Marmara Denizi'nde müsilaj yeniden kendini göstermeye başladı. Uzmanlar ve gözlemciler, müsilajın 30 metre derinliğe kadar yayıldığını ve nisan-mayıs aylarında yüzeye çıkabileceğini belirterek 2021’den daha büyük bir çevre felaketi yaşanabileceği konusunda uyarıyor.

Daha önce 2007-2008 ve 2021 yıllarında görülen müsilaj oluşumu, deniz ekosistemini tehdit etmeye devam ediyor. Uzmanlar, özellikle deniz yüzeyi sıcaklıklarının yükselmesi, durağan deniz şartları ve artan kirliliğin müsilajın ana tetikleyicileri olduğunu vurguluyor.

Denizin altında sessiz bir tehdit büyüyor

Aydın'da uyuşturucu operasyonu: 27 gözaltı Aydın'da uyuşturucu operasyonu: 27 gözaltı

Marmara’daki değişimi uzun yıllardır gözlemleyen Büyükada sakini ve çevre gönüllüsü Serço Ekşiyan, denizdeki tabloyu endişeyle değerlendirdi. 1973 yılından bu yana tüplü dalış yaptığını belirten Ekşiyan, su altındaki manzarayı şu sözlerle anlattı:

"Şanslıyım, o güzel günleri gördüm ama bugünü gördüğüm için de şanssızım. Marmara bir zamanlar Kızıldeniz gibi tertemizdi. İlk müsilajı 2007’de bir dalış sırasında fark ettim. 2021’de ise çok daha büyük bir felaket yaşandı. Bugün geldiğimiz noktada, suyun 30 metresine kadar inmiş yoğun bir müsilaj tabakası görüyoruz. Küçük parçalar halinde yüzeye yakın yerlerde bile var. Önümüzdeki aylarda suyun üzerine çıkmasını bekliyoruz."

Ekşiyan, müsilajın mercanları ve deniz canlılarını nasıl etkilediğine de dikkat çekerek, gidişatın önceki yıllarla benzer olduğunu ve önlem alınmazsa daha da kötüleşebileceğini belirtti.

'2021’den daha ağır bir süreç yaşanabilir'

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın oluşumunu tetikleyen üç ana faktörü “deniz yüzeyi sıcaklıklarının artışı, durağan deniz koşulları ve yüksek kirlilik yükü” olarak tanımlıyor.

Prof. Dr. Sarı, 2021 yılında yaşanan müsilaj krizinden daha büyük bir sorunla karşılaşabileceğimizi vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:

"Bilimsel verilere dayalı tahminlerimiz, müsilajın yüzeye çıkmasının çok yakın olduğunu gösteriyor. Şu an suyun altındaki yoğunluk 30 metreye kadar ilerlemiş durumda. Yüzeye çıkan müsilaj, toplamın yalnızca küçük bir kısmı. Asıl korkutucu olan, suyun altındaki yoğunluk. Müsilaj, deniz ekosistemini ciddi şekilde etkiliyor, süngerlerin, mercanların üstünü kaplayarak yaşamlarını tehdit ediyor. Ayrıca müsilajın parçalanma sürecinde deniz dibindeki oksijen hızla tükeniyor ve bu da ekosistemin çökmesine neden oluyor."

Müsilaj ekosisteme nasıl zarar veriyor?

Marmara Denizi’nin ilk 30 metresinin, deniz canlılarının en yoğun yaşadığı bölge olduğunu belirten Sarı, müsilajın bu canlıların yaşam alanlarını yok ettiğini vurguladı.

Denizin diplerine çöken müsilajın parçalanma sürecinde oksijen seviyesini kritik derecede düşürdüğünü belirten Sarı, 60 metrenin altında oksijenin kritik eşiğin altına indiğini ve bunun sonucunda deniz dibinin adeta ölü bir alan haline geldiğini söyledi.

"Oksijen yoksa yaşam da biter. Marmara Denizi’ni kurtarmak için bir an önce harekete geçmeliyiz. Atık yükünü sıfıra indiren, denize bir damla bile kirli su bırakmayan bir sistem kurmalıyız. Aksi takdirde Marmara'nın ekolojik ömrünü hızla tüketiyoruz." ifadelerini kullanan Sarı, bu sürecin yalnızca ekosistemi değil, balıkçılık ve turizm gibi sektörleri de doğrudan etkileyeceğini belirtti.

Kaynak: Karar