TV5'te yayınlanan 2+1 programına Emniyet İstihbarat Eski Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı konuk oldu.
13 Kasım Pazar günü İstiklal Caddesi'nde yaşanan patlamaya değinen Avcı, Gazeteciler Mustafa Deniz ve Çağlar Cilara'nın sorularını yanıtladı.
PKK'nın büyükşehirlerde yapılanmaları olduğuna dikkat çekerek, "Eğer PKK bir eylem yapmışsa bunun kararını merkez komitesi verir. Kandilin talimatı olmadan bu olay olmaz" diyen Avcı'nın konuşması şu şekilde;
İstanbul'da PKK'nın bir yapılanması vardır, İstanbul il sorumlusu vardır, İstanbul Komitesi vardır, İstanbul'da semt sorumluları var görevleri vardır. Emniyet bunların belli oranından haberdardır. Bir kısmını tanıyor, bir kısmını takip ediyor, bir kısmını bilemiyordur, bir kısmı bilmeye çalışıyordur.
Mutlaka böyle bir yapılanma vardır bu DHKP-C içinde vardır, İŞİD içinde vardır PKK için de vardır veya bizim şu an az başka örgütler içinde vardır. Yani Türkiye'de faaliyeti olan bir örgüt varsa mutlaka bunun İstanbul, Ankara gibi büyükşehirde birimleri vardır, İstanbul mutlaka vardır çünkü İstanbul büyük metropol tabii faydalanabileceği bir taban halk var, bilgi alabileceği yer var, İstanbul'da çok önemli nokta olanlar var yani burada mutlaka bir bağlantısı vardır.
“Dışarıdan gelerek eylem yapmak mümkün değil”
Örgütü bir yapılanması vardır. Dışarıdan kim gelirse gelsin bu örgüte gelir, bu örgütün içerisinde destek görür, örgüt tarafından yönetir, yönlendirilir. Bu örgüt üzerine eylem yapılır. Tabii ki buradaki bir militan da kullanılabilir ama dışarıdan gelmenin ne avantajı var bizim bilemediğimiz bir avantajı var veya birtakım eylemlerde kullanmanın bizim şu anda anlayamadığımız ama belki ileride biraz daha manağlandıracağımız anlamı var. Yoksa dışarıdan gelerek burada eylem yapmak hemen hemen mümkün değildir. Mutlaka burada yapıya dayanması lazım yani şimdi şöyle düşünün size bir görev verdiler, e gideceksin Londra'da şöyle bir iş yapacaksın bırakın eylemi falan, sıradan bir işte bile orada dayanacağınız bir taban ev lazım. Önderlik yapacak biri olmadığı müddetçe adresi bulamaz, yola gidemezsiniz.
“Kandil’in talimatı olmadan planlı eylem olmaz”
Onun için örgütleri de hele burada iyi bir örgütleme yapısı vardır. PKK mutlaka burada örgüt yapısı var. Bu yapı ne kadar güçlüyse, o kadar bir yapı vardır. Gelen kişi bu yapıyla irtibat gelir ama yapının tamamı değil de belli bölümüyle tanıştırılır, sadece o işlere karışacak, bu işleri yapacak, insanı tanıştır o yapı yönetir, yönlendirir.
Eğer burada bir eylem PKK yapmışsa bunun karar mekanizmasını PKK'nın Merkez Komitesi karar verir. Yani Suriye'deki adam da bu işe karar olamazlar karar direkt Kandil'e verilmesi lazım böyle bir eylemin. Ama talimat der ki siz orada militan gönderin. Patlayıcı madde gönderin diyebilir veya militan gönderir İstanbul'daki yapıya talimat verir, gelen insana destek olun beraber koordine ederler. Ama Kandil'in talimatı olmadan planlı olan olmaz, eylem olamaz yani.
Patlama sonrası yetkilelerin yaptıkları açıklamarına da dikkat çeken Avcı, "Bilgiler kontrollü bir şekilde verilmeli ve bir emniyet mensubu tarafından açıklama yapılmalı" diyerek şöyle devam etti:
Maalesef Türkiye bu kadar çok olay yaşamasına rağmen uzun yıllardan beri böyle ağır terör olayı olarak mücadele etmesine rağmen bu konuda bir sistem kuramadılar, kuramadık daha doğrusu. Ben İstanbul'da da dört yıla yakın çalıştım. O tarihte de o emsal de olmasa bile istediği olaylar vardı ama genellikle orada da Emniyet Müdürünün etrafında bu iş şekillenebiliyordu.
“Emniyet mensubunun açıklama yapması gerek”
Fakat dünyaya baktığınız zaman bu işin daha modern, daha makul, hukuka uygun, sisteme uygun çalışması için aslında soruşturmayı yürüten emniyet ve savcılıkla irtibatlı bir emniyet mensubunun açıklama yapması lazım. Onun basını inandırıcı, doğru bilgilerle ama soruşturmaya sıkıntıya sokmayacak, tehlikeye sokmayacak bilgiyi vermesi lazım. O bilgi kontrollü şekilde anlatılması lazım ki soruşturmada birtakım sıkıntıya düşmeyelim, yanlış bilgi vermeyelim veya yarın bugün sıkıntıda kalmayalım.
“Faillerle ilgili bir şey konuşmak son derece yanlıştır”
Şimdi burada baktık ki devletin yetkilileri konuşuyor, evet devletin yetkilileri vatandaşa cesaret vermekte olabilir, oraya vakıf olduklarını takip ettiklerini imaj vermek için genel halkta bir şey söyleyebilir ama soruşturmanın boyutu, şekli faillerle ilgili bir şey konuşmak son derece yanlıştır.
Hatta, en üst düzeyde bir devlet yetkilisi daha kişiler yakalanmadan olayın içinde bir kadın olduğunu söyledi, en tehlikeli bilgiydi yani faili kaçabileceği saklanabileceği delil yok edebileceği, en önemli bilgiydi. E sonra yine şahıs yakalanmadan başka bakanlar başka açıklama yaptılar. Bunların hepsi son derece yanlış ve tehlikeli şeydi.
Batı dünyasına bakıyorsunuz, işte hatırlarsanız İngiltere'de benzeri olaylar yaşandı. Bir emniyet sözü çıkıyordu, basına bilgi aranan herkesin sorusu cevap veriliyordu, ama o cevaplar yalan değildi, doğru ve soruşturmayı da sıkıntıya sokmayacak ölçüdeydi.
“Basın sokaktan aldığı bilgileri kullanmak zorunda kalıyor”
İnsanlara da yeterince ikna ediciydi. Çünkü devlet yeterince bilgi vermezse basın sokakta her gördüğü insanın verdiği bilgileri alıp kullanmak mecburiyetinde kalıyor. Oradaki insanlar da kendi görüşüne göre bakıyor herkes farklı farklı olayın heyecanına farklı şeyler anlatıyor, bunlar soruşturmaya zarar da veriyor.
Yani özetinde şu var bu soruşturmayı yürüten adli ve idari makamlarla irtibatlı İstanbul özelinde bu olay dolayısıyla bir emniyet mensubunun, bir emniyet şube müdürünün sözcü olarak tayin edilmesi, kamuoyuna bilgi vermesi, basına bilgi vermesi lazım. Sorulan her şeye cevabını verecek ki insanlar doğru bilgi sahibi olsun ve soruşturma zarar görmesin.