GÜNDEM

Selçuk Özdağ kendisine saldıranlarla Sinan Ateş dosyasındaki ortak isme dikkat çekti: Tesadüf değil

Abone Ol

Ülkü Ocakları Eski Başkanı Sinan Ateş'in silahlı saldırıya uğrayarak öldürülmesine ilişkin dava sürerken, Ankara'da evinin önünde saldırıya uğrayan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın davasına ilişkin karar da açıklandı.

Özdağ, MHP lideri Bahçeli’yi eleştirdiği iddiasıyla evinden çıkıp aracına binerken bir grubun saldırısına uğramıştı. Mahkeme saldırganlara 1 yıl 11 ay hapis cezası verdi.

KARAR.com’a konuşan Özdağ, verilen cezaların komik olduğunu, bu kişilerin çete halinde, planlayarak kendisine saldırdıklarını söylüyor.

Kolluk kuvvetlerinin görevini yapmadığını belirten Özdağ, “Belli ki yargı da görevini yapamadı” diyor ve ekliyor:

“Eğer Ankara'nın göbeğinde bir milletvekili, beş kişi tarafından saldırıya uğruyorsa, bu saldırının arka planı araştırılmıyor, bu kişilere ağır cezalar verilmiyor ve bu dava ağır cezaya gönderilmiyorsa, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Vekili tarafından savcı tehdit ediliyorsa bu yargı bağımsız değildir. Bu yargı tarafsız değildir. Bazı olaylarda yargıya çok büyük bir baskı var. Yargı birilerinin arka bahçesi yapılmak isteniyor, yargı sindirilmek, susturulmak, korkutulmak isteniyor. ‘Yargının elindeki terazi, eğriyi tartsın’ diyorlar.”

Özdağ ve Sinan Ateş davasında ortak bir isim

Özdağ’a saldıran kişilerin kullandığı aracın kiralık olduğu ve bu aracın da suat Yılmazzob adına kiralandığı ortaya çıkmıştı. Yılmazzobu’nun adı sadece bu saldırıda değil, Sinan Ateş suikastı davasında da karşımıza çıkıyor. Yılmazzobu, Ateş davasında Sinan Ateş’in ev adresi, Ayşe Ateş’in telefon numarasını araştırmakla suçlanıyor. Özdağ bu durumun bir tesadüften ibaret olamayacağını düşünüyor:

“Bana yapılan saldırıda kullanılan araç Suat Yılmazzob adına kiralanıyor. Bana saldıranlar ne diyor peki? Suat beyin alakası yok, ondan habersiz kimliğini alarak onun adına kiraladık arabayı. Ama bu kişi aynı zamanda Sinan Ateşin evinin adresini, Ayşe Ateş’in telefon numarasını bulmakta da görevlendirilmiş bir kişi. İlginç değil mi her iki saldırıda da bu kişinin adının olması? Türkiye’de bir hükümet değişikliği olmadıkça kesinlikle bu olayların gerçek failini bulmamız mümkün görünmüyor ama biz hak ve adalet arayışına devam edeceğiz.”

Saldırgan ülkü ocakları başkanı yapıldı

Özdağ’ın manidar bulduğu tek ‘tesadüf’ de Yılmazzobu’nun adının geçmesi değil. Kendisine saldıran kişilerden birinin, bu saldırıdan daha sonra Bursa Ülkü Ocakları Başkanı yapıldığını belirten Özdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de çağrıda bulundu:

“Bu saldırganlardan bir tanesi, bu saldırıdan sonra Bursa Ülkü Ocakları Başkanı yapıldı. Benim birilerini tutup kendimi dövdürdüğümü iddia ettiler. Eğer ben kendimi dövdürdüysem bu insanları ben tuttuysam bu kişi neden bu saldırıdan sonra ülkü ocakları başkanı yapılıyor? Eğer bu insanlar gerçekten Ülkü Ocaklarına sızmışlarsa 55 yıllık bir partinin gençlik kollarının bu tür işlerle anılması doğru değil. Ben de o gelenekten geliyorum. Ben de Ülkü Ocakları’nda başkanlık yaptım, idamla yargılandım ve yedi yıl cezaevinde yattım. O zaman Devlet Bahçeli’ye burada bir görev düşüyor. Yarından tezi yok bu şahsın Ülkü Ocakları başkanlığından alınması lazım.”

Özdağ, bu tür olaylardaki cezasızlık politikasının, daha vahim olaylara dönüşebileceğine de dikkat çekiyor. Zira bu gibi olaylarda faillerin ciddi cezalara çarptırılmaması, pek çok kişinin kendi adaletini sağlamaya çalışmasına sebebiyet verebilir. Gerçekleşen olayı “Terör saldırısı” olarak nitelendiren Özdağ, Adalet Bakanı ve hükümeti göreve çağırdı:

“Bunlar cezasız kalırsa, bunlara az buz cezalar verilirse, arka planları, azmettiricileri araştırılmazsa bunun sonu gelmez. Herkes kendi hakkını kendi aramaya başlar, Türkiye bir hukuk devleti olmaktan çıkar. Adalet Bakanı ve hükümeti göreve çağırıyorum. Bunların en az 10’ar sene ceza almaları lazımdı. Örgütlü ve planlı şekilde bir kişiye suikast yapmaktan ceza almalılardı. Bu bir siyasi suikast, bu bir siyasi terör saldırısıydı. Ben yargının bu kararına saygı duymuyorum.”

Koruma kararı aldırmadı

Verilen cezaların caydırıcı olmaması sebebiyle bu durumun saldırganlara cesaret verebileceğinin altını çizen Özdağ’a, kararın ardından koruma kararı aldırıp aldırmadığını da sorduk. Özdağ, böyle bir talebinin olmadığını şu sözlerle ifade etti:

“Bu konuyla ilgili bir koruma talep etmedim. Ben zamanında iktidar partisinin genel başkan yardımcılığını yaptım, Muhsin Yazıcıoğlu’nun yardımcılığını yaptım, şu an da Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcı ve Grup Başkan Vekili’yim. Şimdiye dek hiçbir zaman, hiçbir yere korumayla gitmedim. Ben kendi ülkemde korumayla geziyorsam bu ülkede ne adaletten ne hukuktan bahsedebilirsiniz.”