Görünüşe çıkmış sesin sanatı ve bilimi olan Cymatics/Syamatik alanında yapılan çalışmaların uzun bir süredir izini süren Sırma Olcay Kefeli, “kelimelerin” suyun üzerindeki titreşimi ile etkisini görselleştiren Robert Boerman ile gerçekleştirdiği ortak çalışma sonucu, zikir ses frekanslarının kullanılarak kaydedildiği, Esma-ül Hüsna’ya karşılık gelen 32 farklı görüntüyü MÜHÜR Serisi’nde yorumladı.
Sanatçı, Esma-ül Hüsna‘daki Allah’ın isimlerinin yaydığı ses titreşimleri üzerinden görsel bir tasvir sunan ’MÜHÜR’’ Serisi ile bizlere içimizdeki ilahi olanın ve dışımızda bizi kutsayanın varlığını hatırlatmayı diliyor.
Koruyan, saklayan, muhafaza eden zarfa basılan balmumu mühür; sahibi tarafından açıldığı vakit, mesajı özgürleştiren, sahibine teslim eden bir sembol olarak sergiye adını veriyor.
Küratöryel danışmanlığı Saliha Yavuz, sergi tasarımı Leyla Kefeli ve Deniz Kefeli tarafından gerçekleştirilen serginin belgesel filmi İsmet Yazıcı’ya ait. Sergiye Merve Berkman’ın sesi eşlik ediyor. Mekandaki sergi fotoğrafları ise Engin Pulat tarafından çekildi.
İstanbul, Beyoğlu no:99’da Orjin Meşrutiyet Binası’nda sergilenen MÜHÜR, 12 Aralık’a kadar Salı – Cumartesi günleri 11.00 – 19.00, Pazar günü ise 12.00 – 19.00 arası ziyaret edilebilecek.
Farklı tekniklerle katmanlar üzerinde çalıştı…
Elde edilen imgeleri gravür tekniği ile çinko plakalara basarak farklı yüzeylerde denemeler yapan sanatçı, hem geleneksel hem dijital baskı tekniklerini eş zamanlı kullanarak katmanlarla çalıştı. Her katmanın üzerini renk ile örttükten sonra tekrar açığa çıkararak, iç içe geçen yeni imgeler elde etti. Uyum ve dengenin sağlanması için, iki kutup arasındaki salınımları ve karşıtlar arasında var olan sürekli gidip gelmeleri gözlemleyerek, bu hareketi yüzeyler üzerinde yeniden canlandırdı. Kağıda bastığı imgeleri altın, gümüş, bronz renkli metalik mürekkeplerle renklendirerek geleneksel tezhip sanatına gönderme yaptı. Mühür Serisi’nin katmanlarındaki formlar, adeta bir gözün derinliği gibi karanlıktan ışığı içine alan kubbeler ya da aslında bütünün parçalarıdır.
99 isim 32 imgede toplandı…
Bazen farklı kelimelerin titreşimi aynı görseli verir; adalet-barış; genişleten-bir araya toplayan; şekillendiren-şahit olan-öne geçiren-her işi hikmetli olan… Suretlerinde aynı görseli gösteren bu isimler, kimi zaman benzer kavramları tarif etseler de, bazen de zıt görünen aynı hareketin iki ayrı ucunu temsil ederler. Her şey karşıtıyla var olur. Zıttı ile kıymetlidir. Vardır ve yoktur, azdır ve çoktur. Ve bazen karşılıkla, bazen karşılıksız sevendir, kutsayan, kollayan ve aynı zamanda sınayandır.
Seslerin görüntüsü… Cymatics/Siyamatik, görünüşe çıkmış sesin sanatı ve bilimi.
Alman bilim insanı ve müzisyen Ernst Chladni, bir dizi basit deneyle sesin maddeyi etkilediğini gösterir. Titreşen yüzeylerde maddenin oluşturduğu bu desenler “Chladni Figürleri” olarak bilinir. İsviçreli doktor ve bilim insanı Hans Jenny, Cymatics adını verdiği dalga ve vibrasyon deneyleri ile sesin formu değiştirdiği, hatta formu yaratıp muhafaza ettiği sonucuna varır. Alexander Lauterwasser ise Chladni ve Jenny’nin araştırmalarını, ses titreşimleri ile su yüzeyinde etkileyici görseller yakalayarak 21. yüzyıla taşır.
Modern bilim, evrendeki her şeyin, titreşen frekanslar aracılığıyla, farklı formlara dönüştürülmüş enerji olduğunu söyler. Duyularımız dış dünyayı anlamlandırabilmek için, belirli dalga boyundaki titreşimlere uyum sağlar. En son teknoloji ve araştırmalar, tüm form ve şekillerin, kesifleşmiş müzik olduğu fikrini desteklemekte ve renklerin duyulabildiği, seslerin görünür hale geldiği bir noktaya doğru ilerlemekte.
Sırma Olcay Kefeli
1968 yılında İstanbul’da doğdu. 1985’te İstanbul Amerikan Robert Lisesi’ni bitirdi. Lise yıllarında katıldığı Seta Hidiş Atölyesi’nde, yaratıcılık, tasarım ve sanatın özgürleştirici dünyası ile tanışıp, yüksek öğrenimi için Londra’ya gitti. UAL/London College of Communication’da, Görsel İletişim Tasarımı eğitimini tamamladı. 1991 yılından itibaren Artess Çamlıca Sanat Atölyesi’nde Prof. Süleyman Saim Tekcan ile gravür çalışmaları yaptı. 1995-96 yıllarında New York’ta Ariel Peeri Design Studio’da, uluslararası firmaların kurumsal kimlik çalışmalarına ve editoryal tasarımlarına imza attı. 2005 – 2008 arasında IMOGA’da müze sanatçısı olarak çalıştı. Kişisel ve karma sergilerde yer aldı. Özgün baskıyı meditatif ve öğretici bir deneyim olarak kullanan sanatçı, çalışmalarını İstanbul Kuruçeşme’deki atölyesinde sürdürüyor.