GÜNDEM

Mehmet Karaman "kokarca böceği" sorununu Meclis gündemine taşıdı

Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, TBMM'de düzenlediği basın açıklamasında tarımda yaşanan problemlere ve Karadeniz'deki kahverengi kokarca böceği sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Abone Ol

Saadet Partisi Samsun Milletvekili Mehmet Karaman, TBMM'de yaptığı basın açıklamasında şunları dile getirdi:

Saygıdeğer basın mensupları, kıymetli çiftçilerimiz, sevgili vatandaşlarımız,

Bugün burada, ülkemizin tarımsal üretimi ve çiftçimizin geçim kaynakları üzerinde ciddi tehdit oluşturan kahverengi kokarca böceği ile mücadelede yaşanan eksiklikler ve yetersizlikler hakkında görüşlerimizi paylaşmak üzere toplandık. Ülkemiz, ne yazık ki son yıllarda tarım sektöründe karşı karşıya kaldığı birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ancak bu sorunların başında gelen ve henüz ciddiyeti tam olarak anlaşılamayan kahverengi kokarca böceği ile mücadele konusunda hükümetin yetersiz politikaları ve uygulamaları, çiftçimizin sırtına daha fazla yük bindirmiştir. 
Bu böcek, sadece tarımsal ürünlerimize değil, aynı zamanda tarım sektörünün genel performansına ve ekonomimize büyük zararlar vermektedir. Biz, Saadet partisi olarak, kahverengi kokarca böceğiyle mücadelede daha etkili, bilimsel ve planlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Geçen yıldan beri onlarca vekilimiz doğrudan bu konuyu gündeme taşımış ama halen gereken adımlar güçlü bir şekilde atılmamıştır. Nitekim muhalefet partilerinin verdiği önergelere karşı iktidar kulağının üstüne yatmıştır. 

İşte bu yüzden bugünkü basın toplantımızda, bu böceğin tarımsal üretime verdiği zararları, hükümetin mevcut politikalarındaki eksiklikleri ve bizim önerdiğimiz çözüm yollarını detaylı bir şekilde ele alacağız. Umuyorum ki iktidar, muhalefet ayırt etmeden tüm partiler ve bütün vatandaşlarımız bu meseleye gereken hassasiyetle yaklaşır.

MEVCUT HÜKÜMET POLİTİKALARI

Kıymetli Arkadaşlar, 

İlk olarak değinmek gerekirsek hükümet politikaları bu konuda yetersiz kalmıştır. Bu mesele hafife alınıyor ve yine devlet sirenleri geç çalıyor. 

Anavatanı Doğu Asya olan bu böcek, 1990'ların sonlarında Amerika Birleşik Devletleri'ne ve Avrupa'ya taşınmış ve bu bölgelerde büyük sorunlara yol açmıştır. Düşünün ABD’nin Kuzey-Güney ucu mesafe 4.509 km ve kuzeyinde 2007 yılında rastlanan kahverengi kokarca böceği sadece 7 yılda tüm ABD’ye yayılarak 140 milyar dolarlık bir zarar verdi. Dünya genelinde ise 1 trilyon dolar zarara sebep oldu sadece şuncacık bir böceğin zararı bu.

Türkiye'de ise ilk olarak Karadeniz Bölgesi'nde tespit edilmiştir ve hızla yayılmaya devam etmektedir. Şuan daha çok ülkemizin kuzey kısımları olmak üzere yaklaşık 20 ilde yayıldığına dair bilgiler gelmektedir. Hatta meclisimizin çevresinde dahi bu böceğe rastlanmış her ne kadar diğer illerimizdeki kadar olmasa da burada bile rastlanması olası tehditler açısından durumun ciddiyetini kavramamızı sağlamalıdır. 

Ama ne yazık ki sağır sultan duyuyor yetkililer bunu duymazdan geliyor. Fındık başta olmak üzere elma, üzüm, mısır, biber, domates ve birçok diğer önemli tarımsal ürüne ciddi zararlar vermektedir. Diğer böcek türleri gibi bir iki konukçusu yok. Yaklaşık 400 tür konukçudan yararlanabiliyor bu da mücadelemizi zorlaştıran bir unsur. Bunun yanında günde 5 km mesafe kat edebilme becerisini eklersek ciddi bir tehlike hatta istila ile karşı karşıyayız. 

Sadece fındık açısından tehlikede olan katma değerimizi ele alacak olursak;

Bu yıl TMO fındık fiyatını 130 TL açıkladı. Zaten üreticilerin yüzde 80’i bu fiyattan istifade edemedi. Daha ucuz bir şekilde tüccarın insafına mahkum edildi. Bu kabul edilemez bir durum. Kokarcadan dolayı da çiftçimizin elinde kalan ürünleri ucuza kapatmak yerine bu böceğin meydana getirdiği zarar için bir seferberlik yapılmalı ve TMO tarafından çiftçinin zararını telafi edecek bir fiyatla fındık alınmalıdır. 

