Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Mersin İl Başkanlığı tarafından düzenlenen 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Konuşmasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arıkan, erken seçim vurgusu yaptı. AK Parti’nin 23 yıl önce yola çıkarken yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele sözü verdiğini hatırlatan Arıkan, şunları söyledi:
“Büyük vaatlerle geldiler, umut verdiler. Aradan 23 yıl geçti… Peki, ne oldu? Bir zamanlar yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele sözü verenler, bugün bu üç sorunun kaynağı haline geldiler. Halkın refahını artıracağız dediler, ama ekmeği küçülttüler. Adaleti sağlayacağız dediler, ama yolsuzluğu devletin her kademesine yaydılar. Özgürlükleri genişleteceğiz dediler, ama farklı düşünen herkesi susturdular. Şimdiye kadar yapılan bütün seçimlerde milletimizin destek verdiği iktidar, şimdi halkın en büyük sorunu haline gelmiş durumda.”
YARGI MENSUPLARI TETİKTE BEKLİYOR!
“Bugün Türkiye’de hemen hemen her gün, bir gözaltı haberi, bir soruşturma haberi izliyoruz. Yakasında parti rozeti varmış gibi davranan bazı yargı mensupları, nöbeti hiç bırakmıyorlar. Olur da bir muhalif ses çıkarsa, iktidarı eleştiren olursa diye tetikte bekliyorlar. Gazeteciler canlı yayında göz altına alınıyor. Sendika başkanları canlı yayında göz altına alınıyor. Belediye Başkanları sabah olmadan evlerinde, Siyasi Parti Genel Başkanları akşam yemeğinde gözaltına alınıyor! Sokaklarda çeteler, ihalelerde yandaşlar cirit atıyor, iktidar ne yapıyor? Çetelerin peşine düşmek yerine; siyasetçi ve gazetecilerin çetelesini tutuyor. Aslında Türkiye bir gözaltı süreci değil bir gözdağı süreci yaşıyor!”
ARTIK ÜLKEYİ YÖNETEMİYORLAR!
“Şu an Türkiye’de konuşan herkes risk altında! Eğer iktidarın hoşuna gitmeyecek bir şey söylerseniz, bir sabah kalktığınızda, kapınızda polislerle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu zihniyet öyle bir hale geldi ki, artık her muhalif görüş, bir darbe iması olarak yorumlanıyor. 23 yıl sonra, hele hele Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden sonra; yapılan eleştirilerden ‘darbe’ diye tetiklenmek, bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir! Ekonomiyi yönetemiyorlar, krizleri bitiremiyorlar, halkın sorunlarını duymuyorlar, adaleti sağlayamıyorlar, güveni tesis edemiyorlar, kısaca ülkeyi yönetemiyorlar! Ülkeyi yönetmeyi beceremeyince ne yapıyorlar? Bu sorunları dile getirenleri susturuyorlar! Muhalif olan her sesi kısmaya çalışıyorlar. Eleştireni susturarak, gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar. AK Parti 23 yılın sonunda tamamen yasakçı bir zihniyete dönüştü. Biz elbette biliyoruz ki bu, bu iktidarın gidişine işaret Ve inanıyoruz ki, Saadet iktidarının gelişine habercidir inşallah!”
ADALET SARAYLARINDA PARA KARŞILIĞINDA TAHLİYELER KONUŞULUYOR
“23 yıl sonra anlıyoruz ki; yolsuzlukla mücadeleden kastettikleri şey yolsuzluğu tekellerine almakmış. Kendilerinden başkasına yolsuzluk yaptırmamakmış.
Bugün,
Adalet saraylarında para karşılığı tahliyeler konuşuluyor,
Türkiye Varlık Fonu, 25 milyon dolar (bugünün kuruyla 910 milyon tl) yolsuzluk iddiasıyla mahkemelik,
Onlarca bebeğin ölümünden sorumlu “Yeni Doğan Çetesi”ni izliyoruz,
Sırtını bakanlara dayayanlar, devletin stratejik kurumlarından biri olan Yunus Emre Enstitüsünü soyuyor
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü her gün bir influencerı içeriye alıyor,
Köprülere ödenen garanti geçiş ücretleri köprü maliyetlerini aşmış durumda.
