SAADET PARTİSİ’NİN İLK KEZ SİYAH SAÇLI GENEL BAŞKANI OLDU
- Saadet Partisi 55 yıllık bir hareket. Ama kamuoyunun en az tanıdığı genel başkansınız. Bu lehinize mi olur, aleyhinize mi olur? Tabanınız ve genel kamuoyundan ilk geri dönüşler nasıl oldu?
Siyasetin biraz gülerek yapılmasını önemsiyorum. Saadet Partisi'nin ilk kez bir siyah saçlı genel başkanı oldu. 47 yaşındayım. Ben bunun avantaj olacağını düşünüyorum. Siyasette yeni yüzlere ihtiyaç var. Bagajı olmayan, siyasette gelecek vizyonunu önyargılardan arındırılmış şekilde ortaya koyacak bir siyaset yapmaya çalışacağız. Türkiye'nin en büyük partisi kararsızlar, yüzde 34-35’leri buldu. Demek ki yeni yüzlere ihtiyaç var. Biz de o kararsız seçmenin oyunu alabilmek için gayret içerisinde olacağız.
KONGREDE YENİ NESİL SİYASETİN İLK PROVASINI YAPTIK
- Kongrenizde adayların ortak fotoğrafı, listelerde birbirine yer vermesi dikkat çekiciydi. Bu durum nasıl karşılandı?
Yeni nesil siyasetin ilk provasını yaptık orada. Çok adaylı bir kongreyi huzur, barış içerisinde sonlandırarak bunun örneğini ortaya koymuş olduk. Birol Bey'le karşıdakinin hukukunu gözeten bir yarış geçirdik. Delege bir karar verdi. Birol Bey, Mustafa Kamalak Bey'le kongreden kol kola çıktık. Bundan sonraki süreçte de de yine bir arada olacağız.
YÜZDE 52'LİK BLOĞUN OYUNU ALABİLECEK BİR DİL GELİŞTİRECEĞİZ
- Kongre konuşmasında da sık sık yeni nesil siyaset dediniz. Nedir yeni nesil siyaset?
Kutuplaştırıcı siyasetten arındırılmış bir dil geliştireceğiz. Yirmi iki yıllık iktidarı yerinden edemeyen dili güncelleyerek, yüzde 52'lik bloğun oyunu alabilecek bir dil geliştireceğiz. Bunun detaylarını bir lansmanla önümüzdeki dönemde tanıtacağız.
Kongre konuşmasında özgürlük üzerine beş noktaya dikkat çektik. İnancı, adaleti, ekmeği, umudu ve ülkeyi özgürleştireceğiz dedik. Mecelle’deki en önemli tabirlerden biridir. Bir kötülüğü öncelikle def etmek, iyiliğe gayret göstermekten daha önemlidir. Öncelikle yanlışı bertaraf etmenin yollarını aramak durumundayız.
BU İFADEM BİZİM MAHALLEDE ÇOK TEPKİ GÖRECEKTİR, AMA…
Maalesef, 22 yıldır inancımıza en büyük zarar bu iktidar partisi tarafından veriliyor. Nas, başörtüsü, dindar nesil, imam hatip liseleri üzerinden sürekli istismar ediliyor. 25-30 yıl önce imam hatip lisesi mezunu olmak bir anlamdı, bir kıymetti. İnsanların camide namaz kılıyor olması bir anlamdı, bir kıymetti. Bugün tam tersi olmaya başladı. Maalesef ülkede yanlış yapan insanların önemli bir kısmı imam hatip mezunu insanlar. Abdestinde namazında olan insanlar. Burada da inancın üzerine bir ambargo olduğunu, bir tutsaklık olduğunu, esaret olduğunu ifade etmek isterim. Orada da bir özgürleştirmeyle alakalı süreç başlatacağız. Benim bu ifadem özellikle bizim mahallede çok tepki görecektir. Böyle bir şey olabilir mi, diye? Ama din alıp cennet satanlarla da mücadele edeceğiz. Orasını da boş bırakmayacağız. İnsanlara gerçek inancın, dindarlığın ne olduğunu -yeni nesil siyaset başlığına bunu da ekleyebiliriz- kazanım olarak sağlayacağız.
