Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

“Sizin İsrail’e devam eden ticaretiniz var”

Tam 403 gündür İsrail Gazze’deki katliamına devam ediyor. 403 gündür bu katliamı lanetledik. Bugün de aynı şekilde devam edeceğiz.

Sadece biz değil, dünyanın bütün ülkelerinde eylemler yapılmakta

Avrupa’nın göbeğinde terörist İsrail’in aleyhinde büyük eylemler tertip edildi. Finlandiya, Norveç ve İspanya başta olmak üzere birçok ülke İsrail’e karşı açıkça cephe aldı.

Dünyanın birçok ülkesi Siyonizm’e karşı boykot uyguladı, limanlarını kapattı. Güney Afrika Cumhuriyeti, Siyonizm’i mahkum etmek için soykırım davası açtı.

Dünya, Siyonist vahşetin karşısında, Filistin’in yanında durdu.

Siyonizm’in Büyük İsrail Projesi tam olarak bizim bölgemizi kapsamasına rağmen, en cılız sesler bizim bölgemizden çıktı.

İslam İşbirliği Teşkilatı toplanıp kınama mesajı yayınlamaktan başka hiçbir somut adım atmadı, görünüşe bakılırsa bundan sonra da atmayacak.

Türkiye özelinde ise iktidar 85 milyon insanın İsrail’le ticareti kesme talebine rağmen “ticaret yapmıyoruz” algısıyla ticarete devam ediyor.

Meydanları doldurup kola ve hamburger şirketlerini protesto ettiler ama giden gemilere karşı üç maymunu oynadılar. Cambaza bak oyunuyla kirli çıkarlarına devam ettiler. Sonunda yapmadıklarını iddia ettikleri ticareti kabul edip, bitirdik dediler.

Gazetecilerin araştırmalarıyla gördük ki bitirmek şöyle dursun, rekor üzerine rekor kırmışlar.

Ama Gümrük ve Ticaret Bakanımız, tıpkı kendisinden öncekiler gibi kibir, iftira ve müstehzi ifadelerle ticarete devam etmediklerini söyleyebiliyor.

İsrail’e demir, çelik, jet yakıtı, seramik, tel örgü ve daha binlerce malzeme gitsin diye yalan konuşuyor.

Filistin’e gittiğini söyledikleri malzemelerde makyaj malzemeleri var arkadaşlar. Sayın bakan, orada bombalar altında can verenlerin kozmetiğe ihtiyacı mı var? Onların ihtiyacı yok ama sizin kirlenmiş ellerinizin makyaja ve maskelere ihtiyacı var.

Cesedi eriyen bebeklerin seramiğe ihtiyacı yok ama sizin o koltuklarda oturmak için size verilen ödevleri yapma mecburiyetiniz var.

Şimdi siz mi kalkıp bize had bildireceksiniz? Siz mi bizi teraziye koyacaksınız? Siz mi bize sınır çizecek, siz mi bize yol göstereceksiniz? Rahmetli Erbakan Hocamızın ifadesi ile “hadi oradan!” diyoruz.

“Azgın azınlık” diye küçümsedikleriniz bu ülkenin öz evlatları. Dar’ül Erkam’daki kırk inanmış insan, birileri için azınlıktı; Firavun’un sarayında sadece bir Musa vardı.

Kimin azgın azınlık, kimin “değerli yalnızlık” içinde olduğunu oturulan koltuklar değil alınan oylar değildir hakikat belirler!

“Esenyurt düşerse Gazze düşer, Mekke düşer” diyerek oy toplamıştınız

Bugün Esenyurt’ta hukuksuzluk var Gazze’de soykırım var, sizin İsrail’e devam eden ticaretiniz var.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, gençlik kollarımızın yaptığı basın açıklamasının ardından alelacele bir açıklama yaptı.

“Sorumluluk reddi beyanı” gibi kaleme alınan bu açıklama, bizce bir “suç itirafı” niteliğindedir.

Açıklama Ceyhan boru hattından bahsediyor. Arkadaşlar bizi yine yanlış anladılar Biz sadece Ceyhan’dan yapılan sevkiyata değil, Kocaeli’ndeki sevkiyata da İzmir Aliağa’daki sevkiyata da karşıyız.

Bizim sevkiyata da giden gemilere de nasıl karşı olduğumuzu geçen hafta Anadolu Gençlik Derneği’mizin İstanbul Üniversite Komisyonu gösterdi. Geçen hafta buradan teşekkür etmiştim.Şimdi kardeşlerim aramızdalar.

Ben sizlerden onlara bu onurlu davranışlarından dolayı bir teşekkür alkışı rica ediyorum. Hepinizden Allah razı olsun.

Bu gençlerimizin de, bizim de tek bir gemiye müsahamamız var! O da Haydarpaşa’da hukuksuzca bekletilen Vicdan gemisidir!

Sayın Bakanın ardından Sayın Cumhurbaşkanı da aynı ifadelerle konuyu ele alıyor.

Biz Milli Görüş gömleğini çıkarmadık sayın Cumhurbaşkanı; biz o gömleği 55 yıldır üzerimizde taşıyoruz.