Dünyada üretilen fındığın yüzde 70’i ülkemizde üretiliyor ve 2023 yılında yaklaşık 285 bin ton fındık ihracatı yapılmış ve kasamıza yaklaşık 2 milyar dolar girdi sağlanmıştır. Fındıkla beraber yaklaşık 400 çeşit konukçu türe yayıldığı düşünüldüğünde ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız.

Ancak, hükümetin bu böceğin yayılmasını önlemek için aldığı önlemler yeterli mi? Hayır ne yazık ki yetersiz! Tarım Bakanlığı, bu zararlıya karşı etkili bir mücadele planı geliştirmekte şuan geç kalmaktadır ve mücadele sürecinde de önemli aksaklıklar yaşanmaktadır. 

Ne yazık ki bugüne kadar yapılan çalışmalar, kahverengi kokarca böceğinin yayılmasını durdurmak yerine yalnızca geçici çözümler sunmuştur. Bunun en büyük nedeni, hükümetin bu böcek ile mücadelenin yalnızca kimyasal ilaçlama ile çözülebileceği yanılgısına kapılmasıdır. 

Oysa ki kimyasal mücadele, hem çevreye hem de insan sağlığına büyük zararlar verebilecek bir yöntemdir. Ayrıca, bu böcek gibi istilacı türlerle mücadelede kimyasal ilaçlama tek başına yeterli değildir ve bu yöntem, böceğin popülasyonunu tamamen ortadan kaldırmada etkisiz kalmıştır.

Bizim önerimiz, kahverengi kokarca böceği ile mücadelede yalnızca kimyasal yöntemlere dayalı kısa vadeli çözümler yerine, biyolojik ve mekanik mücadele yöntemlerinin öncelikli olarak ele alınmasıdır. 

Ayrıca, bu mücadelede çiftçilerimizin eğitim ve bilinçlendirme süreçlerine daha fazla önem verilmelidir. Hükümetin yaptığı gibi tarımsal üretimin kaderini yalnızca pestisitlere bırakmak yerine, bilimsel ve çevre dostu yöntemlerle bu sorunu kalıcı bir şekilde çözmeyi hedeflemeliyiz.

⦁    Tarımsal Ürünlere Verilen Zararlar ve Ekonomik Etkileri

Kahverengi kokarca böceği, çok sayıda tarımsal ürüne zarar vermekte ve ürünlerde ciddi kalite kayıplarına neden olmaktadır. Böcek, bitkilerin özsuyunu emerek meyve ve sebzelerin deforme olmasına, ürünlerin pazarlanamaz hale gelmesine yol açmaktadır. Fındık, elma, armut, üzüm, mısır, biber gibi ihraç potansiyeli yüksek ürünlerde bu zararlar büyük ölçüde hissedilmektedir. Ancak hükümet, tarımsal üretimimizin bu böcek nedeniyle yaşadığı kayıpları telafi etmekte başarısız kalmış ve çiftçilerimize gerekli desteği sağlayamamıştır.

Bu zararlının yol açtığı tarımsal kayıplar, sadece çiftçilerimizi değil, tarımsal ihracatımızı ve dolayısıyla ülke ekonomimizi de olumsuz etkilemektedir. Ürün kalitesinin düşmesi ve verim kayıpları, ihracat pazarında rekabet gücümüzü azaltmakta ve ülkemizin dış ticaret dengesine zarar vermektedir. 

Hükümet, tarım sektörüne yönelik destek paketleri ve teşvikler konusunda adım atmakta yetersiz kalmakta, çiftçilerimizin karşı karşıya kaldığı bu ekonomik zorluklara çözüm üretmekte gecikmektedir.

Biz, Saadet Partisi olarak, tarım sektörünün bu tür krizler karşısında daha dayanıklı ve dirençli hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve çiftçilerimizin doğrudan desteklenmesi şarttır. Hükümetin şu ana kadar izlediği pasif ve gecikmeli politikalar, tarımsal üretimimizi tehlikeye atmakta ve çiftçilerimizi daha fazla mağdur etmektedir. 

Bizim önerimiz ise, çiftçilerimize yönelik acil destek paketleri hazırlanması ve kahverengi kokarca böceği gibi tarımsal zararlılarla mücadelede kalıcı ve etkili çözümler sunulmasıdır.

⦁    Eksik Olan Stratejiler: Biyolojik ve Mekanik Mücadele İhmali

Kahverengi kokarca böceği ile mücadelede hükümetin izlediği bir diğer yanlış strateji de biyolojik mücadele eksik yapılmasıdır. Bu böcek türüne karşı doğal düşmanlar olan parazitoit böcekler, birçok ülkede etkili bir şekilde kullanılmakta ve böceğin yayılmasını önemli ölçüde kontrol altına almaktadır. 

