"Seviye kaybediyoruz..."

İsmail Müftüoğlu "Seviye kaybediyoruz..." başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.

Abone Ol

Bir ülkede şahsiyetli dış politika uygulanmazsa, o ülkenin yöneticileri el kapılarında sıraya girmek için bekletilir, bu insanlar Büyük Ortadoğu Projesinin eşgüdüm başkanı olsa da! Çünkü güçlü devletler kaide koyar, az gelişmiş ülkeler de bu kaideye uydukları zaman sırada yer bulurlar, ilgi görürler. Ülkemizin idarecileri her ne kadar içte dünya lideri olarak anılsa da bunun diğer devletler nezdinde hiçbir değer taşımadığını çeşitli meseleler vesilesiyle gördük.

Elbette bu görüntüler millet olarak bizi üzmektedir. Çünkü millet olarak bir zamanlar ‘Ufukların Efendisi’ idik. Sözümüz geçerliydi, tavrımıza göre dünya şekillenirdi. Zira güç sahibiydik. Ama bu güç zamanla zayıflayarak azaldı, şimdi de bazı yöneticilerimizin beceriksizlikleri sebebiyle kıymet-i harbiyemiz neredeyse kalmadı. Onun için de isteklerimiz yerine getirilmiyor, kapılarda bekletilsek de içeriye girip, dertleşemiyoruz. 

Bunun sebebi yönetimdeki beceriksizliktir. Muhtevalı yöneticilerimizin eksikliğidir. Çünkü ‘laf ile peynir gemisi yürümüyor’, iş görülmüyor. Onun için sadece konuşarak teselli buluyoruz. Ayrıca yapılan konuşmalar değeryap olmadığı için üzülüp, duruyoruz.

Komşu ülkelerle olan diplomatik temaslarımız tesirsiz olduğu için menfaatlerimiz askıya alınmış durumdadır. Bu sebeple de milletlerarası toplantılarda yaptığımız konuşmaların bir değeri olmuyor. Zira önce Ortadoğu ülkelerinden biri olan Irak’ın, daha sonra Libya’nın, daha sonra da Suriye’nin vurulmasına yeşil ışık yaktık, milyonlarca insanların ölmesine, namusların çiğnenmesine sebep olanlarla işbirliği yaptık, ondan sonra da vurulan ülkeleri ziyaret etmeye başladık. Hâlâ gâvurdan dost olmayacağını anlayamadık.

Buna rağmen hararetle yandaş olmaya çalıştığımız batı ülkeleri de bize asla yakınlık göstermiyor. Hiçbir konuda onlarla mutabık kalınamıyor, kapılar bir bir yüzümüze kapanıyor. Yunanistan bile duruşu ile kapılarında bizi bekletebiliyor. Yöneticilerimizin frensiz konuşmaları buna sebebiyet veriyor. Önce Yunanistan başbakanına, Mısır devlet başkanına hakaretler yağdırılıyor, sonra kapılarına giderek, özür dilemek mecburiyetinde kalınıyor. Bu dış politika beceriksizliğinden ve tecrübeli diplomatların azlığından kaynaklanmaktadır. Çünkü siyaset bu konuda zayıflamış, beceriksizlikler alabildiğine devam ediyor.

ABD Başkanı Biden randevu vermiyor, Fransız devlet başkanı Macron efeleniyor, Almanya cumhurbaşkanı Steinmeier, yöneticilerimizi dikkate değer bulmadığı için, ahlaksızca Milli Görüşün parçalanmasına sebebiyet veren eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşebiliyor. Yani iktidar olanlara meydan okunuyor, buna rağmen hâlâ devletin konakları bunlara tahsis ediliyor. Bu hal milletimizin gönlünü kanatıyor. Kimse ‘bu ne biçim bir aymazlık, hele durun bakalım’ diyemiyor.

İç yönetimdeki bu boşluktan istifade etmeye çalışanlara yuh olsun. Hem devletin imkânlarından istifade edeceksiniz, hem milletin köşklerinde barınacaksınız, hem de yabancı devlet adamlarıyla kucaklaşacaksınız. Bu hal milletin vicdanını kanatmaktadır, bunlara imkân sağlamaya çalışanlar da yerilmektedir. Bu gidişattan milletimiz acı çekiyor ama yöneticilerimiz gaflet içinde sadece seyirci duruyor. 

Böyle bir durum az gelişmiş ülkelerde bile gerçekleşmez. Ama bizde maalesef olabiliyor. Kanuni mecburiyetten olsa bile bu hal vicdanımızı sızlatıyor. Bu uygulamadan vazgeçilmesi için gerekiyorsa kanuni değişikliklerin yapılması milletimizi nefeslendirecektir. 

Bunu halledebilecek yöneticilerimiz ise maalesef hâlâ son derece korkak bir halet-i ruhiye içindedir. Millet ise bu rezaletlere nefretle bakıyor. Bazıları bu ülkenin sahipsiz olduğu vehminde, onun için de gelişigüzel hareket edebiliyor. Bir ülkede iç politika dağınık olursa, kamplaşmalara sebebiyet verilirse, o ülkenin dış politikada başarılı olması, saygı görmesi mümkün değildir. Onun için dış politikada her gün biraz daha seviye kaybediyoruz.                         

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). Beylerbeyi – 02.05.2024