Biz bu gömleğin Hz. Yusuf’un gömleği gibi saldırıya uğrayacağını, yolumuzu açanlardan öğrendik.

Sizin giydiğiniz gömlek daha havalı ama o gömleğin üzerinde kan var, BOP var, BİP var, o gömleğin üzerinde neden verildiği belli olmayan Yahudilerin cesaret madalyası var.

Hamd olsun bizim gömleğimiz temiz, başımız dik, alnımız ak.

Biz değerli yalnızlığı,  tercih etmeye devam edeceğiz.

Hiç şüpheniz olmasın yıllardır istismar ettiğiniz çoğunluk da size sırtını döndü.

Detone olan çatlak sesleriniz de ilk seçimle birlikte yok olup gidecek.

Ve Tarih sizi Siyonizm’in ortağı, BOP’un eş genel başkanı, soykırımın destekçisi olarak yazacak. Bundan hiç şüpheniz olmasın.

Trump'ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'dostum Trump' sözlerini de değerlendiren Arıkan şu ifadeleri kullandı: 

Biz Wilson’uda, Roosevelt’i de Nixon’u da, Bush’u da Obama’yı, Clinton’ı da ve Trump’ı da biliriz. Bizim mücadelemizde bu şahısların varlığı hiçbir zaman önemli olmadı.

Bölgemizde ABD tarafından kan dökülmeye başladığında Trump daha kulesindeydi.

Birinci döneminde her fırsatta Türkiye aleyhinde açıklama yapan, bölgemizi kan gölüne çevirmek için Kudüs’ü Siyonizm’in başkenti olarak tanıyan,

Kürt kardeşlerimizi Türklerin düşmanı olarak gören, Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanına ağza alınmayacak ifadelerle saldıran ve bir de bu mektubu iş yerinde sergileyen Trump asla bizim dostumuz olamaz.

Büyük Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu’daki 22 ülkenin rejimleri, sınırları ve haritaları değişecek diyen Condoleezza rice bizim dostumuz değildir.

Büyük Ortadoğu Projesi bölgemiz için fırsat değil, intihardır

Rahip Brunson olayında ülkemizin uluslararası imajını yerle bir eden Trump, Türkiye için olumlu olan hiçbir adım atmamıştır, bundan sonra da atmayacaktır.

“Dostum Trump” diyerek kutladığınız kişinin icraatlarını siz unutmuş olabilirsiniz ama biz unutmadık,

“Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız.” Açıklamalarından sonra nasıl geri adım attığınızı, tehditlere nasıl boyun eğdinizi unutmadık,

Şahsiyetli dış politikayı her gelip geçene boyun eğmek olarak anladınız.

Reel politiği zalime destek olmak olarak anladınız.

Cesareti siyonizmin madalyalarında sandınız.

Şimdi de dostluğu emperyalizmin kuklalarında arıyorsunuz. Siz hata yapmaktan bıkmadınız ama bu millet hatalarınızdan dolayı bedel ödemekten bıktı

Ekonomik krizin içine sıkışmış vatandaş geçinme mücadelesi verirken iktidarın hiçbir iyileştirme ve düzenleme yapmadığını ifade eden Arıkan, 2025 bütçesine de dikkat çekti. Bahçeli'nin geçmiş dönemlerde kürsüde bisküvi hesabı yaptığını hatırlatan Mahmut Arıkan kürsüden Devlet Bahçeliye seslendi. 

"Bütçe’nin, ekonomik göstergelerin, zam oranlarının daha fazlaca konuşulduğu bir dönemdeyiz. Bu göstergelerin yanında bir de adeta “bahis oynarcasına” açıklanan ama bir türlü tutturulamayan tahminler var. Bahis meselesine birazdan geleceğim orada söylenecek çok şey var ama önce şu tahmin meselesini bir ele alalım.

Ülkemizin bir numaralı gündem maddesi olan enflasyon, hiçbir şekilde dizginlenemiyor. Yapılan hiçbir tahmin tutmuyor, atılan hiçbir adım işe yaramıyor.

Çünkü samimi bir yönetim, milli bir politika yok. Ne var? Faiz lobileri var, rant var, israf var, yolsuzluk var. Siz bunlarla enflasyonu sürekli yukarı doğru çeker, tahminlerinizi günceller durursunuz.

Merkez Bankası; 2024 yılı için enflasyon tahminini %38’den 44’e, 2025 için %14’ten %21’e, 2026 için ise %9’dan %12’ye çıkardı.

Bunları öyle gerçekçi tahminler olarak görmeyin.  Bunlar algı yönetmek için yapılmış tahminler. Çünkü iktidar olmayanı oldurma peşinde

Ne demek istiyorum; gelecek yılın asgarî ücretini, memurlarımızın ücretini reel enflasyona göre değil, gelecek enflasyon tahminlerine göre yapmak istiyorlar

Meşhur bir dizide bir replik var: “İki yıl sonra alacağımız maaşı üç gün önce yedim” diye. İktidar da ilhamını bu diziden almış olacak ki, aziz milletimizden alacak bir şey kalmayınca gözünü gelecek maaşlara dikti.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı enflasyon beklentilerine göre zam yapmanın faziletini anlatıyor. Bunu anlatırken 2024 yılı maaşı için kendisine % 101 zam yapıvermiş. Yapmış olduğu tahmin %22, yaptığı zam %101.