Adalet... Adliye koridorlarında görüyoruz. Haklı olmanın dava kazanmaya yetmediği bir süreç yaşıyoruz. Kim başına iş gelirse bir tanıdık, torpil bulma derdinde. Buna da özgürlük sağlayacağız.
Gençlerimiz umudu Edirne'nin ötesinde arıyorlar, Avrupa'ya gitmek istiyorlar. Türkiye'de mutlu olamadıklarından bahsediyorlar. O gençlerimize de 'umudu özgürleştirme' başlığı adı altında bunu temin edeceğiz inşallah.
AK PARTİLİLER ALINGANLIK GÖSTERDİ
- AK Parti’yi temsilen gelen yöneticiler İsrail sloganı üzerine kongreyi terk etti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz 22 yıldır İsrail, Gazze konusunda iktidarın çok büyük hatalar yaptığını sürekli ifade ettik, etmeye de devam edeceğiz. AK Partili arkadaşlarımız bu cümlelerden bir alınganlık göstermiş salonu erken terk etmişler. Önümüzdeki süreçte bir araya geldiğimizde bu hususları oturup konuşabiliriz.
TÜRKİYE’NİN KONUŞAMAMA PROBLEMİ VAR, SİYASETİ BURADAN ÇIKARMAK LAZIM
- Erdoğan’ın yanlışları görebileceğine ihtimal veriyor musunuz?
Ben o ihtimali zayıf görenlerdenim. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. 22 yıllık bir geçmiş önemli. İlkeler ve prensipten kastım bu. Saadet Partisi'nin yönetimde söz sahibi olacağı bir süreç varsa bu olacaktır. Yoksa kayıtsız şartsız bir teslimiyet varsa bu mümkün değil. Ümitvar mısınız, değilim ama konuşmadan da neticeye varmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Türkiye'nin bir konuşamama problemi var. Geçmişte açık oturumlarda genel başkanlar ne güzel espriler yaparlardı, kol kola stüdyolardan çıkarlardı. Bugün siyasi partilerin birbirleriyle tokalaşması dahi haber değeri taşıyor. Siyaseti buradan çıkartmak gerekiyor. Bunun adına yeni nesil siyaset başlığı koyduk. Türkiye’nin normalleşmesi, konuşabilmesi lazım.
YÜZDE 52’Yİ 49 YAPMANIN YOLLARINI BULMAMIZ GEREKİYOR
- Neden konuşamıyor Türkiye, bu durum kimden kaynaklanıyor? Kongre sonrası tebrik için arandınız mı?
En büyük partiden kaynaklanıyor. Henüz arayan olmadı. Siyasette yeni bir şeyler yapmamız lazım, dedim. Geçmişte yapılanlarla başarının gelemeyeceğini gördük. 22 yıl boyunca hep AK Parti kazanıyor. 2014'te, 2018'de, 2023'de yüzde 52. Tamam, yüzde 48 çok kıymetli bir başarı, çok önemsiyorum ama demek ki aynı şeyleri yaparsak yüzde 52 alıyorlar. Yüzde 52’yi yüzde 49 yapmanın yollarını bulmamız gerekiyor.
YANLIŞA SERT MUHALEFET, DOĞRU İŞLERDE TEBRİK
- Yüzde 52’yi 49 yapmak için öneriniz nedir? Yeni bir normalleşme mi konuşuyoruz?
