Saadet Partisi Ankara İl Kadın Kolları 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle ‘Bir Çocuk Bin Dünya’ başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Saadet Partisi İl Kadın Kollarına bağlı Gençlik Kolları teşkilatından Necibe Belci açıklamayı gerçekleştirdi. Açıklamada, Birleşmiş Milletler 18 yaş altı tüm bireyleri çocuk kabul ettiğine dikkat çekerek, 1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne göre çocukları koruma ve sağlıklı gelişimi için gerekli tedbirlerin devletlerin sorumluluğunda olduğu kaydedildi.
BİR ÜLKENİN EN BÜYÜK SERMAYESİ İNSANDIR
TÜİK 2023 verilerine göre, Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişiyken bu nüfusun 22 milyon 206 bin 34’ünü çocukların oluşturduğunu dikkat çekildi. Belci, “Nüfus projeksiyonlarına göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 25,6, 2040 yılında yüzde 23,3, 2060 yılında yüzde 20,4 ve 2080 yılında yüzde 19,0 olacağı öngörülmektedir. Bu oranlardaki azalma, nüfus yapısındaki yaşlanma ve demografik değişikliklerin bir yansıması olarak dikkat çekmektedir. Hâlbuki bir ülkenin en büyük sermayesi insandır” ifadeleri kullanıldı.
EĞİTİM SİSTEMİNİN NİTELİĞİ KONUSUNDA ENDİŞELER DOĞURMAKTADIR
Çocuklar arasında okullaşmanın her yıl artmasının sevindirici olduğunu ifade eden Belci, bölgeler arası farklılıklara ilave olarak fırsat eşitliğinden her çocuğun yararlanamamasına dikkat çekerek, “Okullar arasındaki kalite dengesinde ki açı farkı her geçen gün artarken, sınav sistemiyle birlikte eğitimin paraya dönüştüğü bir sürece hep birlikte şahitlik etmekteyiz. Ortaöğretime başlama oranları yüzde 92 iken tamamlama oranı yüzde 77,9 dur. Ergenlik dönemindeki çocukların eğitimden kopması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, 2022-2023 döneminde 437 bin 169 öğrencinin örgün eğitimi bırakması, eğitim sisteminin niteliği konusunda endişeler doğurmaktadır. Bir taraftan anneleri iş gücüne katmayı planlayan hükümet bir taraftan çocuk bakımı ile ilgili çözüm sunmakta yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliğin yükünü annenin üzerine yıkmaktadır” ifadelerini kullandı.
EĞİTİM ALANINDA DÜZENLEMELER YAPILMALI
Eğitim hakkına erişimi arttırmak adına birçok adımın atılması gerektiğini ifade eden Belci, psikososyal destek, kapsayıcı eğitim modelleri ve mesleki eğitimin güçlendirilmesi gibi bütüncül politikaların hayata geçirilmesi için çağrıda bulundu. Belci, “Ortaöğretim düzeyinde okul terklerini önlemek amacıyla, okul psikologları ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı, öğrencilerin sınav kaygısı, ailevi sorunlar ve sosyal çevre baskılarıyla baş etmelerine destek sağlayacak psikososyal programlar ulusal müfredata entegre edilmelidir. Engelli çocuklar, mevsimlik işçi ailelerinin çocukları, mülteciler ve azınlık grupları için esnek eğitim modelleri oluşturularak, uzaktan eğitim, hibrit sistemler ve mobil eğitim birimleri gibi yenilikçi yöntemler devreye sokulmalıdır. Okulların fiziki altyapısı ve uzman personel kapasitesi artırılmalıdır. Ayrıca, mesleki eğitim programları öğrencilerin yetenek ve ilgi alanlarına uygun şekilde çeşitlendirilerek, işgücü piyasası talepleriyle uyumlu hale getirilmelidir” dedi.