Daha böyle bir sürü örnek sayabilirim. Şimdi size sorsam, Adana’dan bana birçok peşkeş olayı anlatabilirsiniz. İşte Yeni Nesil Siyaset tam burada devreye giriyor. Biz hep söylüyoruz: Biz duble yollara karşı değiliz, Biz duble yolsuzluklara karşıyız.”
HUKUKSUZLUK ENDEKSİNDE 115. SIRADAYIZ!
“Türkiye’nin bu durum maalesef uluslararası arenada da görünüyor. Yolsuzluk Algısı Endeksi'ne göre Türkiye 2024 yılında, 180 ülke arasında 115'inci oldu. Peki, yolsuzluğa bulaşanlar ne yapıyor? Hiçbir şey olmamış gibi lüks arabalara biniyor, çakarlı arabalarla geziyor, servetlerine servet katıyor! Bütün bunlar olurken diğer tarafta; çocuğuna süt alamayan anne, ev kirasını ödeyemeyen baba, elektriği kesilen aileler var! Yolsuzluk, sadece bir ekonomik sorun değil aynı zamanda bir ahlak ve adalet meselesidir. Ve bugün artık Türkiye’nin meselesi haline gelmiştir! Gelelim yoksulluk meselesine! Arkadaşlar çok net söylüyorum, Türkiye fakir bir ülke değil, fakirleştirilen bir ülkedir. Türkiye yoksul bir ülke değil, yoksullaştırılan bir ülkedir. Bunu yapan da iktidarın ta kendisidir.”
MİLYONLARCA İNSANIMIZIN HAKKINA GİRİYORSUNUZ
“Ne kadar garip! Milyonlarca asgari ücretlinin, memurun, emeklinin maaşlarının açıklanacağı ay enflasyon %1’e iniverdi. Maaşların insanımızın eline geçeceği ay enflasyon bir baktık ki %5’e çıkmış! İşte en büyük günahlardan olan kul hakkı, tamda budur! Milyonlarca insanımızın hakkına giriyorsunuz. Rakamlarla oynayarak algı yönetimi yapabiliyorsunuz, fakat gerçekleri değiştiremiyorsunuz. İktidarın rakamlarla oynaması bir şey ifade etmiyor. Gerçekler ortada. Son 10 yılda dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimleri hangileri biliyor musunuz?
Zimbabve Doları, %99,53 değer kaybetmiş. Arjantin Pesosu %99, Suriye Lirası %98,55, Lübnan Lirası %98,32, Türk Lirası ise %93,5 değer kaybetmiş. Bu ülkelerin ikisinde şiddetli iç karşılık var, ikisinde ise savaş var. Peki Türkiye’de ne var? Türkiye’de de AK Parti var!”
ASGARİ ÜCRET GİDEREK ERİYOR
“Asgari ücretin açıklandığı 24 Aralık akşamı, asgari ücretle 7,46 gram altın alınabiliyordu. Bugün bu miktar kaça düştü biliyor musun? 6,4 grama düştü. Bu asgari ücretin yaklaşık 2 bin lira erimesi demek. Hatırlayacaksınız, iktidar; ‘ikinci yüzyıl cumhuriyetin altın yılı’ olacak demişti. Evet, altın yılı oldu. Bir cumhuriyet altını bir asgari ücreti geçti. Bugün bir asgari ücret 3,8 çeyrek altın alınabiliyor.
Asgari ücretlinin hali ortada. Bırakın ücretin düşük olmasını, asgari ücret giderek eriyor. Daha ilk aydan açlık sınırının altında kaldı. Asgari ücretli zam, ikramiye beklerken; iktidar kanadından çok talihsiz bir açıklama geldi.”
BUNUN ADI DÜPEDÜZ HARAMİ DÜZENİDİR!