Normalleşme de olur ama o yanlış bir yere gitti. Benim kastım normalleşme değil. Yanlışa en sert muhalefeti yapmak. Şimdi Gazze konusunda iktidarın rahatsız olduğu tek parti Saadet Partisi. Bunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Diğer partilerin de hakkına girmek istemem ama Meclis’te de iktidarı en rahatsız eden grup SAADET-Gelecek Grubu. Sayımız az olmasına rağmen yaptığımız etkili muhalefet, geçmişinden bu yana kodlarını iyi bildiğimiz AK Parti'nin hatalarını yüzlerine karşı konuşabilmemiz orasının kimyasını bozuyor. Doğru işlerde tebrik de edilmeli diye düşünüyorum. Ve her şeyden önce diyalog. En son Cumhurbaşkanı Özgür Bey ile bir görüşme yaptı. Sonrasında olan biteni hep beraber yaşadık, gördük. Siyasilerin üzerinde büyük yükler var.
AK PARTİLİ VEKİLLER BAZEN 'ALLAH KABUL ETMESİN' DİYE OY KULLANIYOR
Mecliste bunu sağlayamıyoruz maalesef. İktidar Partisi, AK Parti ve MHP grubu muhalefetten ne gelirse gelsin otomatiğe bağlamış gibi red oyuna el kaldırıyorlar. İktidar partisindeki arkadaşlarımız, bazen elektronik oylamalar yapılıyor biliyorsunuz, orada “evet” veya “hayır” oyuna basarken “Allah kabul etmesin” diyor. Yani içinden geleni söyleyerek siyaset yapılamıyor. Lider, ittifak ortağı böyle söylediği için mecburen “evet” demek durumunda kalıyor. Siyaseti oradan çıkartmak lazım. Biz buna talibiz, zor olanı başarmak için bir yola çektik.
CUMHURBAŞKANININ HÜLLE YOLUYLA TEKRAR ADAY YAPILMASINI DOĞRU BULMUYORUM
- Cumhurbaşkanının bir kez daha aday olması tartışılıyor, yöntemler konuşuluyor. Sizce tekrar aday olabilir mi?
Kişiler üzerinden siyaset yapılmasını çok yanlış buluyorum. Altılı Masa’nın en büyük artılarından biri buydu, ülkeye sistem vaat ediyordu. Bugün yanlış üzerine yanlış yapılıyor, bir isim üzerinden tartışmalar yürütülüyor. Her pazar Cumhurbaşkanı danışmanı Mehmet Uçum bir tweet atıyor ve bir hafta ülke o tweeti konuşuyor. Bizim buradan çıkmamız lazım. Ülkenin gündemini Mehmet Uçum'un belirlememesi lazım. Bizim daha aktif rol alarak gündem belirleyen bir muhalefet dilini geliştirmemiz lazım. İktidarın peşine takılan bir muhalefet değil, muhalefetin peşine takılan bir iktidar dilini oluşturmamız gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı'na özel uygulamalarla, erken seçim senaryolarıyla aday yapılmasını ben çok doğru bulmuyorum. Eğer memlekette hukuk işlemezse gerisini konuşmanın zaten gereği yok. Defalarca üç dönem, Cumhurbaşkanı'nın tekrar aday olup olmayacağı tartışıldı. Bugün hülle yoluyla tekrar aday yapılmasını doğru bulmuyorum.
MHP’NİN ÇAĞRISI ÖNEMLİ, AMA ÇÖZÜM YERİ MECLİSTİR
- Son iki aydır ülke gündemini belirleyen isimlerden biri de Sayın Bahçeli. Öcalan’ın çağrısının ardından DEM Partililerin İmralı’ya gidişi bekleniyor. Siz bu konudaki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz, çözüm öneriniz nedir?
