TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Haydar Akar başkanlığında toplandı. Gündem dışı söz alan milletvekilleri deprem felaketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Mersin Milletvekili Behiç Çelik, deprem bölgesinde yaşanan olumsuzluklara dikkat çekerek, “Arama kurtarma ekiplerini deprem bölgesine sokup insanlarımızı enkazdan kurtarmak gerekiyordu. Bu yapıldı mı? O yapılmadı, çünkü arama kurtarma birliklerini, Sivil Savunma Kanununu lağvettiniz, bunları ortadan iktidar kaldırdı. Kötü yapılaşma, kaçak yapılaşma konusunda belediyeden başlayıp Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına kadar uzanan ve zincirin içinde yapı denetim şirketleri dahil nelerin döndüğünü tüm kamuoyu biliyor. Bu konuda ne gibi tedbir aldınız? Hiçbir tedbir almadınız mı?” diye sordu.
Kızılay eleştirileri devam etti
CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, Kızılay’ın deprem bölgesinde çadır satmasını eleştirerek, “Vatandaşlarımız acilen konaklama sorununun çözülmesini bekliyor, bir bakıyoruz Kızılay elindeki çadırları ve konserveleri parayla satmış. Hilal-İ Ahmer Cemiyetinden bugünlere gelen yurt içinde ve yurt dışında milyonlarca ihtiyaç sahibinin yarasına merhem olan Kızılay’ın geldiği nokta maalesef içler acısı” değerlendirmesinde bulundu.
Müteahhitlere dikkat çekti
Gündem dışı konuşmaların ardından söz alan grup başkanvekilleri gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, deprem felaketinin ardından, yapılacak yeni binalara ilişkin, “Afet bölgesi tasarım alanları rehberinde yer alan bilgilere göre deprem bölgelerinde yapılacak dairelerin yapımı yeniden saraya yakın müteahhitlere verilmiştir. Tamamen yıkılan bu kentlerin imar planları yenilenmeden, kent planları yapılmadan konut çalışmalara başlamak hele hele bu konutların nerelere kurulacağına yönelik gerekli jeolojik, jeofizik etütleri yapmadan, bunların altyapıya olan etkileri değerlendirilmeden, bütünlüklü bir kent planlaması yapılmadan başlanması yanlıştır” yorumunda bulundu.
“Paraları altına ve dövize yatırıyorlar”
Usta, Kızılay ile ilgili eleştirilerini sürdürerek, “Kızılay’la ilgili de her gün tekrar bir rezalet ortaya çıkıyor. Bakın, son rezalet de şu: Kızılaya bağlı Kızılay Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi var. Bunlar aralık ayında SPKye bir müracaatta bulunuyorlar. Ne için müracaatta bulunuyor? Paraları çok ya arkadaşların çünkü yardım yapmıyorlar, ihtiyaç sahiplerine dağıtmıyorlar; paraları altına ve dövize yatırıyorlar” dedi.
HDP’den de eleştiri geldi
HDP Grup Başkanvekili Meral Daniş Beştaş da, afet bölgesinde yaşanan ihmalleri tekrar ederek, “Refakatiz çocuklar kamuoyunun çok temel gündemlerinden biri. Hepimiz çok yakından takip ediyoruz; Halkların Demokratik Partisi olarak ben ve birçok milletvekili arkadaşım Çocuk Hakları Alt Komisyonuna başvuru yaptık. Kamuoyuna refakatsiz çocukların, prosedürlere aykırı olarak, cemaatlere, farklı yerlere verildiği yönünde çokça haber yansıdı; hatta bir tanesinin Sakarya’da İsmailağa cemaati tarafından işletilen bir kurum olduğu iddia ediliyor ifadesini kullandı.
Çocukların durumu soruldu
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, deprem bölgesindeki refakatsiz çocuklara dikkat çekerek, “Refakatsiz kalan çocuklarımızın takibi için CHP olarak bir ihbar hattı oluşturduk. Buradan yetkili kurumlarla paylaşımı sağlıyoruz ve takibini yapıyoruz. Şimdi, devletin böyle bir şeyi kesinlikle yapıyor olması gerekiyor. Çocuklarımızın, insanlarımızın akıbetinin ne olduğunu bilmek önce yakınlarının, sonra da milletimizin hakkıdır. Nedir oradaki durum? Kayıp insanlarımızla ilgili gerçek rakam nedir? Bunu bilmek durumundayız” açıklamasında bulundu.
Kızılay muhalefetin hedefinde
Konuşmaların ardından grup önerilerine geçildi. Muhalefet partileri CHP, İYİ Parti ve HDP’nin deprem konulu grup önerilerinde de Kızılay’a yönelik eleştiriler devam etti.
