Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Uçum, Anadolu Yayıncılar Federasyonu'nun 'Anadolu Sohbetleri' etkinliğinde medya kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Uçum, yeni başlayan bir dönemin olduğunu, devletin aldığı bir inisiyatif olduğunu söyleyerek, "Bu eski tarzda ya da yeni versiyonda bir çözüm süreci değil. Daha önce de bu konuda açıklamalar yapıldı. Devlet daha önce tecrübe ettiği ve sonuç alamadığı yöntemleri bir daha uygulamaz. Bu, devletlerin geleneğinde var. Burada 'devlet inisiyatifi' dediğimiz bir aşamadan söz ediyoruz. 1 Ekim'den bugüne kadar yaklaşık 60 gün süre geçti. Bu süre içerisinde birçok açıklama oldu, birçok gelişme oldu. Sayın Bahçeli, 22 Ekim'de çok daha ileri bir öneri ortaya koydu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, 29 Ekim konuşması ve 30 Ekim konuşması devletin bir anlamda yeni bir paradigma yaklaşımını ortaya koydu. 'Terörsüz Türkiye' hedefi terörün siyaset alanından, terörün kültür alanından, terörün dil alanından, terörün temsil alanlarından, teröre meşruiyet kazandırabilecek her türlü mecradan tasfiyesi meselesidir. 'Terörsüz Türkiye' amacını sadece terörle mücadelede güvenlik ve istihbarat boyutuyla ele almamak lazım. Terörle eylemsel mücadele elbette kesintisiz bir biçimde devam edecektir. Ama terörün zehirlediği süreçler, terörün sosyal-siyasal kolonları, terörün kültürel kolonları gibi birçok sorunsalımız var. Dolayısıyla burada topyekun bir biçimde terörün toplumsal yaşamdan, siyasal yaşamdan tasfiyesine yönelik olarak alınmış bir devlet inisiyatifinden söz edebiliriz" dedi.
'BİRBİRİYLE UYUMSUZ İKİ SÜREÇ SÖZ KONUSU DEĞİL'
Uçum, terör örgütünün baskısı altında ya da vesayeti altında ya da gölgesi altında siyaset yapan partiler olduğunu söyleyerek, "Bu partilerin de terör vesayetinden kurtulması son derece önemli. Bu bütünlük içerisinde bakıldığında bir yandan 'terörle mücadelede kesintisizlik' iradesi devam edecek. Ama terörle mücadelede organik bütünlük ilkesinden de taviz verilmeyecek. Hem kesintisiz terörle mücadele hem organik bütünlük ilkesine uygun terörle mücadele. Terörle mücadelede organik bütünlük ilkesinin içerisinde kayyumlar konusu var. Bir yandan terörle mücadele kesintisiz devam edecek, 'organik bütünlük' ilkesinden taviz verilmeyecek, içeride dışarıda. Öte yandan da bu 'Terörsüz Türkiye' hedefinin Sayın Bahçeli tarafından da dile getirilen 'Milli birlik ve kardeşliği güçlendirme' projesi yaklaşımı da ısrarla sürdürülecek. Dolayısıyla burada birbiriyle uyumsuz iki süreç söz konusu değil" dedi.
'HEDEF TERÖRÜ TAMAMEN TASFİYE ETMEK'
Uçum, 'DEM ve Öcalan'dan biz ne istiyoruz?' sorusuna, "Cumhurbaşkanı Erdoğan dün de açıkladı; silahlar gömülecek, silah bırakılacak, Türkiye'ye yönelik terör pratikli süreçler sonlandırılacak. Türkiye'yi tehdit eden sınır ötesi silahlı gruplar, paralı askerler, paramiliter güçler Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkacak. Biz bir kere somut olarak bunları istiyoruz. TBMM çatısı altında artık terör vesayetinde siyaset yapan bir parti olmayacak. Bunu bir iradeyle, kendi tercihleriyle, geliştirecekleri politikalarla hayata geçirecekler ya da gerekirse her türlü hukuki tedbir alınacak. 'Terörle mücadelede hukuki tedbir alınacak' derken, ondan birçok şey çıkar. Terörle mücadelenin askıya alınması diye bir şey tamamen gerçek dışı bir iddia. 1 Ekim'den sonra yaşananları görüyorsunuz. Hangi noktada devlet taviz vermiş? Kayyımlar sürecinde mi taviz vermiş? Teröre yönelik operasyonda mı taviz vermiş? Terörle organik bütünlük ilkesi çerçevesinde mücadelede mi taviz vermiş? Irak'a gitmiş, Suriye'yi mi bırakmış? Dolayısıyla bu da yok. Gerçekliğe aykırı bu iddiaların anlamlı görülmesi de ayrı bir sorun. Ne istediğimiz çok açık. 'Terörsüz Türkiye' hedefinde terörü Türkiye'nin sosyal, siyasal, kültürel yaşamından tamamen tasfiye etmek. Aynı zamanda pratik olarak da tamamen sıfırlamak. Sınır ötesinde de kalıcı güvenliği sağlayabilecek tedbirleri almak. İstediklerimiz bunlar" dedi.
