Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Zonguldak 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşarak şunları dile getirdi:
SELAM OLSUN!
Selam olsun güzel şehir Zonguldak'a
Selam olsun kömürün kara sevdasına, alın terinin parıltısına, maden ocaklarında geleceği elleriyle yazan emekçilere!
Selam olsun, milletin kalkınmasında harcı bulunan Zonguldak’ın yiğit insanlarına!
Ereğli’nin çeliğine, Alaplı’nın gür ormanlarına, Devreğin baston ustalarına selam olsun! Filyos Vadisine, Çaycuma’nın bereketli topraklarına selam olsun! Karadon’un, Kozlu’nun maden şehitlerine, unutulmaz kahramanlara selam olsun!
Selam olsun Zonguldak’ın her bir köşesine, tüm mahallelerine, meydanlarına; Selam olsun emeğin ve direnişin şehrine!
Hepiniz hoş geldiniz, gönlümüzdesiniz.
Şehrin karasına inat, umudumuzla aydınlanmaya devam edeceğiz.
Kıymetli Teşkilat mensuplarımız, Sivil toplum kuruluşlarımızın değerli temsilcileri, basınımızın kıymetli mensupları;
Zonguldak’ın güzel insanları,
Hepinizi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Kongremizin milletimiz, memleketimiz ve Zonguldağımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
KRİTİK ZAMANLAR VE ZOR SÜREÇLER
Bugün burada, böylesi kıymetli bir topluluk karşısında olmanın mutluluğu ve heyecanı içerisindeyim.
Değerli Misafirler,
Bugün 19 Ocak 2025,
Hem bölgemiz hem de ülkemiz kritik zamanlardan ve zor süreçlerden geçiyor.
Bir gözümüz Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta.
Bir gözümüz asgari ücrette, emekli zammında, enflasyonda, şiddet olaylarında.
Evet! Zor zamanlardan geçiyoruz.
Ama daha konuşmamın başında ilan ediyorum:
Sakın ha yeise kapılmayın!
İşte biz,
Saadet Partisi olarak, Milli Görüşçüler olarak
Zonguldak İl Teşkilatı olarak,
Tüm bunları çözmek için çalışıyoruz.
Ve inşallah çözeceğiz de!
İşte bugün burada bunun işaret fişeğini vereceğiz.
GAZZE VE FİLİSTİN
Değerli Misafirler,
Bizim ilk gündem maddemiz, değişmeyen gündem maddemiz Gazze’dir.
Biz hep cümlelerimize Gazze ile başlarız.
Zulüm bitene, Gazze özgür olana dek de bu mücadelemizi sürdüreceğiz.
Gazze bugün hala
Adaletsizliğin ve zulmün hüküm sürdüğü ve insanlık onurunun sınandığı yer olmaya devam ediyor.
Şunu da ifade edeyim
Siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, sadece bizim, sadece bu toprakların değil tüm insanlığın da sınavıdır.
Bu soykırımda bombalanan hastaneler, yerle bir edilen okullar, mazlumların yıkılan yuvaları hepimizin sorumluluğudur.
Bırakın 1,27 cent komisyonla petrol göndermeyi; suskun kalmak bile bu suça ortak olmak demektir.
470 gündür zulüm devam ediyor.
470 gündür İsrail insanlık suçu işliyor.
Bu süreçte, İsrail Gazze’yi yıktı geçti.
Biz Türkiye olarak maalesef üzerimize düşeni yeterince yerine getiremedik.
Şimdi bugün “Ateşkes” gündemi var.
Biz Ateşkes’in yanındayız. Gazze’ye inecek bombaların durmasını canı gönülden istiyoruz.
Ama biz aynı zamanda İsmail Haniye’nin de yanındayız.
Yahya Sinwar’ın yanındayız.
Hastane Müdürü Hüsam Ebu Safiye’nin yanındayız.
Masum yetimlerin, mazlum anaların yanındayız.
Şimdi Siyonist İsrail ateşkes adı altında Gazze’ye dayattığı bu durumu, bir zaman kazanma taktiğine dönüştürmeye çalışıyor.
Netanyahu, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelerin başarısız olması durumunda Gazze’ye saldırıların devam edeceğini açıkladı.
Yetmedi bunun için ABD’den teminat aldığını söylüyor.
Yetmedi, ateşkesin belirlenen tarihi henüz devreye girmediği için 4 gündür katliam artarak devam ettiriyor.
Ateşkesin sağlandığı andan bu saate 113 Filistinli kardeşimiz katledildi. Böylesi bir soykırım ile mücadele ediliyor.
Biz bütün süreci ve ateşkesi yakından takip ediyoruz. Onlarca yıldır yaptığımız gibi Siyonizm’le mücadelede en ön safta olmaya devam edeceğiz.
Ateşkes olması durumunda, Türkiye’ye, bizlere çok büyük görevler düşüyor.