“Ele verir talkını kendi yutar salkımı dedikleri” tam olarak bu.

"İktidar ortaklarına sesleniyorum; durum tam da anlattığınız gibi"

Rahmetli Erbakan Hocamız bunlar için at yarışı spikeri derdi. Durum bugün de tam olarak budur. Jokey, Faiz lobileri, at sahipleri ballı ihaleleri alıp devleti soyanlar;  Bunlarda olup biteni anlatanlar.

Biz uyarıyoruz; asgarî ücretliyi, emekliyi ve memuru daha fazla ezemezsiniz. Yaptığınız sayısal loto tahminlerine göre kimsenin emeği ve ekmeği ile oynamayın, buna yeltenmeyin, aklınızdan çıkarın.

"Babalar çocuklarına çikolata alırken kırk kere düşünüyor"

Sizin için basit rakam oyunları olabilir; ama bunlar aziz milletimize ödenemeyen kiralar, kaynamayan tencereler, astronomik gaz ve elektrik faturaları, istediği ayakkabıyı alamayan çocukların hüznü olarak yansıyor.

Bir zamanlar seçim çalışmalarında bisküvi ve çikolata üzerinden vaatte bulunan iktidar ortaklarına sesleniyorum; durum tam da anlattığınız gibi. Babalar çocuklarına çikolata alırken kırk kere düşünüyor. Bu vebale daha fazla ortak olmayın.

Saadet Partisi'nin 24 Kasım Pazar günü gerçekleştireceği 9. Olağan Kongre'ye ilişkin konuşan Arıkan sözlerini şöyle tamamladı:

24 Kasım 2024’te 9. Olağan kongremizi yapacağız. Kongremizin tekraren hayırlara vesile olmasını diliyorum. Konuşmamın son bölümünde muhterem büyüğümüz, genel başkanımız

Sayın Temel Karamollaoğlu’na teşekkürü üzerimize bir borç biliyorum. Erbakan hocamızın önemli bir tespiti vardı, derdi ki; “çay sohbetlerinde, edebiyat kürsülerinde kahramanlık yapmak kolaydır. asıl marifet, yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalabilmektir."

Bu tespitin en müşahhas örneklerinden biri şüphesiz genel başkanımız, Sayın Temel Karamollaoğlu’dur.

En zor zamanlarda en zor görevleri üstlendi. En kritik süreçlerde bizlere öncülük etti, yol gösterdi.

Tecrübesiyle, birikimiyle sadece bizim değil ülkemizin ufkunu aydınlattı.

Bunu yaparken her türlü iftiraya, her türlü haksızlığa uğradı.

Dışişleri Bakanı Fidan, Mısır'a gidiyor: Gündem İsrail saldırıları Dışişleri Bakanı Fidan, Mısır'a gidiyor: Gündem İsrail saldırıları

Ama asla boyun eğmedi. Sahip çıkanı az diye Hakikati söylemekten vazgeçmedi ilk zorlukta gömleği çıkaranlar, ilk virajda yoldan çıkanlar temel Karamollaoğlu’na Milli Görüş anlatmaya kalktılar.

26 yaşında genç bir delikanlı iken Necmettin Erbakan’ı tanıyan ve o günden sonra ne yanından ne de ideallerinden bir milim sapmayan Temel Karamollaoğlu’nu “Erbakancı” olmamakla suçladılar.

Yaptıklarıyla, Erbakan hocayı mezarında ters döndürenler, Temel Beyi Erbakan’ın kemiklerini sızlatmakta suçladılar. Hadi onları anlıyoruz, onlar sarayların ihtişamına kapıldılar.

Yaldızlı parlak koltukların konforuna aldandılar.

Hakikatin değil menfaatin esiri oldular.

Arkadaşlar;

Onların taşları değil, dostların attığı gül bizi yaralıyor, incitiyor.

Bazı arkadaşlarımızın sağda solda büyüklerimizi hedef alan incitici cümleler kurduklarını duyuruyoruz. Lütfen yapmayın.

Hedefe giden her yol meşru değildir. Böyle yaparsanız, sadece hedefi değil yolu da kaybetmiş olursunuz.

Bir kez daha; bugüne kadar kınayanların kınamasına aldırmadan her şart altında hakikati haykıran muhterem genel başkanımız Temel Karamollaoğu'na selam ediyor şükranlarımı sunuyorum.

Herkes saraydaki Yusuf ile dost olmak ister, ancak asıl olan kuyudaki Yusuf’un yanında olabilmektir.

Selam olsun kuyudaki Yusuf’un yanında duranlara.

Kuyulardaki yusuflara el uzatanlara..

Selam olsun Kula minnet eylemeyenlere…

Selam olsun Zalimin talim ettiği yola meyletmeyenlere…

Selam olsun bizim yüzümüzü bir kere bile öne eğdirmeyenlere…