi sonucunda Azerbaycan, "aşı milliyetçiliğine" sert bir darbe indirmiş, daha sonra Dünya Sağlık Örgütü Azerbaycan'a defalarca teşekkür etmişti.
Bağlantısızlar Hareketi yine Azerbaycan'ın çağrılarıyla, BM'de sesi duyulmayan Fransız sömürgelerinde yaşananlara karşı tavır aldı. Bugün bile Bakü İnisiyatif Grubu, Fransa ve Hollanda'nın sömürgelerinde akla hayale gelmeyecek yeni-sömürgeci suçlara maruz kalan insanlara umut kapısıdır.
Azerbaycan, ülke cumhurbaşkanı tarafından bu yılı "Yeşil Dünya İçin Dayanışma Yılı" olarak ilan ederek iklim konusunun kendisi için ne kadar öncelikli olduğunu gösterdi.
Azerbaycan'a sadece geleneksel bir enerji ülkesi olarak değil, bölgede en ciddi rüzgar ve güneş enerjisi fırsatlarına sahip bir ülke olarak değer veriyorlar.
Azerbaycan yalnızca COP 29'a başarıyla ev sahipliği yapmakla kalmadı. Ülkemizin çabaları sayesinde, BM'nin bu en büyük etkinliğinde yoksul, ihmal edilmiş Afrika ülkeleri ve küçük ada halklarının kaderi geniş çapta tartışıldı.
İkincisi, COP çerçevesinde yasadışı bir şekilde sömürge esareti altında tutulan coğrafyaların iklim sorunları ve orada yaşananlar, tam da Azerbaycan'ın çabalarıyla geniş dünyaya sunuldu. Bir Azerbaycan vatandaşı olarak COP'ta küçük ada ülkeleri temsilcilerinin alkışları bana büyük bir gurur duygusu verdi.
Üçüncüsü Azerbaycan, Paris Anlaşması'nın uzun yıllardır atıl kalan önemli hükümlerini işler hale getirmeyi başardı. İklim finansmanı alanındaki eşitsizlik ve belirsizlik, Azerbaycan'ın güçlü müdahaleleriyle yeniden şekillendi. Kayıp ve Hasar Fonu'nun finansmanı sağlandı. Azerbaycan sadece mükemmel bir etkinlik organizatörü olarak değil, aynı zamanda büyük ideallerin öncüsü olarak da COP ve BM tarihine damgasını vurdu.
COP 29-un aynı zamanda ülkemizin tanıtımı ve geleceği açısından paha biçilmez bir olay olduğunu, etkinliğin her anında gözlerimizle gözlemledik.
Azerbaycan'ın COP 29 modeli tüm araştırmacılar için harika bir kaynak oldu!