“Torba Yasa Yöntemine Bir de Sembolik Komisyon Süreçleri Eklendi”
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, yasama sürecinin şeffaflıktan uzak yürütüldüğünü ve ilgili paydaşların sürece dahil edilmediğini vurgulayarak, İklim Kanunu’nun tarım ve hayvancılıkla doğrudan ilgili olmasına rağmen Çevre Komisyonu'nda görüşülmesini eleştirdi. "Toplumun tamamını ilgilendiren yasal düzenlemeler yapılırken, konunun bütün paydaşlarının sürece dahil edilmesi, yasama sürecinin şeffaf yürütülmesi gerekmektedir.Ancak bu temel gerekliliğe bile riayet edilmiyor. İktidar, toplumun ihtiyaçlarını gözetmek yerine, millete yük getirecek kanunları bir şekilde çıkartmanın çabasını güdüyor." dedi.
“Küresel Sömürü Sistemi Yeni Bir Araç Buldu: ‘İklim Değişikliği İle Mücadele’”
Kılıç, iklim değişikliğiyle mücadele adı altında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin baskı altına alındığını ve "yeşil kalkınma" kavramının yeni bir sümürü aracına dönüştüğünü belirtti. "Dünyaya salınan karbonun %75’i, sayıları 90’ı bulan çok uluslu şirketler tarafından salınmaktadır. Ancak baktığınızda güya çevreyi korumak amacıyla hazırlanmış olan uluslararası anlaşmalar, dünyayı kirleten bu şirketleri aynı oranda yükümlü tutmuyor. Tam aksine; karbon salınım oranlarına bakıldığında, yükümlü olmaması gereken ülkeleri ağır yaptırımlarla yükümlü hale getirmektedir. Şu an meclisimize getirilen kanun teklifi de işte bundan ibarettir. Bir dayatmanın ürünü olduğu açıkça ortada olan bu kanun teklifini kabul etmemiz mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
“Sanayicimiz ve Çiftçimiz Cezalar ve Yaptırımlarla Karşı Karşıya Kalacaktır”
Getirilen yasanın Emisyon Ticaret Sistemi, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye Yeşil Taksonomisi gibi uygulamalarla sanayici ve çiftçiyi zor durumda bırakacağını belirten Kılıç, "Bu yasa ile sanayicilerimizi ve çiftçilerimizi ABD ve AB’nin kurallarına uymaya zorlayarak bağımsızlığımıza zincir vurduruyoruz. Sanayicimiz ve üreticimiz, milyonlarca lirayı bulan ağır ceza yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakılmakta, üretim maliyetleri artmakta ve rekabet ortadan kaldırılmaktadır. Küçük üreticiyi ortadan kaldıracak ve sermayenin tekelleşmesine sebep olacak bu düzenleme derhal geri çekilmelidir. Zira bu düzenleme, kendi üreticimize değil, çok uluslu şirketlere ve emperyalist devletlere hizmet edecek bir düzenlemedir." dedi.
“Genel Kurula Getirilen ‘İklim Kanunu’ Adlı Düzenlemenin Geçmemesi Adına Bütün Gücümüzle Karşısında Olacağız”
Türkiye'nin kendi sanayicisini ve üreticisini koruyacak yasaları hazırlayabilecek kapasitede olduğunu belirten Kılıç, "Elon Musk uzaya dilediği kadar füze gönderebiliyorken sorun yok ama, benim sanayicimin ürettiği bir cıvata göze batıyorsa burada adalet değil, dayatma vardır. Çok uluslu bir şirket, kendisine kesilen 1 milyon TL göstermelik para cezasını ödeyip faaliyetine devam edebiliyorken, benim çiftçim serasını yıkmak zorunda bırakılıyorsa, burada adalet değil sömürü var demektir. Biz bağımsız olduğumuzu iddia ediyorsak, bu dayatmalara karşı bir duruş ortaya koymalıyız. Ancak Ak Parti iktidarı, küresel güçlerin bütün dayatmalarını içeride yasaya dönüştürüp önümüze koyuyor. Türkiye kendi yasalarını yapmaktan aciz mi ki, batının dayatmalarına boyun eğmek zorunda kalıyoruz? Bakınız, kendi üreticimizi, kendi sanayicimizi koruyacak bir kanunu kendimiz hazırlayabiliriz. Biz, Saadet Partisi olarak; üreticimizi, sanayicimizi, milli bağımsızlığımızı tehdit eden herhangi bir düzenlemenin tarafı olmayız. Genel Kurul’a getirilen ‘İklim Kanunu’ adlı düzenlemenin geçmemesi adına bütün gücümüzle karşısında olacağız." şeklinde konuştu.
“Siber Güvenlik Yasası Konusunda da Endişeler Var”
Toplantıda, genel kurulda görüşülecek Siber Güvenlik Yasası'na da değinen Kılıç, yasanın muğlak ifadelerle dolu olduğunu ve temel hakları tehdit ettiğini belirtti: "Siber Güvenlik Başkanlığı’na sınırsız ve denetlenebilir olup olmadığı meçhul yetkilerle, adli ve idari yaptırım yetkisi verilmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, adalet mekanizmasının halihazırdaki durumu düşünüldüğünde, sınırsız yetkilerin hak gaspına sebep olacağına dair endişeler yersiz değildir. Siber tehdit, siber olay, veri sızıntısı ve algı operasyonları gibi net bilgiye ulaşılmasının zaman alacağı ve hukuki kısıtlama gerekliliğinin meçhul olacağı durumlarda, Anayasa’ya aykırı olarak başkanlığa keyfi uygulama alanı verildiği aşikardır. Düzenleme, bu yönüyle anayasanın birçok maddesine aykırılık içermekte, vatandaşın birçok anayasal hakkı gasp edilmeye çalışılmaktadır." dedi.
“Yasama Süreci Şeffaf Olmalı, Dayatmalar Değil Milletimizin Menfaati Gözetilmelidir”
Saadet Partisi olarak, yasama sürecinin şeffaf olması ve ilgili bütün paydaşların görüşlerinin alınması gerektiğini vurgulayan Kılıç, "Milletimize ek yük getirecek veya hak gaspına sebep olabilecek düzenlemelerin yangından mal kaçırır gibi meclisten geçirilmesine, falanca işi yapalım da sonra kanununu çıkartırız anlayışına karşıyız. Ülkemizin menfaatini gözeten her türlü faydalı düzenlemeye de destek vermeye hazırız." ifadelerini kullanarak basın toplantısını tamamladı.