Örneğin, (Samuray Yaban Arısı) adlı parazitoit böcek, kahverengi kokarca böceğinin yumurtalarını hedef almakta ve bu yumurtaların yaklaşık yüzde 70’ini yiyerek böceğin popülasyonunun azalmasına yardımcı olmaktadır. 

Ancak ne yazık ki, Türkiye'de bu tür biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanımı yetersiz kalmış, çiftçilerimize bu konuda yeterli bilgi verilmemiştir. 2017’yi başlangıç olarak ele aldığımızda daha çok yakın zamanlarda mezkur parazitoit böcek salınımı gerçekleşmiştir. 

Bu durum bir kez daha hükümetin biyolojik mücadeleyi desteklememesi, çevre dostu ve sürdürülebilir tarım politikalarından ne kadar uzakta ve bihaber olduğunu bizlere göstermektedir. Kimyasal ilaçlamaya dayalı mücadele yöntemleri, hem toprağa hem de su kaynaklarına ciddi zararlar vermekte ve tarımsal ekosistemimizin dengesini bozmaktadır. Bu kolaycılıktır ve yetersizdir. 

Bu nedenle, biz Saadet Partisi olarak, biyolojik mücadele yöntemlerinin acilen devreye alınmasını ve bu yöntemlerin ülke genelinde yaygınlaştırılmasını savunuyoruz. Parazitoit böceklerin kullanımı, uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm sunmakta, hem tarımsal üretimi korumakta hem de çevreye zarar vermemektedir.

⦁    Çözüm Önerilerimiz:

Saadet Partisi olarak, kahverengi kokarca böceği ile daha etkili bir şekilde mücadele edebilmek için birkaç temel çözüm önerimiz bulunmaktadır:

1.    Az önce ifade ettiğim gibi: “Biyolojik ve Mekanik Mücadele Yaygınlaştırılmalıdır.”

Kahverengi kokarca böceği ile mücadelede kimyasal ilaçlamanın yerine biyolojik mücadele yöntemleri kullanılmalıdır. Parazitoit böcekler gibi doğal düşmanlar, bu zararlının yayılmasını durdurmada etkili olacaktır. Özellikle biyolojik mücadele etmeni olan samuray arıcığının salınım sayılarının ivedi olarak yıllık  birkaç milyon seviyelerine çıkarılması gerekmektedir. 
Bunun yanında hali hazırda bütçe dönemi yaklaşırken hükümetin biyolojik mücadeleye daha fazla yatırım yapması ve biyoteknik mücadele yöntemleri olan feromon ve ışık tuzakları gibi çevre dostu tekniklerin ülkemizde TÜBİTAK, Üniversiteler, ilgili diğer kurum, kuruluş ve özel sektör yapılarıyla entegre bir şekilde protokoller çerçevesinde üretimlerinin sağlanması gerekmektedir. (Halihazırda feromonlar Kosta Rika’ dan ithal edilmektedir.) 

Ayrıca Kışlaklarda, atıl bina, depo, vs yerlerin, resmi kurumların bina ve depolarının yetki belgelilerce biyosidal ürünler ile ilaçlanması ve Belediye Başkanlıklarının resmi olarak ilgili Bakanlıkça görevlendirilmesinin sağlanması gerekmektedir. Vatandaşlarımız ise kışlaklara çekilen böceklerin vakitlice toplanıp imha edilmesi hususunda bilgilendirilmeli ve uyarılmalıdır.

2.    “Çiftçilere Yönelik Eğitim ve Bilinçlendirme Programları Düzenlenmelidir.

Tarım sektöründeki aktörlerin bu böcekle nasıl mücadele edecekleri konusunda bilgilendirilmeleri şarttır. 

Devlet, çiftçilere yönelik eğitim programlarını daha fazla düzenlemeli ve kahverengi kokarca böceği ile ilgili bilinçlendirme kampanyalarını hızlandırmalıdır. Özellikle biyolojik ve kültürel mücadele yöntemlerinin uygulanması konusunda çiftçilerimize pratik bilgiler sunulmalıdır.

3.    “Yerel Yönetimlerle İş Birliği Yapılmalıdır.”

O parti bu parti demeden yerel yönetimler, kahverengi kokarca böceğiyle mücadelede aktif rol almalıdır. Tarım bölgelerinde bu zararlıyla mücadelede yerel yönetimlerinde kaynak ve yetkileri kullanılmalı, bölgesel izleme ve kontrol mekanizmaları devreye sokulmalıdır. Merkezi yönetim ise bu hususta görüş ayırt etmeden destek olmalı ve çalışmada entegrasyon sağlanmalıdır. 

