Bursa’da, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yıldırım İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği, 'Toplumsal Belediyecilik, İlkeli ve Halkçı Belediye Yönetimi' konulu panelde konuşan Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, "Mesela birçok şeyi burjuva siyaseti içerisinde bizden daha iyi yapıyorlar. Kalın kalın asfaltlar yapıyor, büyük büyük kendine bağlı mimari çalışmalar dedikleri ve onlarla övündükleri onlarca kat binalar yapıyorlar. Eğer buysa yerel yönetim, biz bunların doğru olmadığını düşünüyoruz" dedi.
Tunceli Belediye Başkanı TKP'li Fatih Mehmet Maçoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen, 'Toplumsal Belediyecilik, İlkeli ve Halkçı Belediye Yönetimi' konulu panele katıldı. Barış Manço Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele Maçoğlu'nun yanı sıra CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Yıldırım İlçe Başkanı İlhami Gün, Rize Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çevratoğlu ve partililer katıldı. Panelde yerel yönetim hakkında konuşma yapan Tunceli Belediye Başkanı Maçoğlu, yerel yönetimlerin çeşitli yöntemlerinin olduğunu belirterek, "Kent yönetimi bir yöntem, kent meclisi bir yöntem, birlikte yaşamak birlikte yönetmek, Sovyet ve benzeri bir halk meclisleri bir yöntem. Her biri nasıl bakarsa baksın. Asıl önemli olan kime nasıl hizmet ettiğiyle alakalıdır. Yani söz, yetki, karar dediğinizde, 'Ben söylerim, siz yapın mı?' ya da sizin söylediklerinizin tam parçası olup o söylediklerinizi yapma görevi mi? Biraz burada aslında ilerlememiz lazım" ifadelerini kullandı.
‘YASALARI HALK KOYDUYSA ONLARI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Ovacık Belediyesi'nden başlayıp Tunceli Belediyesi'ne geldiği döneme kadar kurdukları halk meclisleri ve yönetme kültürünün gelişmesi gibi, yaptıkları uygulamaların herkes tarafından takip edildiğini belirten Fatih Mehmet Maçoğlu, "Belediyecilik böyle bir şey, bazen sadece hizmetlere sıkıştırılmak istenen bir anlayışın karşısında, onun nasıl geliştirebilir, esnetilebilir bir çalışma olduğu bazen tam da o yasalara uygun, o yasaların emrettiği şekilde bir çalışmayla bunlar yapılabilir. Biz bunu önemsiyoruz. Tabii ki kuralsız ve benzeri bir çalışma pratiğimiz yok. Biz de kurallar, yasalar doğrultusunda hareket ediyoruz. Ama yasaları kimin koyduğuna bakmak lazım. Eğer halkın yasalarıysa, sonuna kadar onları yapmaya devam edeceğiz. Ama burjuvazinin, kapitalizmin ya da emperyalizmin yasalarıysa, biz tam tersi bunun karşısında olup, onların güzel dediği şeyi, biz kötü olarak algılayıp, bizim baktığımız pencereden bakarak yürütmek istiyoruz. Bu anlamıyla da yasalar halkın çıkarı için ya da halka hizmet ise o halkın yasalarıdır. Onun dışındakiler, küçücük azınlığın yasaları olarak görüyoruz" dedi.
‘BİZ ONLARDAN DEĞİLİZ, HİÇBİR ZAMAN OLMADIK, OLMAYACAĞIZ DA’
Yasaların kendilerine öngördüğü hizmet sektörü üzerindeki yapının dışına çıkmak istediklerini belirten Maçoğlu, şunları söyledi:
"Sistem diyor ki, '8 saat çalışacaksın. Eğer 8 saatten az çalıştırıyorsan, bunu da yasaya bağlıyorsan, devleti zarara uğratıyorsun' diyor. Sistem diyor ki, 'Tarım Bakanlığı var. Sen kimsin? Niye tarım yapıyorsun?' diyor. Sistem diyor ki, ‘En fazla Kent Konseyi kurabilirsin. Halkın Meclisi olmaz ki. Paralel bir şey mi yaratıyorsun?' diyor. Bunun karşısında olursan da farklı bir şey olmaya çalışıyorsunuz. O zaman da 'Bunlar anarşist, komünist' diyor. 'Bizden değil diyor. Evet biz onlardan değiliz. Hiçbir zaman onlardan olmadık. Olmayacağız da. Yerel yönetim aslında tam da burada önem kazanıyor. Siz yanlışı reddedip doğruda ısrar ederseniz, aslında yerel yönetimlerin halk içindeki katkısı çok daha değerli ve büyük oluyor."
‘BİZ ONLARIN OYUNCAKLARINI ELİNDEN ALMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Nohut ve fasulye ekerek, sadece üretimi amaçlamadıklarını belirten Fatih Mehmet Maçoğlu, "Bulunduğunuz bütün alanlardaki yerel yönetimlerde, mevcut sisteme yönelmediğiniz takdirde o sistem içerisinde boğulup kalırsınız. Bizim bütün mücadelemiz sisteme yönelmek. Yani bu 'Nohut ekiyorlar, fasulye ekiyorlar, bal üretiyorlar. Çok iyi' olarak anlaşılmasın. Öyle bir şey değil. Biz onların oyuncaklarını elinden almaya çalışıyoruz. Onların oyuncakları paradır. O kapital yanını elinden aldığımız andan itibaren onlar rahatsız olmaya başlıyor. Yerel yönetimler burada değer kazanıyor. Yoksa hepimiz çeşitli çalışmalar yapabiliriz. Mesela birçok şeyi burjuva siyaseti içerisinde bizden daha iyi yapıyorlar. Kalın kalın asfaltlar yapıyor, büyük büyük kendine bağlı mimari çalışmalar dedikleri ve onlarla övündükleri, onlarca kat binalarla daha iyi yapıyorlar. Eğer buysa yerel yönetim, biz bunların doğru olmadığını düşünüyoruz" diye konuştu.