“AK Parti Genel Başkan Vekili diyor ki: ‘zam yaparsak asgari ücretli ihtiyaçlarını giderir, bu yüzden enflasyon yükselir.’ Alın size halktan kopmuş yönetici açıklaması! Peki biz de soruyoruz, o zaman: Vergilere, devlet garantili ihalelere, cezalara ve enerjiye yapılan zamlar enflasyonu yükseltmiyor mu? Kendi zamlarınız söz konusu olunca da aynı şey geçerli mi? O enflasyonu artırmıyor mu? Elbette bunun bir cevabı yok. Bunun adı düpedüz ‘harami' düzenidir. Öyle görünüyor ki; lüks ve şatafattan, faiz lobilerinden, yandaşlara yapılan ihalelerden yapılmayan tasarruf; asgarî ücretliden, emekliden yapılıyor.”
İŞSİZ SAYISI 11 MİLYONA FIRLADI!
“Bu çalışanın, asgari ücretlinin hali. Bir de çalışmayanın hali var. O daha içler acısı. Geçenlerde işsizlik rakamları açıklandı. Bu rakamlar da TÜİK’in rakamları gibi makyajlı. Ben şimdi size ilginç bir veri vereceğim. Nasıl rakamlarla oynuyorlar onu göstereceğim. Aralık 2024 işsizlik oranı %8.5 açıklandı. Yani 3 milyon insanımız işsizmiş. Aslında bu açıklanan ‘dar tanımlı' işsizlik rakamı. Bu rakama, iş bulma umudunu kaybedip, iş aramaktan vazgeçenler dahil değil, tam zamanlı iş bulamadığı için yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalanlar da dahil değil. Bunları da eklediğimizde işsiz sayısı kaça çıkıyor biliyor musunuz? 11 milyona çıkıyor. İşsizlik oranı da %28,2’ye fırlıyor! Üretiyoruz, şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz denilen bu ülkede son bir yılda işsiz sayımız tam 1.7 milyon kişi artmış. Peki dünya sıralamasında neredeyiz? Dünyada işsizlik rakamlarında bizim altımızda 28 ülke var. Bunların yarısı Afrika ülkesi, diğerleri ise adını bile duymadığımız küçük ülkeler. Çalışanın dahi aç olduğu bir ülkede, işsiz kardeşim ne yapacak Allah aşkına? Hepiniz işte şahitsiniz, çevremizde çok işsiz var. Sayıları giderek artıyor.”
BU İNSANLAR NASIL GEÇİNECEK?
“Türkiye’de yaşanan barınma krizine de değinmek istiyorum. Bir rakam vermek istiyorum, bunu en iyi hisseden sizsiniz. İstanbul’da kiralar, asgari ücretin 1,47 katı, Ankara’da kiralar, asgari ücretin 1,30 katı, İzmir’de kiralar, asgari ücretin 1,20 katı, Adana’da kiralar tam bir asgari ücret olmuş! Şimdi ben de bir zamanlar Sayın Erdoğan’ın sorduğu gibi soruyorum: Elektrik parasını kim ödeyecek? Su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak? Bu insanlar nasıl geçinecek?”
DAR VE ORTA GELİRLİLER, EMLAK KONUT’UN PROJESİNİN GÜVENLİK KULÜBESİNİ BİLE ALAMAZ!
“Barınma krizi böyle devam ederken bu hafta Emlak Konut, dar ve orta gelirli vatandaşlarımız için konut kampanyası tanıttı.
Kampanyaya göre:
1+1 projeler 7-10 milyon TL
2+1 projeler 10-15 milyon TL
3+1 projeler 18-25 milyon TL’leri buluyor.
Emlak konutun sunduğu projelerde en düşük fiyatlı daire 5 milyon 650 bin TL ve en düşük taksit 61 bin 598 lira olarak belirlendi. Emlak konutun en düşük aidatlı konutunu yani 1+1 evini alabilmek ve yaşayabilmek için bir eve en az 5 asgari ücret girmesi gerekiyor. (110.520 TL). Dar ve orta gelirli vatandaş bu projelerin güvenlik kulübesini bile alamaz! Aylık 61.000 ödeyebilen dar gelirli oluyorsa, aylık 22.000 lira alan ne oluyor?”
ÜLKE BORÇ BATAĞINA SAPLANDI ERKEN DEĞİL DERHAL SEÇİM OLMALIDIR!