İYİ Parti Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Aytun Çıray şunları söyledi;
Türk Hava Kurumunda neyi yaşıyorsak şimdi Kızılay’da da aynı şeyi yaşıyoruz ve mevcut otokratik, ucube tek adam rejimi ne yazık ki 12 Eylül 2010'dan başlayan referandumlar süreciyle ülke ve millet olarak bizi çok ağır sonuçlara maruz bıraktı. Bakın, 12 Eylül 2010dan itibaren karşılaştığımız başlıca olaylar: 15 Temmuz hain kalkışması, dayanılmaz hayat pahalılığı, bozulan şehirler, artan uyuşturucu kullanımı, yolsuzluk ve usulsüzlük ve Suriye sığınmacıları felaketi.
Bizim eskiden bir Kızılayımız vardı; her zor günümüzde yanımızda bulunur, milletimizin göz bebeği olan kurumların başında gelirdi, doğal felaketlerde kendiliğinden harekete geçerdi, ticari olan hiçbir faaliyetle ilişkisi yoktu. Milletimizin kalbinde yer eden bu yardım ve dayanışma kurumumuz, şimdi maalesef, kötülük rejiminin çıkarlarına hizmet eden bir paravan kuruluşa dönüştürüldü.
“Elinde 3 gün bekletip AHBAP’a sattı”
HDP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, “Bu Kızılay depremzedelere çadır götürmedi, çadır kurmadı, elindeki çadırları üç gün bekletip ondan sonra Ahbap’a sattı. Kızılay, tüzel kişiliğe sahip ve kar amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olarak sunmak zorunda olan bir kuruluş. Ne zaman şirket haline dönüştürdünüz Kızılay’ı?” diye sordu.
“Kızılay’ın amacı bu değil mi?”
CHP Grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, “Kızılay’a yönelik eleştirilerini dile getirerek, Kızılay’ın tarihçesinden bahsetti. Kızılay’ın çadır sattığını belirten Emre, “İktidar partisi milletvekilleri, siz, Kızılay’ın yurt dışına milyonlarca dolar gönderip, oralarda binalar yapılmasını doğru buluyorsanız; buyurun, el kaldırın. O binaların yerine, çadır kurulmasını, çadır alınmasını, insanlara yardım edilmesini doğru bulmuyor musunuz siz? Kızılay’ın amacı bu değil mi?” dedi.
“Kızılay bir devlet kurumu değil”
Genel Kurul’da söz alan, CHP, İYİ Parti ve HDP grubu sözcüleri Kızılay’a yönelik sert eleştirilerini sürdürdü.
Muhalefetin Kızılay eleştirilerine yanıt veren AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, şunları söyledi;
Kızılay, bir devlet kurumu değil, Kızılay, kendi tüzel kişiliği olan bir dernek. Kızılay, bizim; tartışalım, eleştirelim fakat 154 yıldan beri bizim kurumumuz, en zor zamanda bu milletin yanında yer almış, özel kurumumuz. En zor zamanda milletin yanında yer almış özel bir kurumumuz, 1913te kamu yararı kararı verilmiş.
Şu an eleştirdiğiniz çadır şirketi, 1954 yılında kurulmuş bugünün konuları değil. Satsa neden satıyor, satmasa neden satmıyor denecek. Derdiniz başka, sizin kastınız, işiniz üzüm yemek değil bağcıyı dövmek.
Ancak net olarak söylüyorum, keşke afet sırasında böyle bir ağır ve acılı günde hiçbir satış yapmasaydı yapılmasaydı. Daha nasıl söyleyebilirim.
Satarsan ne olur, işte bugün olduğu gibi, 4 milyon kişiye 3 öğün yemek veriyorsun bu konuşulmaz, satarsan ne olur 400 bin kişiye çadır vermişsin bu konuşulmaz, böyle meclisi ve kamuoyunu yoran gündeme vesile olursunuz.
“Bir daha mı söyleyeyim”
Turan, muhalefetin, ‘Kızılay çadırı satmadan deprem bölgesine götürseydi’ eleştirilerine, “Diyorum ki: Satmasaydı. Ne demem lazım? Niye dinlemiyorsunuz? Öyle bir önyargınız var ki ne dediğimin de kıymeti yok sizin için. Bir daha mı söyleyeyim?” dedi.
Turan, muhalefet partilerinin Kızılay’a yönelik eleştirileri devam edince, Kızılay’ı savunmadığını vurgulayarak, “Savunmuyorum, ayıp sizin yaptığınız ya, daha ne diyeyim; ben iktidar partisi vekiliyim ya. Ama ne diyorum duymuyor musunuz ya?” sözleriyle yanıt verdi.
Genel Kurulda; CHP, İYİ Parti ve HDPnin grup önerileri reddedilmesinin ardından, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanun teklifinin görüşmelerine geçildi.