YOKSULLUK ÇOCUKLARI HER ALANDA ETKİLİYOR
Yoksulluğun tüm toplumu etkilediğini ifade eden Belci, bu durumun çocukları daha fazla etkilediğini belirterek, “Küresel bir sorun olan yoksulluğun, çocukların sağlığı, eğitimi, sokakta yaşamaları, çalıştırılmaları, suça yönelmeleri, ihmal ve istismar edilmeleri, dışlanmaları gibi pek çok olumsuz sonuç doğurduğu tartışmasız bir gerçektir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri oldukça kapsamlıdır ve bu etkiler düşük eğitim düzeyi, kötü sağlık koşulları, erken yaşta hamilelik, madde bağımlılığı, suç işleme, anti-sosyal davranışlar, düşük gelir, işsizlik ve uzun süreli sosyal yardıma bağımlılık gibi sorunlar beraberinde getirmektedir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki bir diğer önemli etkisi, çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasıdır ve yetersiz beslenmedir” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARIN HAKLARINI KORUYACAK YASAL DÜZENLEMELER GEREKLİDİR
Seçim dönemlerinde iktidar kanadının refah tablolarının kimi kapsadığına dikkat çeken Belci, refahın çocuklara etkisinin neden olmadığını sorarak, “Son yıllarda çocuk sömürüsüne ‘kidfluencer’ adı verilen yeni bir çocuk işçiliği de eklendi maalesef. Ebeveynlerin çocuklarını yetişkin gibi giydirip konuşturarak ya da çocukları üzerinden ürün reklamları yaparak büyük gelirler elde etmelerini bu sektör pazarlama sektöründe 8 milyar dolarlık bir paya sahiptir. Ancak, kazanç potansiyeli yüksek olan bu ortam, çocukların istismar edilme riskini de beraberinde getirmektedir. Bu tehditlerin önüne geçmek için dijital dünyada çocukların haklarını koruyacak yasal düzenlemeler hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir” dedi.
TÜİK VERİLERİNE GÖRE 2008-2016 ARASINDA 104 BİN 531 ÇOCUĞUMUZ KAYBOLMUŞ
Kaybolan çocuklara ilişkin de açıklamalarda bulunan Belci, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2008-2016 arasında 104 bin 531 çocuğumuz kaybolmuş. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi her ne kadar yalanlasa da bu verilere göre yılda ortalama 10 bin, günde ise 32 çocuğun kaybolduğu anlamına geliyor. Belki de bu sayı çok daha artmış durumda fakat bilemiyoruz. Çünkü resmi veriler yeterli değil. TÜİK, kaybolan çocuk verilerinin tamamını açıklamıyor. Tamamını diyorum çünkü kaybolup bulunan çocukların verilerini gelen tepkiler üzerine geçtiğimiz ekim ayında bizlerle paylaştı. Son verilere göre sadece 2023 yılında 15 bin 716 çocuk kaybolmuş ve bulunmuş. Son 8 yılda kaybolup bulunan çocuklarımızın toplam sayısı ise yaklaşık 126 bin” diye konuştu.
ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKMALIYIZ
Çocuklara ilişkin temel sorunların çözülmesi için çocuk haklarını esas alan bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ifade eden Belci, “Çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini artıracak, yoksulluk döngüsünü kıracak aile destek programları geliştirilirken, dezavantajlı bölgelerde eğitim altyapısı güçlendirilmelidir. Kayıt dışı Çocuk işçiliğiyle mücadelede sıkı denetimler ve ağır yaptırımlar uygulanmalı, istismar ve erken yaşta evliliklere karşı caydırıcı hukuki düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Kayıp çocuklarımız hakkında öncelikli olarak bilgiler toplumla paylaşılmalı ve dünya sektörüne dönüşen çocuk kaçakçılığına karşı acil tedbirler alınmalıdır. Acil uyarı sistemleri ve ulusal bir veri tabanı oluşturulmalı, toplumsal farkındalık kampanyalarıyla aileler ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği artırılmalıdır. Çocukların sağlıklı, güvenli ve eşit fırsatlara sahip bir ortamda büyümesini sağlayarak, Türkiye’nin geleceğine yapılacak en önemli yatırım gerçekleştirilecektir. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız çünkü ailenin geleceği olduğu gibi, milletin ve devletin geleceğidir” ifadelerini kullandı.