Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ, Meclis'te 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında konuştu. Darbe girişiminin ardından 31 adet olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesinin yayınlandığını belirten Özdağ, yüz binlerce kamu personelinin görevinden ihraç edildiğini, tüm kazanılmış ve özlük haklarının yok sayıldığını belirterek "Vatandaşlarımıza bu uygulamaları reva gören resmi görevliler ile bu süreçte yer alan resmi olmayan kişiler çıkarılan KHK’lar ile herhangi bir adli/idari kovuşturmadan vareste tutularak bir nevi sorumsuzluk kalkanı ile kuşatıldı." ifadelerini kullandı.

"Bir kişinin suçlu olup olmadığı, ancak o kişi hakkında tarafsız ve bağımsız yargı kuruluşlarının sürdüreceği adil yargılanma hakkının esas alındığı bir muhakeme sürecinin neticesinde tespit edilebilir." diyen Özdağ, "Hakkında beraat kararı verilmiş olan kamu görevlileri başta olmak üzere mağdur olan tüm vatandaşlarımızın haklarına kavuşması gerekmektedir ve biz Saadet Grubu olarak bunun takipçisi olacağız." şeklinde konuştu.

Özdağ'ın açıklamaları şöyle;

"Milletimiz, vatansever ve kanunlara bağlı kamu görevlileri ile birlikte 15 Temmuz darbe teşebbüsünü bastırdı ama hemen ardından 20 Temmuz 2016’da ilan edilen olağanüstü hâl yönetimi ile maalesef susturuldu, korkutuldu ve ötekileştirildi. Terörist ve hain ilan edilme yaftası yememek için vatandaşlarımız haklarını aramaktan imtina etti. Milletimiz esasen geçmişte darbe süreçlerinde yaşanılan antidemokratik uygulamaları bildiği için 15 Temmuz darbesine fırsat vermemişti. Darbeyi önleyen milletimizin talebi ve beklentisi, insan hak ve özgürlüklerinin alanının genişletilmesi ile daha demokratik bir Türkiye iken darbe teşebbüsünü fırsat bilerek tam tersini yapan iktidar üstelik bunu Allah’ın bir lütfu olarak gördüklerini de ifade etmişti.

"Yüz binlerce vatandaşımız baskı ve ötekileştirmeler sebebiyle işlerinden çıkarıldı"

OHAL süreci boyunca güya darbe teşebbüsünü bastırmak gerekçesiyle toplam 31 adet olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi yayınlandı. Söz konusu kararnamelerin ekli listeleriyle yüz binlerce kamu personeli her türlü savunma ve hak arama hürriyetinden mahrum edilerek görevlerinden ihraç edildi. Yüz binlerce vatandaşımız da yapılan baskı ve ötekileştirmeler sebebiyle özel sektörde çalıştıkları işlerinden çıkarıldı. Bütün bu insanlar bir daha kamu görevinde istihdam edilmemek üzere fişlendi ve resmî gazetede isimleri tek tek yayımlanmak suretiyle kamuoyuna ifşa edildi. Bu kişilerin tüm kazanılmış ve özlük hakları yok sayıldı. Unvan ve pasaportları iptal edildi. İhraç edilenler bu haliyle esasen sivil bir ölüme terk edilmiş oldular. Özel sektör dahil hiçbir yerde çalışmalarına izin verilmedi.

Yurtdışına çıkmaları yasaklandığı için çaresiz bir şekilde çoluk çocukları ve aileleri ile neredeyse açlığa terk edildi. Bütün bunlardan başka, haklarında hiçbir adli ya da idari işlem yapılmamasına rağmen bu kişiler, terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olarak ilan edildi ve toplum içinde bu damga ile yaşamak zorunda bırakıldı. Ve maalesef söz konusu insanların lekesiz yaşama hakları ihlâl edilerek adeta toplum içinde lanetli hale getirildi. Vatandaşlarımıza bu uygulamaları reva gören resmi görevliler ile bu süreçte yer alan resmi olmayan kişiler çıkarılan KHK’lar ile herhangi bir adli/idari kovuşturmadan vareste tutularak bir nevi sorumsuzluk kalkanı ile kuşatıldı.

"Hakkında beraat kararı verilmiş olan mağdurlar haklarına kavuşmalı"

Bir kişinin suçlu olup olmadığı, ancak o kişi hakkında tarafsız ve bağımsız yargı kuruluşlarının sürdüreceği adil yargılanma hakkının esas alındığı bir muhakeme sürecinin neticesinde tespit edilebilir. Açıklamalarımızın da gösterdiği gibi yargılamasız ceza olmaz ilkesi, hukuk devletinin bir başka gereğidir. Şu hâlde adil yargılanma hakkına dayanan tarafsız ve bağımsız yargı kuruluşlarının yürüttüğü bir muhakeme neticesinde kesinleşmiş bir hüküm olmadan hiç kimse suçlu ilan edilemez. Bu suretle hiç kimse kamu vicdanında mahkûm edilemez. Olağanüstü halin yargıyı kuşattığı bir ortamda haklarında beraat kararı verilmiş olan kişiler hukuken aklandıklarına göre kişilerin toplum vicdanında da aklanması gerekir. Bu nedenle hakkında beraat kararı verilmiş olan kamu görevlileri başta olmak üzere mağdur olan tüm vatandaşlarımızın haklarına kavuşması gerekmektedir ve biz Saadet Grubu olarak bunun takipçisi olacağız."