Bu sorun ciddiye alınarak yalnızca merkezi yönetim veya yalnızca yerel yönetimlere bırakılmamalı ve ilgili Bakanlıklarca resmi görevlendirilmeler yapılmalı ve aylık raporlarla süreç yürütülürken takip ve teşvik sağlanmalıdır.

Ayrıca, yerel yönetimler çiftçilerle daha yakın temas kurarak ihtiyaçlarını belirlemelidir. İlaveten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Karadeniz İhracatçılar Birliği gibi ilgili kuruluşlarla etkin işbirliği yapılarak mezkur kuruluşların merkez ve taşradaki teşkilatlarına bu çalışmalar için bütçe ayrılması konusunda adımlar atılmalıdır.

4. “Teşvik ve Destek Paketlerinin Geliştirilmesi Gerekmektedir.”

Çiftçilerimize yönelik teşvik ve destekler artırılmalıdır. Hükümet, kahverengi kokarca böceği nedeniyle ürün kaybı yaşayan çiftçilere doğrudan mali destek sunmalıdır. Çünkü bu kullanılan mücadele ekipmanlarının maliyeti zaten zor durumda olan çiftçimize daha zor durumda bırakmıştır. 

Ayrıca, biyolojik mücadelede kullanılan faydalı böceklerin temini ve kimyasal mücadele ürünlerinin maliyetinin azaltılması için sübvansiyon sağlanmalıdır. 

Bunun yanında TMO alım kriterleri güncellenmeli, kokarcadan zarar gören üreticilerimizin fındığını normal piyasa şartlarında değerinde alınacak şekilde olmalıdır. Böylece fındık üreticisi tüccarların insafına bırakılmamalıdır. Ekonomik bir dar boğazdan geçen ülkemizde özellikle çiftçilerimize bu süreçte omuz verilmeli Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz olarak ertelenmelidir.

5. “3 T kuralı uygulamalıyız: Teşvik, Takip, Tecziye.”

Sürecin ciddiyeti anlaşılmalıdır. Aksi halde ülkemize zararları sanılandan fazla olacaktır. Her şeyden önce vatandaşımız ve ilgililer ülkemizin geleceği için gayretlerini ortaya koymalı ve sorumluluklarını hatırlamalarının yanında teşvik edilmelidir.
Her çalışmada olduğu gibi bu çalışmada da başarının en önemli unsuru süreklilik ve süreç takibidir. Sonuç alınma adına bölgesel izleme, kontrol, rapor süreçleri hassasiyetle ve sistematik olarak takip edilmelidir.
Son olarak 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu kapsamında yayımlanacak olan yönetmelikle muhtarlar, üreticiler, belediyeler ve ilgili diğer tüm kurum ve kuruluşların görev/sorumlulukları acilen düzenlenmeli, yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında idari ve adli tedbirler getirilmelidir. 
Toplum sağlığımız için ne yazık ki gerekirse tecziye etmek gerekmektedir.

KAPANIŞ

Değerli basın mensupları, kıymetli çiftçilerimiz ve vatandaşlarımız,

Özetleyecek ve yol haritasını oluşturacak olursak:

Kahverengi kokarca böceği, tarımsal üretimimiz üzerinde ciddi tehdit oluşturan bir zararlıdır ve mücadeledeki eksiklikler ülkemizin tarım sektörüne büyük zararlar vermektedir. Hükümetin mevcut politikaları, bu soruna karşı yeterli olmamakla birlikte, kalıcı çözümler üretmekte de başarısız kalmıştır. Çiftçilerimiz, bu istilacı böcek ile mücadele ederken yalnız bırakılmakta, kimyasal mücadele yöntemlerine hapsedilmektedir.

Ancak, bizim önerimiz, biyolojik ve mekanik mücadele yöntemlerinin öncelenmesi ve çiftçilere yönelik kapsamlı eğitim programlarının hızlandırılmasıdır. Ayrıca, yerel yönetimlerle iş birliği yapılmalı ve devlet, çiftçilere yönelik mali destek paketleri hazırlamalıdır.

Bu mücadelede başarılı olmak için bilimsel ve sürdürülebilir politikalar benimsemeli, çiftçilerimizin yanında durmalı ve çevre dostu yöntemlerle tarımsal üretimimizi koruma altına almalıyız. 

Biz, Saadet Partisi olarak, bu mücadelede üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. Hükümeti, çiftçimizi ve tarımsal üretimimizi korumak için acilen harekete geçmeye davet ediyoruz. İklim değişikliği ve küresel ticaret baskıları altında tarım sektörümüzü daha dirençli hale getirmek zorundayız. 

Ülkemizin gıda güvenliği ve çiftçilerimizin geleceği için bu mücadeleyi hep birlikte kazanacağız.

Teşekkür ederim.