Milli Gazete yazarı Siyami Akyel "Yabancılara toprak satışı" başlıklı yazı kaleme aldı. Akyel yazısında yabancılara satılan topraklara dikkat çekti. Mevcut iktidarın, yabancıların mülk edilmesini teşvik ettiğine dikkat çekerek, "Toprak satışları bu şekilde devam ederse, bu ülkenin bize ait olduğunu kanıtlayan tapu senetlerimiz el değişecektir" dedi.
Sözlerini Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın sözleri ile noktalayan Akyel'in yazısı şu şekilde;
Türkiye için düzensiz göçmen politikasından daha vahim olanı “yabancılara toprak/arazi satışı” konusundaki izlediği politikadır. Bu politika, ülkenin tapu senetlerinin el değiştirmesi anlamına gelmektedir ve eğer yasaklanmazsa en büyük beka sorunudur. Göçmenlerin ileride ülkelerine dönme ihtimali az da olsa vardır ancak satılan toprakların geri alınması söz konusu değildir. Bu, bir ülkenin ipotek altına alınması demektir.
Eskiden beri Türkiye’nin özellikle Akdeniz ve Ege sahillerindeki mülklerin ABD, Rus, İngiliz, Fransız, Alman, Çin, Yunan, İsrail gibi ülke vatandaşlarına satıldığı bilinmekteydi. Özellikle son yıllarda Suriye başta olmak üzere Arap ülkeleri vatandaşlarını da içine alacak şekilde artmıştır.
Yabancılara mülk satışı hakkındaki kanun değişik tarihlerde değiştirilmiş, en son yasal değişiklik 6302 sayılı Tapu ve Kadastro Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile gerçekleşmiş ve 03.05.2012 tarihinde kabul edilen kanun ile Türkiye’de taşınmaz edinmek isteyen yabancı ülke vatandaşlarının mülk alımı kolaylaştırılmıştır.
Yapılan değişiklikle mütekabiliyet şartı kaldırılmış, 183 ülke vatandaşının karşılık şartı aranmaksızın ülkemizden mülk ve toprak/arazi edinmesinin önü açılmıştır. Buna göre yabancı uyruklu kişiler eskiden 2,5 hektar (25 dönüm) arazi alabilirken, 03.05.212 yılında yapılan yeni düzenlemeyle 30 hektara (300 dönüm) çıkartılmış; Bakanlar Kurulu gerekli gördüğünde bunu 60 hektara (600) dönüme çıkartmaya yetkili kılınmıştır.
Toprak satışındaki bu devasa artış, diğer gayrimenkul satışlarında teşvikle devam etmiştir. Türkiye’deki mevcut iktidar yabancıların mülk edinmesini teşvik etmektedir. Konut satışında artık yabancıların büyük bir payı bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinde yabancılara mülk satışı konusu şöyle anlatılmaktadır: “2644 sayılı Tapu Kanunu’nun Mayıs ayında yürürlüğe giren 6302 sayılı Kanun ile değişik 35. maddesi uyarınca, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz edinmesinde karşılıklılık şartı aranması uygulaması terk edilmiştir. Ülkemizde taşınmaz ve sınırlı ayni hak ediminizin mümkün olup olmadığı konusunda ülkenizdeki Türkiye büyükelçiliği veya başkonsolosluklarından veya ülkenizin Türkiye’deki temsilciliklerinden bilgi almanız mümkündür. Yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz satın alırken zarara uğramamaları maksadıyla aşağıdaki hususlara özen göstermeleri uygun olacaktır.” (https://www.mfa.gov.tr/yabancilar-icin-rehber.tr.mf). Türkiye öyle bir savrulma yaşamaktadır ki yabancıların ülkemizden taşınmaz alırken zarara uğramamaları dahi düşünülmektedir. Bu bir dramdır.
