Osmanlı mimarlık tarihinin "zirve" ismi kabul edilen Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayrettin tarafından 1566'da inşa edilen ve Bosna Hersek'teki savaş sırasında 1993'te Hırvat topçu birliklerince yıkılan köprü, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından 20 yıl önce düzenlenen törenle yeniden hizmete açıldı.

Tarihi köprü, Bosna Hersek'teki savaş sırasında Hırvat topçu birliklerinin köprüye saldırmasıyla 9 Kasım 1993'te nehrin sularına gömüldü.

Evliya Çelebi'nin "benzersiz" olarak nitelediği Mostar Köprüsü'nün yeniden inşasına, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi ile Dünya Bankasının desteğiyle 1997'de başlandı.

Macar ordusunun dalgıçları tarafından orijinal taşları nehir yatağından çıkarılan köprü, inşaatının tamamlanmasının ardından çok sayıda ülkenin üst düzey temsilcisinin de hazır bulunduğu törenle, dönemin İngiltere Veliaht Prensi Charles tarafından 23 Temmuz 2004'te yeniden açıldı.

24 metre yüksekliğinde, 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğindeki köprü, Mostar şehrine de adını verdi.

Zümrüt yeşili rengiyle bölgeye gelenlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden biri olan Neretva Nehri üzerine inşa edilen köprünün yapımında 456 kalıp taş kullanıldı.

Asırlar boyunca Bosna Hersek'te hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan tarihi köprü, sporcular tarafından yıllarca "atlama platformu" olarak da kullanıldı. Köprü, Mostar'da yaşayan gençlerin cesaretlerini sergilemek için üzerinden atladıkları platform olarak da kullanılıyor.

Köprü, 2005'te UNESCO tarafından "Dünya Miras Listesi"ne alındı.

Türkiye, köprünün yeniden yapılması için bağış yapan ilk ülke oldu

Mostar Barış ve Çok Etnikli İşbirliği Merkezi Müdürü Safet Orucevic, köprünün yıkıldığı tarihlerde belediye başkanı olduğunu, köprünün tekrar inşa edilme sürecinde birçok zorlukla karşılaştıklarını anlattı.

Orucevic, köprünün yeniden inşa edilme sürecinde ülkedeki tüm etnik grupların beraber çalışmasını savunduğunu ve böylece barış ortamını tekrar kurmak için çalıştıklarını söyledi.

Köprüyü yıkanların da yeniden inşa edilme sürecine destek vermesini istediğini belirten Orucevic, şöyle devam etti:

"Bu köprü bir sembol. Köprünün yeniden inşa edilmesi projesinin başarılı olup olmaması federasyon projesinin ne kadar başarılı olacağını da bize gösteriyordu. Bu kimin ne istediğini ya da ne istemediğini gösteren bir noktaydı. Uluslararası toplumdan büyük destek aldık. Buranın, 'Sırplar ve Hırvatlar olmadan inşa edilemeyeceğini' söyledim. Dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Mostar'a geldiğinde 'köprüyü ben yapacağım' demişti. Yanımda Aliya İzetbegoviç (Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı) vardı. Aliya, Demirel'e, 'Sayın Cumhurbaşkanı, sizin bir şey vermenize gerek yok, siz zaten burayı ilk yapanlarsınız, bizim için önemli olan buranın uluslararası bir proje olması.' dedi."

Demirel'in, İzetbegoviç'in köprü hakkındaki projesini beğendiğini aktaran Orucevic, "Türkiye, köprünün yenilenmesi için 1 milyon dolar bağışlayan ilk ülke oldu ve ardından diğer bağışçılar da projeye girmek için yarışmaya başladı." ifadesini kullandı.

"Mostar kentini oluşturan şeyi yok etmek istediler"

Orucevic, köprünün yeniden inşa edilmesinden bir yıl sonra UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alındığını dile getirdi.

Köprünün, Mostar şehrinin ekonomik açıdan gelişmesine en büyük katkıyı verdiğini vurgulayan Orucevic, şunları kaydetti:

"Köprünün etrafında tam bir turizm endüstrisi oluştu. Yani köprü, 'Hiroşima'ya' hayat getirdi. Mostar, köprüsü olmayan bir Hiroşima'ydı. Bir iki cadde ve bir parça yanmış topraktı. Bugün, Mostar'da en az 20 otel, yüzlerce pansiyon ve apartman var. Köprünün yeniden yapımının üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen bazıları tarafından bunun 'Hırvat kültürel mirası' olarak nitelendirilmesini, üzerinde durulmaya değer bile görmüyorum.

Boşnaklar, o dönemde 'Hırvatlar yararına büyük bir proje gerçekleştirdi' diye düşünüyorum. Onlara yıktıkları köprünün yeniden yapımına destek olarak üzerlerine düşen lekeden kurtulma şansı vermek istedik. İlk önce 20 yıl boyunca Boşnakların köprüyü yıktığını iddia ettiler ama biz onların köprünün yıkılışını çeken askerlerinden film satın alıp yayınladık."

Orucevic, Hırvatların, köprüyü yıkarak moral bozmayı hedeflediğini belirterek, "Mostar kentini oluşturan şeyi yok etmek istediler. Mostar'daki işi bitirdiklerini ve etnik olarak temizleyeceklerini düşündüler. Köprünün yıkılması, bizi savunma ve kuşatmayı kırma ve devletle birleşme konusunda daha da azimli kıldı. Kendimizi savunmayı başardık, bu tarihi bir savunmadır ve köprümüz bizim nasıl insanlar olduğumuzu gösteriyor." diye konuştu.