GÜNDEM

Sağlık Bakanlığı ve TÜİK verileriyle ortaya çıkan acı gerçek

Abone Ol

Sağlık Bakanlığı ve TÜİK verileriyle ortaya çıkan acı gerçek: Türkiye'de sağlıkta bölgesel eşitsizlik!

Hekim dağılımındaki eşitsizlik TÜİK verilerine de yansıdı. Doğu ve Güneydoğu’da bin kişiye bir ya da iki hekim düşerken, bazı kentlerde bu oran daha da düşük. Çalışma şartları, şiddet ve hekim göçü gibi faktörler eşitsizliği artırıyor.

Türkiye'de sağlık kurumlarına başvuran hasta sayısı artarken, hekim dağılımındaki bölgesel eşitsizlikler ciddi bir sorun olarak dikkat çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Urfa, Bingöl, Bitlis, Muş, Siirt, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır, Mardin ve Batman gibi illerde bin kişiye düşen hekim sayısının 1 olduğu, hatta bazı bölgelerde uzman hekimlerin bile bulunmadığı görülüyor. Bu bölgelerde hastane ve yatak sayılarındaki yetersizlik de göze çarpıyor. Sağlık emekçileri, bu durumu çalışma şartlarının zorluğuna bağlayarak, sağlık hizmetlerindeki eşitsizliğin altını çiziyor.

SAĞLIK BAKANLIĞI VE TÜİK VERİLERİ EŞİTSİZLİĞİ ORTAYA KOYUYOR

Sağlık Bakanlığı İstatistik Yıllığı ve TÜİK verileri, hekim, yatak ve hastane sayılarının bölgesel dağılımındaki eşitsizliği gözler önüne seriyor. Bin kişiye düşen hekim sayısının en yüksek olduğu il 4 hekim ile Ankara. İstanbul, İzmir, Eskişehir, Isparta, Trabzon ve Edirne gibi illerde de bu oran yüksek. Ege, Akdeniz, Marmara ve Karadeniz bölgelerindeki birçok kentte bin kişiye 2 hekim düşerken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu oran 1'e düşüyor. Hastane sayılarında da benzer bir eşitsizlik mevcut. İstanbul, çoğunluğu özel olmak üzere 234 hastane ile en fazla hastaneye sahip ilken, Ankara 84, İzmir 63 hastane ile onu takip ediyor. En az hastane bulunan iller ise Kilis, Ardahan ve Iğdır.

HEKİM GÖÇÜ VE ÇALIŞMA ŞARTLARININ ETKİSİ

BirGün'den Sibel Bahçetepe'nin haberine göre; Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Veysi Ülgen, bölgedeki hekim sayısının azlığına dikkat çekerek, bu durumun çalışma şartlarının ağırlığından kaynaklandığını belirtti. Ülgen, özellikle KHK’lerle yapılan ihraçlar ve ihraç riski nedeniyle bölgedeki hekimlerin çalışma şevkinin kırıldığını ifade etti. Hekimlerin, 4. ve 5. sınıftan itibaren yurtdışına gitme hazırlığı yaptığını belirten Ülgen, “Hekimler kendini güvende hissetmeyince mesleğini başka yerlerde icra etmek istiyorlar. Hekimlerin çalışma ortamı düzeltilmeli” dedi.

Ülgen ayrıca, bölgede hekim sayısının giderek düştüğünü ve hekime şiddetin de önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Uzman hekim sorununun arttığını belirten Ülgen, "Bin kişiye 1 hekim deniyor ama bunların büyük çoğunluğu yeni mezun ya da mecburi hizmet için gelen hekimler. Hastane ve yatak dağılımında da eşitsizlik var. Kamuda yatırımlar yetersiz. Özellikle Diyarbakır merkeze bakınca 7 özel ve 4 kamu hastanesi var. Kamu hastanelerinde özellikle kardiyoloji, nöroloji gibi dallarda uzman hekim bulmak çok zor" dedi.

BÖLGESEL EŞİTSİZLİKLER DERİNLEŞİYOR

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'ndan (SES) Kubilay Yalçınkaya da sağlıktaki bölgesel eşitsizliklerin giderek derinleştiğini söyledi. Yalçınkaya, "Ülke, Sağlık Bakanlığı tarafından hizmetin dengeli dağılımı için 30 bölgeye ayrılmış. Temel amaç, her bölgenin kendi sağlık hizmet ihtiyacını kendi içinde yeterliliğini sağlamak. Ancak hekim eksikliği, ülke içinde ve ülke dışına hekim göçü bunu engelledi" dedi.

Yalçınkaya, büyükşehirlerdeki özel hastane dağılımının eşitsizliği daha da derinleştirdiğini belirtti ve ekledi:

"2022’de Türkiye geneli kişi başına hekime başvuru 10. En yüksek hekime başvuru olan il 12,7 ile Isparta. En düşük olan il ise 6,8 ile Hakkari. Hakkari’de bin kişiye düşen uzman hekim sayısı 0,7. Isparta’da bin kişiye düşen uzman hekim sayısı 1,4. Hakkari’de Isparta’nın yarısı kadar uzman hekim sayısı var dolayısı ile kişi başına başvuruda Isparta'nın yarısı kadar."

YENİ PANDEMİLERE KARŞI UYARI

TÜİK verilerine göre, 2023 yılında enfeksiyon ve parazit kaynaklı ölüm sayısı son 5 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bu artışın iki nedeni olduğunu belirtti:

"Birinci neden; 3 yıl boyunca insanları izole ederek solunum yolu enfeksiyonlarının yayılmasını engelledik. İkinci neden ise pandemi döneminde aşı karşıtı grupların yaydığı yanlış bilgilerin etkisiyle insanların daha az aşı yaptırması."