MHP'nin açıklamaları önemli, bunu görmezden gelmemiz mümkün değil. Ama bunun çözüm yeri Meclistir. Cumhurbaşkanı neredeyse bir ay sonra net cümle kurdu. Öncesinde sayısal loto gibi hep tahminde bulunduk. Bu nedenle süreci çok sağlıklı görmüyorum. Geçmişte çözüm sürecinde de maalesef geniş kapsamlı, muhalefetin de içerisinde yer alacağı bir istişare süreci yürütülemediği için kötü sonuçlandı. DEM Parti yetkililerin de bizim gibi ekranlardan, Sayın Bahçeli'nin konuşmasını dinlerken öğrendiklerini düşünüyorum. Gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiğini, arkasının doğru gelmeyeceğini düşünüyorum. Mecliste altı grup var ve hiçbir grupla bu konuyla alakalı bir görüşme talebinde bulunulmadı.
Altı yüz milletvekili, bakanlar kurulu, Cumhurbaşkanı külliyesinde görev yapan binlerce görevli bu işi çözemiyor, cezaevinde yatan bir mahkum üzerinden bu problemlerin çözümünü konuşuyoruz. Bu sağlıklı değil. “Sağlıklı görmüyorum” derken “problem yok, her şey güllük gülistanlık” demiyorum. Problemin DEM Parti’ye indirgenmesi de doğru değil. Bu da yanlışlardan biri. Önemli aktör ama tek aktör olmasını doğru bulmuyorum.
AZ TOPLANTI ÇOK SAHA, YAPAY ZEKADAN DESTEK ALACAĞIZ
- Henüz Başkanlık Divanı belirlenmedi ama bize yeni dönem yol haritanızla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Nasıl bir Saadet Partisi göreceğiz?
Ortak akıl önemseyerek hareket edeceğiz. 270 bin üyemizin görüşlerini alacağımız bir platform oluşturduk. Yeni nesil siyaset ve ilk 100 gün Saadet Partisi’nin ne yapması gerektiğine dair üyelerimizin kanaatlerini toplayacağız. Oradan gelen bilgiler de yapay zekâ -teknolojiyi de takip etmek durumundayız- desteğiyle önümüzdeki süreçte siyasetimizin belirleyicisi olacak. Tüm üyelerimiz Saadet Partisi'nin yeni yol haritasına katkı sağlamış olacaklar. Bundan sonrası için “Az toplantı, çok saha çalışması” olarak da bir başlık belirledim. Türkiye'de en iyi teşkilatlanan partilerden biriyiz. Seçmenle birebir iletişime geçmeye çalışacağız. Bir diğer husus, proje bazlı siyaset yapacağız. Geçmişte Erbakan Hocamız adil düzen dedi. Bu sefer de “yeni nesil siyaset” başlığı altında Türkiye'nin meselelerinin teşhisini yaptıktan sonra tedavi önerilerimizi paylaşacağız. Futbol maçı gibi değil, veriye dayalı siyaset yapmaya gayret göstereceğiz.
Sık sık Saadet Partisi’ne yönelik “İran’a yakınlık” iddiası gündeme getiriliyor. Neden bu algı var ve bu algıyı değiştirmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu algıyla mücadele etmenin yolu da konuşmaktan geçiyor. Biz ne İrancıyız, ne Şiacıyız, ne Esat-Esedciyiz, ne Amerikancıyız, ne Rusyacıyız. Haktan yana olmaya gayret gösteriyoruz. Biz 55 yıl Büyük Orta Doğu projesine dikkat çektik, hala oradayız.
TRT DİZİLERİ TOPLUMU NARKOZLUYOR, UYUTUYOR
- Cumhurbaşkanı son konuşmalarında Kızıl Goncalar, Kızılcık Şerbeti gibi dizleri eleştirdi, RTÜK’ü göreve çağırdı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
En büyük zararı hangi diziler veriyor derseniz, TRT’nin dizileri veriyor. Toplumu en büyük narkozlamayı, uyutmayı o tarihi diziler yapıyor. Bahsettiğiniz dizilerdeki karakterler gerçek hayatta olmayan şeyler değil. Özgürleşme anlamında yasak getirmeyi doğru bulmam. Dizilerden daha büyük tehlike gündüz kuşağı programları.