'DEVLET BU İNİSİYATİFİNİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEK'
Uçum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Çok umutkar görmüyorum' mealinde söylediği sözün, devletin terörsüz Türkiye hedefine yönelik aldığı inisiyatifle alakalı olmadığını söyleyerek, "Buna destek vermesi gerekenlerin tutumuyla alakalı. DEM ile alakalı, diğerleriyle alakalı. Belki Öcalan'la alakalı. Ama orada da Cumhurbaşkanımız 'devlet her türlü imkanı ve aracı kullanır' diyor. Bir teşhis yaparken bu konuda ilerlenmeyeceği şeklinde bir kanaat de belirtmiyor. 'Böyle de bir durum var; ama buna rağmen biz ilerleyeceğiz.' Diğer aktörler, bu 'Terörsüz Türkiye' hedefine destek vermesi gereken aktörler, terör vesayetinden kurtulması gereken aktörler bu konuda üzerlerine düşeni yapmasalar bile, devlet bu inisiyatifini sonuna kadar sürdürecek. Burada artık yepyeni bir paradigma var. Bu paradigma içerisinde Türkiye'nin Kürtlerine 'Gelin, milli devletinize sahip çıkın, gelin ülkenize sahip çıkın. Size uydurma devlet vaatleri verenlerin, size uydurma ülke vaadi verenlerin asıl amacı zaten sizleri kullanmaktır. Emperyalizmin bu bölücü stratejisinde sizleri payanda yapmaktır, aparat yapmaktır' çağrısı çerçevesinde devlet bu adımları atmaya devam edecektir" dedi.
'MESELE GÖRÜŞMENİN İÇERİĞİDİR'
Uçum, DEM Parti'nin Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'ndan talepte bulunduğunu anımsatarak, "Bu tip görüşme taleplerinin değerlendirildiği bir düzenleme var, bir mevzuat var, o mevzuata göre o düzenleme yapılacaktır. Eğer izin verilirse bu görüşme yapılacaktır. Daha önce de yeğeni gitmişti, bir görüşme yapılmıştı zaten. Mesele görüşme yapılması değil, görüşmenin içeriğidir. Öcalan yeğenine 'Ben terörsüz Türkiye hedefine her türlü katkıyı yaparım' dedi. Bunu duyduk, kamuoyunda açıklandı. DEM de 'Terörsüz Türkiye' hedefine katkı yapacağını düşünüyorsa, terör vesayetinden kurtulmak istiyorsa o zaman Öcalan'la görüşmeyi bu içerikte yapmaları, bir mutabakat sağlamaları, bununla ilgili de adım atmaları gerekir. Bundan sonrasına ilişkin aslında devlet yapacaklarını yapmaya devam edecektir. Diğerlerinin ne yapacağı, bu sürece katkı mı verecekleri, köstek mi olacakları, başka adımların atılması konusunda değerlendirme kriteri olacaktır. Bugün Öcalan'dan sadece ne yapması gerektiğine ilişkin bir yaklaşım bekleniyor. Onun ileri süreci, unsurlar, şunlar bunlar karşılık bulacak bir pozisyonda değil. Ya bunu yapacak ya yapmayacak. Yaparsa etkisi olur mu, olmaz mı o da ayrı bir konu. Öcalan'ı kendi örgütü, emperyalist güçler hepsi istismar ediyor. Bu olay aynı zamanda Öcalan'la örgüt arasındaki durumun da teşhir edilmesi bakımından son derece önemli" ifadelerini kullandı.
'CUMHUR İTTİFAKINDA GÜÇLÜ BİR ORTAK İRADE VAR'
Uçum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili sözlerine değinerek, "Cumhurbaşkanımız 'Cumhur İttifakı'nın ortak yaklaşımı, ortak vizyonu' vurgusunu defalarca yaptı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Sayın Bahçeli arasında güçlü bir iş birliği vardır, iş bölümü de olabilir. Bazı şeylere de biraz daha detay bakın. Biraz da farklı yönleriyle bakın. Sürekli negatif uyumsuzluk, farklılık, ayrılık üzerinden değil de Cumhur İttifakı'nın kendi süreçlerini yönetirken çok daha gelişkin bir sistematik üzerinden hareket ettiğini de düşünebilirsiniz. Dolayısıyla uyumsuzluk yok, öyle bir farklılık yok. Son derece güçlü bir ortak irade var ve perspektifte ortak iş birliği aynı zamanda iş bölümleri de gerektiren bir süreç" dedi.