İran’ın Şiraz kentinde yoğunluklu olarak yaşayan Kaşkay Türkleri konargöçer bir hayat sürdürüyor. Oğuz boyundan gelen Kaşkaylar, Şiraz haricinde Buşehr, Merkezi, Kirman ve Huzistan gibi eyaletlerde de varlıklarını devam ettiriyor.
Çoğunlukla hayvancılıkla uğraşmaları nedeniyle dışarıdan bakıldığında, Kaşkayların köklü kültürel bir mirasa sahip olmadıkları ve arkalarında bir kültür birikimi bırakmadıkları gibi bir yanılgı oluşuyor.
Yerel kıyafetleri, el emeği halı ve kilimlere işledikleri motifleri, kendilerine özgü yemekleri, işlemeli çadırları ve geçimlerini sağladıkları hayvanları ile yerel ve yabancı turistlerin ilgi gösterdikleri Kaşkaylar aslında ciddi bir kültür mirasının taşıyıcıları konumundalar.
Bölgeye giden yerli ve yabancı turistler Kaşkayların arasında bir fotoğraf çekilip nostaljik bir an yaşamış olsa da sahip oldukları köklü tarihi ve motiflerinde de hayata taşıdıkları kültürel mirası anlama çabasına pek girmiyor.
Bir turistin özel olmadıkça ilgileneceği şey elbette görsel güzellikler oluyor, o güzellikleri besleyen ciddi kültür mirası ise çoğunlukla gözden kaçıyor.
Örneğin bir elbiseye işlenen ya da halıya dokunan motifin görsel güzelliği aynı zamanda içinde bir anlam ve kültür barındırır. Hele ki bu toplum konar göçer ise dağa taşa işlediği motiflerini elbiselerinde, halılarında kimi zaman da yaptırdığı geleneksel dövmesinde taşır ve tarihini gelecek nesillere ulaştırır.
Konargöçer olmak yerleşik bir hayata sahip olmamak anlamına da gelmiyor. Konargöçer olmak göçebe olmak ile karıştırılsa da birbirlerinden uzak kavramlardır.
Yerleşik bir hayata sahip olan ve kurak geçen yaz aylarında hayvanlarına otlak bulmak amacıyla yaylalara giden Kaşkaylar tarihleri boyunca bir çok mimari eser de inşa etmişlerdir.
Motifleri Anadolu motiflerinden pek de uzak olmayan, türküleri Anadolu Abdal müziğiyle benzerlik gösteren Kaşkaylar, İran’da yaşayan topluluklar arasında Anadolu kültürüne en yakın oluşlarıyla da dikkat çekiyor.
Motif ve işlemelerin Anadolu kültürüyle benzerlik göstermesi elbette ortak bir tarihe sahip olunması ile açıklanabilir. Tarihte Türkler tarafından kullanılan sembol ve işaretlerin süslemelerde küçük değişikliklerle kullanılması ortak hafızanın dışa vurumu olarak değerlendirilebilir.
Türk toplumlarının inançlarını, boy bağlarını ve devlet simgelerini gösteren semboller arasında yer alan kadim tamgalar günümüzde de Kaşkaylar tarafından kullanılmaya devam ediyor
Aynı zamanda "ocak" olarak da adlandırılan bu tamgalar, el sanatları, giysiler, mutfak eşyaları ve çeşitli aletlerin yanı sıra mezar taşları ve mimari eserler üzerinde de yaygın olarak görülebiliyor.
Kaşkay Türkleri tarih boyunca mevsimlik göçlerin kesişme noktalarında yer alan ve “İl Ocağı” adı verilen kayalara tamgalarını işleyerek tarihlerinin bir kesitini kayıt altına almışlar. Söz konusu noktalar tamgaların sayısı ve çeşitliliği açısından oldukça benzersiz ve önemlidir.
İranlı araştırmacı yazar Hüseyin Cedi Bayat da "Oğuzlar ve İran'daki Kaşkay boylarının (Kayı-Kaşkay) etnik ve tarihsel bağlantısı" kitabında, saha araştırmalarında Kaşkay bölgelerinde çok sayıda Oğuz tamgası ve Orhun alfabesinin harflerinin bulunduğu birçok yer tespit ettiğini belirtiyor.
Bayat, tam olarak adreslerini de verdiği bu noktalara ne yazık ki bazı hazine avcıları, antik obje meraklıları ve başka amaçlar peşinde olan insanlar tarafından zarar verildiğini kaydediyor.
Bazı araştırmacılar ile söz konusu sembollerin bir atlasını çıkarıp derlediklerini aktaran Bayat, “Bu tamgalar bu toprakların tarihi mirasıdır ve bunların korunması toplumun her ferdinin ahlaki ve sosyal önceliği olmalıdır.” diyor.
Bayat, Türk tamgalarının en büyük ve en eski koleksiyonlarından birinin Merkezi eyaletindeki Teymere Petroglifler alanında bulunduğunu ve resmi gazetelerde çıkan haberlere göre bunların binlerce yıllık olduklarını ancak son yıllarda gerçekleşen çeşitli sebeplerle bir kısmının tahribata uğradığını ifade ediyor.
Şiraz'daki Kerim Han Kalesi'ne değinen Bayat, kaleyi bilinmeyen ancak kolay ulaşılabilir tamga hazinesi olarak nitelendiriyor.
Kalenin etrafında bulunan dört kule Kaşkayların en çok kullandıkları sembol sayılan anne tamgasıyla süslenmiş durumda.
Kaşkay Türkleri, düğün kutlamaları sırasında da yaratılışın ve bereketin sembolü olan dörtgen şeklindeki tamgayı çadırlarının çatısına yerleştiriyor.
Kalenin iç kısmındaki zemin taşlarının neredeyse tamamı belirli bir şekilde düzenlenmiş ve İğdir, Eymür, Alayuntluk, Çepni, Begdili, Bayat, Karkın, Alkaevli, Bayındır, Yaparlı, Tatar gibi Türk boylarının tamgaları bu taşlara işlenmiş.