Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Partisinin İzmir il başkanlığında gündemi değerlendiren Tekir, “Seçimden önce, iktidarın sürekli tekrar ettiği bir sloganı vardı. 21. Yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ olacak. Ancak seçimlerden hemen sonra bambaşka bir süreç yaşıyoruz. Bu yıl, ‘zam yılı’, ‘vergi yılı’ ve ‘enflasyon yılı’, en önemlisi ‘belirsizlikler yılı’ olacak. Milletimizin zihinlerine öyle kazınmış olacak.” dedi.

Sabri Tekir, zam kavramının milletin üzerine çökmüş bir ‘karabasan’ haline geldiğinin altını çizerek, “Başta ekmek olmak üzere temel gıda maddelerine gelen zamlar; enerji ve akaryakıt ürünlerine gelen zamlar; taksi ve dolmuş gibi tüm ulaşım hizmetlerine gelen zamlar; şuna zam, buna zam, ona zam. Önündeki kelime değişiyor, ardından gelen zam kelimesi ise hiç değişmiyor. Bu kadar zam, bu kadar vergi artışı neden yapılıyor diye dönüp baktığımızda karşımıza görev zararları çıkıyor; kur korumalı mevduat gibi ucube bir uygulama çıkıyor; garanti verilen köprüler, yollar ve hastaneler çıkıyor; makam harcamaları, bol keseden dağıtılan seçim vaatleri ve israf çıkıyor. Daha da önemlisi kamu malı ve kamu parası harcamalarında duyarlılık ve sorumluluk noksanlığı çıkıyor karşımıza. Kamuda tasarruf olmadan ne vergi yükü azalır ne de zamların arkası kesilir.” şeklinde konuştu.

Tekir, şu ifadeleri kullandı: “Ekonomik ve mali olaylara çarpık bir bakış açısı, ya vergi veya zam dalgaları ile sonuçlanır. Getirilen ek bütçe ve ek vergilerle birlikte millet olarak bu yıl; dakikada 8,2 milyon lira, saatte 494 milyon lira, günde 11,8 milyar lira, ayda 355,8 milyar lira, toplam 4 trilyon 270 milyar lira vergi ödeyeceğiz. Ödeyeceğimiz bu vergiler, iktidarın ısrarla sürdürdüğü işte bu yanlış ekonomi politikalarının ve savurgan harcamalarının bedelidir.”

“En fahiş vergi zamlarını yaptılar”

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Tekir, iktidarın söylemleri ile yaptıkları arasındaki makasın her geçen gün daha çok açıldığını vurgulayarak,  “Sözde Gabar’da petrol bulundu, ama akaryakıt ürünlerinde, seçimden bugüne sadece iki ayda yüzde 100’e varan fiyat artışları yaşandı. Sözde fahiş fiyatlarla mücadele ettiklerini söyleyenler, en fahiş vergi zamlarını yine kendileri yapıyorlar. Sözde IMF’den kurtulduk diye algı politikası uygulayanlar, IMF’den daha acı reçeteler uyguluyorlar.” diye konuştu.

Ekonomide 2023 öngörülerinin tutmaması üzerine şimdilerde iyileşme için 2025 ve sonrasının işaret edilmeye başlandığını belirten Tekir, “Sözde asgari ücretli enflasyona ezdirilmeyecekti, ama gerçekte ücretlere yapılan zam daha eline geçmeden eriyor, enflasyon buldozeri tarafından ezilen asgari ücretliler ve emekliler, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Sözde memura, işçiye, emekliye zam verdiler; özde ise çay kaşığı ile verir gibi yapıp, adeta kepçeyle geri aldılar. Şimdilerde milyonlarca memur ve memur emeklimizin toplu sözleşme süreci başladı. Maaşın yanında ek ödemeler de muhakkak gündeme gelmelidir. Saadet Partisi olarak, kira yardımı konusunun mevcut şartlar altında sözleşmede mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyor ve bunu taraflara şimdiden teklif ediyoruz. Söz gelimi, Büyükşehirlerde 8 ila 10 bin, diğer şehirlerimizde ise 5-6 bin lira kira yardımı muhakkak verilmelidir.” ifadesinde bulundu.

“Hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor”

Saadet Partili Tekir, iç güvenlik konusuna da değinerek, şunları söyledi: “Kötü ekonomi yönetimi artık toplumun huzur ve barışını da bozar hale gelmiştir. Her gün bir başka yerden ev sahibi-kiracı tartışması, alacak verecek kavgası haberlerini duyuyoruz, okuyoruz. Yanlış ekonomi politikalarına bir de yanlış güvenlik politikaları eklenince, ülkemizde hiç kimse kendisini güvende hissedemez hale geldi. İnsanımız da endişelidir, tedirgindir. Sormak gerekiyor: Bugün ülkemizde kaç kişinin silah ruhsatı vardır? Bu ruhsatlar hangi dönemlerde verilmiştir? Daha vahim olanı ise ruhsatsız olanlarda. İktidarın elinde ülkede toplamda kaç adet ruhsatsız silah bulunduğuna dair bir çalışma, bir veri var mıdır? Veya bu konuda ne tür tedbirler alınmaktadır? Bu da bilinmemektedir. Siyaset, mafya ve uyuşturucu kelimeleri son yıllarda neden sürekli olarak aynı cümleler, aynı haberler içinde birlikte zikredilmektedir? Halkımız bunun üzerinde düşünmelidir. İktidar da gerekli tedbirleri almalıdır.”

Meclis tatil edilmemeliydi”

Tekir, TBMM’nin açık kalıp çalışması gerektiğine dair tüm ısrarlara rağmen tatil edildiğini hatırlatarak, açıklamasına şöyle devam etti: “Ama işte biz burada, milletimizin problemlerini ve bunlara dair çözüm tekliflerimizi dile getirmeye devam ediyoruz ve getirmeye de devam edeceğiz. Genel Merkezimiz, il ve ilçe başkanlıklarımız tatilsiz, aralıksız çalışmalarına devam etmektedir. Saadet Partisi, Meclis Grubu başta olmak üzere, tüm kadrolarıyla her zaman ve her zeminde insanımızın derdine derman olacak çalışmaları yapmaya kararlılıkla devam edecektir! Nitekim Saadet Partisi Grubu başta olmak üzere muhalefet partileri tarafından, Akbelen’deki olayları görüşmek üzere TBMM’nin 8 Ağustos’ta olağanüstü toplantıya davet edilmesini bu duyarlılık çerçevesinde değerlendiriyoruz. Saadet Partisi olarak bizler, her zaman iktidarı ve sorumluları uyardık, bugün de uyarıyoruz. Yarın da uyarmaya devam edeceğiz. İnsanımızın haklı talep ve beklentilerinin destekçisi, verilen sözlerin, yapılan işlerin doğru, verimli ve gerekli olup olmadığının takipçisi olmaya devam edeceğiz.”