“Ülke olarak borç batağına saplandık. Şubat Ayında hazinenin 117,8 milyar lira iç borç ödemesi var. Bu ödemenin tamamı faiz ödemesi. Yani iç borç ödemesinin içinde tek kuruş anapara ödemesi yok. Ve daha acısı bu ödemeyi yapabilmek için 180,1 milyar liralık yeni bir iç borçlanmaya gidilecek. Ocak Ayında da bütçeden 163 milyar lira faiz ödemesi yapıldı. Daha ilk aydan bütçe battı arkadaşlar! Böyle yönetse, baba evladına bakkal dükkanını emanet etmez. Biz bunlara ülke mi emanet edeceğiz? O yüzden diyoruz ki, erken seçim falan olmaz, bu ülkede derhal seçim olmalıdır. ‘Yasaklar, yolsuzluklar ve yoksullukla mücadele edeceğiz’ dediler, Türkiye işte 23 yılda bu hale geldi. Tablolar ortada. Her şey yokuş aşağı gidiyor. Yükselen tek grafik bugün gördük, yolsuzluk grafiği. Orada yükseliyoruz.”
GAZZE'Yİ İSLAM DÜNYASI İMAR ETMELİDİR!
“Ülkemiz gibi, bölgemiz de zor günlerden geçiyor. Gazze’de ölü doğan ateşkes, tüm dünya kamuoyunun gündeminde. Trump ve Netanyahu’nun tahriklere devam ediyor. Biz, bu pervasızlıklarını; 40 parçaya bölüp yumuşak lokma haline getirmeye çalıştıkları İslâm dünyasından aldıklarını çok iyi biliyoruz. Gelinen noktada bizim bir teklifimiz var. Gazze Gazzelilerindir, Gazzelilerin yanında da İslam dünyası olmalıdır. Bu sebeple, Gazze'yi İslam dünyası imar etmelidir. Gazze’nin güvenliğini sağlamak için derhal İslam ülkelerinin de içinde bulunduğu ‘Gazze Barış Gücü’ adıyla bir askerî güç kurulmalıdır. Bu barış gücünde başta soykırım davasını açan ve şu anda yaptırımla tehdit edilen Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere soykırım ve işgal karşıtı tüm ülkeler de bulunmalıdır. Hiç değilse Türkiye üzerine düşeni yapmalıdır. Türkiye diplomatik girişimlerinin yanı sıra, askeri girişimlerde de bulunmalıdır. Biz bunu söylediğimizde: ‘O öyle kolay mı, hariçten gazel okuyorsunuz’ diyorlar. Sene 1997. Milli Görüş iktidarda. Erbakan Hoca iktidarda. Bu belge, Filistin’in El-Halil bölgesine Mehmetçiğin gitmesi için çıkarılan teskere. Bakın ne kadar kolay! Ama Saadet Partili olunca kolay! Milli Görüşçü olunca kolay! Necmettin Erbakan’ın yolundan gidince kolay! Biz bir kez daha söylüyorum; El-Halil’den, Ramallah’a Gazze’den, Kudüs’e Nehirden, Denize Filistin sonsuza kadar özgür olacak inşallah!”
ESKİ DÜZENİN 5G’SİNE MECBUR DEĞİLİZ!
“2025, 5G'ye geçiş yılı olacakmış. Doğrudur, hatta 5G'ye geçtiler bile.
Onlar için 5G şudur: Güç zehirlenmesi, Görevi ihmal, Güveni istismar, Gündemi değiştirme, Geçimi unutturma! Biz Saadet 5.0 ile siyaseti güncelliyoruz! Yeni Nesil Siyaset’le gerçek 5G’yi getiriyoruz:
Güler yüz - İnsanları dinleyen, anlayan bir siyaset.
Güven - Sözüne sadık, halkın yanında duran bir siyaset.
Gayret - Laf değil, iş üreten bir siyaset.
Gelişim - Geleceği planlayan, ülkeyi ileriye taşıyan bir siyaset.
Gerçeklik - Sorunları saklamayan, çözüm üreten bir siyaset.
Eski düzenin 5G’sine mecbur değiliz!”