Anadolu Ajansı’nın, “Yabancıya konut satışında 2022’de 70 bin adetle yeni rekor bekleniyor” (https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/yabanciya-konut-satisinda-2022de-70-bin-adetle-yeni-rekor-bekleniyor/2473860 ) başlıklı haberinde İranlıların, Almanların, Rusların, Afganların, Kazakistanlıların, Kuveytlilerin, Yemenlilerin, ABD’lilerin bir yılda ne kadar konut aldığı sitayişle anlatılmaktadır; ilgililer linkten bakabilir. Sadece bunlar değil Ürdün, Ukrayna, Mısır, İngiltere, Lübnan, Çin, Pakistan, İsveç, Yunanistan, Sudan gibi ülke vatandaşlarının mülk aldığı görülüyor.
Bir taraftan milliyetçilik söylemiyle vatandaş avutulurken, diğer yandan ülkenin toprakları/arazileri yabancı ülke vatandaşlarına satılmakta, satışlar teşvik edilmektedir. Eğer bu uygulamaya son verilmez ve toprak satışları bu şekilde devam ederse, bu ülkenin bize ait olduğunu kanıtlayan tapu senetlerimiz el değişecektir.
Toprak satışında gelinen noktadan habersiz, işinde gücünde olan halk şunu bilmelidir ki, eğer devlet bunu engellemezse dünyadaki bütün ülke vatandaşları Türkiye’den toprak almakta daha haris olacaktır. Türk lirasının dolar ve euro karşısındaki değer kaybı göz önüne alındığında yabancıların ne kadar toprak alabilecekleri daha iyi anlaşılacaktır.
Köyünde huzurla tarlasını süren Anadolu insanı, tarla komşusunun Çinli, İsrailli, Yunanistanlı, ABD’li, İngiliz veya Ortadoğulu olduğunu gördüğünde gerçeği görecektir ancak iş işten geçmiş olacak.
Bir sohbet ortamında bu gerçeği dile getirince Gaziantepli bir arkadaş, “Hocam, bu dediğiniz gerçekleşti. Tarlamızın yanını İsrailli aldı” dedi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, Ermenistan-Nahçıvan-İran sınırındaki kritik öneme sahip Iğdır Ovası’nın İsraillilere satılıp satılmadığıyla ilgili soru önergesi verdi. Benzer bir önerge 2014 yılında verilmiş ve yapılan resmi açıklamada 2012-2014’te iki yılda 59 dönüm arazinin İsrail vatandaşlarına satıldığı ortaya çıkmıştı. Sadece iki yılda İsrail vatandaşlarına bu kadar toprak satılmışsa, diğer ülke vatandaşlarına ne kadar toprak satılmıştır kim bilir?
Türkiye için benzer bir tehlike ise, özelleştirmelerle kurumların yabancılara satılması ve ülkenin yabancı sermayeye teslim edilmesidir. Abdüllatif Şener, 2005 yılında buna isyan etmiş, bu şekilde giderse “Türkiye Arjantin’e döner” demişti.
Sadece Türkiye değil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de İsrail’e toprak satışı yapıldığını Milli Gazete’nin 7 Ocak 2023 tarihli manşetinden öğreniyoruz. Bekir Sıtkı Şirin’in haberine göre Rauf Denktaş’ın eski danışmanı Sabahattin İsmail “Önlem alınmazsa topraksız kalacağız” diye feryat ediyor. Milli Gazete bunu 2021 yılından beri en az beş defa gündeme getirdi.
Öyle anlaşılıyor ki, hem Türkiye’nin hem de yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin toprakları yabancılara satılıyor. Buna behamehal dur denilmelidir.
Ülkemizin toprakları yabancılara satılır, tapu senetleri el değiştirirse bunun geriye dönüşü olmaz. Hin-i hacette gidecek yerimiz yok. Bu yüzden olup bitenlerden habersiz milletin evlatları bu gerçeği görmelidir.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’mız büyük bir dehaydı. Yıllar önceden bu günleri görmüş ve “Toprak ayağımızın altından kayıyor” demişti. Erbakan Hoca’mızın yol arkadaşları buna dur diyecektir inşallah.
Kaynak: Milli Gazete