İktidara buradan çağrımızı yapıyoruz, Gazze’nin yıkımında payınız var. Bunu 470 gündür söylüyoruz.
Gelin şimdi, bu tavırdan vazgeçin; Ateşkes olursa, Gazze’nin inşasına samimi destek verin.
Bunun inşallah takipçisi olacağız.
TÜRKİYE'NİN GERÇEK GÜNDEMİ
Değerli misafirler;
Sözlerimin başında dediğim gibi bir gözümüz Gazze’de, bir gözümüz bir türlü düzelmeyen ekonomide, bir türlü indirilemeyen enflasyonda.
Ortadoğu’daki gelişmeler ne kadar yıkıcıysa,
Ülkemizde de Ekonomi o kadar yıkıcı vaziyette.
Şimdi televizyonlarda, sosyal medyada herkes konuşuyor.
Herkes bir analiz yapıyor.
Türkiye’nin gündemi diye konuşulanlara baktığımızda;
Orada vatandaş yok, kiralar yok, faturalar yok, çoluk çocuğun okul masrafları yok, iş bulamayan genç yok, dağılan aileler yok, sosyal çürüme yok, yok, yok!
Ben size söyleyeyim:
Bizim gerçek gündemimiz ekonomidir.
Bizim gerçek gündemimiz hayat pahalılığıdır.
Bizim gerçek gündemimiz bunlara bağlı olarak bozulan sosyal yapımızdır.
EKONOMİ
Değerli Arkadaşlar,
Biz fakir bir ülke değiliz, kaynaksız bir ülke hiç değiliz.
Bizi iktidarın uyguladığı faiz, rant ve yolsuzluk temelli ekonomi anlayışı bu hâle getirdi.
Biz meclis kürsüsündede, kongrelerimizde de, teşkilat çalışmalarımızda da doğru yolu gösteriyoruz ama yine bildiklerini okuyorlar. Yanlış kararları aldıkça çocuklar okula aç gidiyor, emekli geçinemiyor, asgari ücretli kirasını ödeyemiyor, gençler işsiz kalıyor, ülkemiz çöküşe gidiyor diyoruz.
Cevap ne oluyor biliyor musunuz?
Siz bilmezsiniz “biz ekonomistiz” oluyor dahası suçlu olarak da muhalefeti gösteriyorlar.
Yahu siz ekonomistseniz bu ülkenin hali ne?
Bu ülkenin ekonomisi iyiyse biz niçin her geçen gün fakirleşiyoruz?
Neden ülkede 22 milyon icra dosyası var?
Neden 4 çocuktan 1’i okula aç gidiyor?
Biz hayat pahalı diyoruz;
Fahiş fiyatlarla mücadele edeceğiz diyorlar marketleri suçlu gösteriyorlar.
Asgarî ücrete %30, memura %11, emekliye %15 zam verdikten sonra kendi vergilerine, otoyollara, köprülere, ellerindeki telefon operatörlerine en az %45 zam yapıyorlar.
Biz düzeldik dedikçe dibe batıran, insanımızı asgarî ücretin üstünde kiralarla yaşamak zorunda bırakan bir ekonomi modelini kabul etmiyoruz.
Çünkü bu modelin acı reçetesini aziz milletimiz ödüyor. Zonguldak ödüyor, Bartın ödüyor, Karabük ödüyor.
85 milyon insan açlıkla imtihan ediliyor. Neden? Faiz lobilerini, yandaşları beslemek için.
Biz adil düzeni savunuyoruz.
Biz Adil Düzeni kuracağız inşallah.
Biz millete rağmen yapılan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Bunu da el birliğiyle düzeltecek ve Saadet Partisini Allah’ın izniyle iktidara getireceğiz.
ŞİDDET OLAYLARI
Değerli arkadaşlar,
Bakınız ekonomik düzenin bozulmasının bedelini cebimizden ödüyoruz
Daha büyük bedeli çok acı ama toplumsal olarak ödüyoruz.
Ekonomi bozuldukça, sokaklardaki güvenlik azalıyor.
Uykularımızı kaçıran şiddet olayları giderek artıyor.
Artık güvenli sokaklarda yürüyemez olduk.
Artık çocuklarımızı oyun oynasınlar diye sokağa bırakamıyoruz.
Biz sokaklarda oyun oynayarak büyüdük. Ama bugün çocuklarımız sokağa adım atsa bin bir şüphe düşüyor içimize.
Çünkü bu ülkede artık çocuklar öldürülüyor, esnaf haraca bağlanıyor, kadınların kafası kesiliyor, öğretmenler öldürülüyor.
Kimse kusura bakmasın bizim buna eyvallah deme lüksümüz yok.
Biz buna karşıyız.
Çocuğunu okula gönderirken bin bir şüphe ile yaşayan Zonguldak’taki annelerin derdi bizim derdimizdir.
Öldürülme korkusu yaşayan kadınların korkusu bizim derdimizdir. Emniyetsiz bir toplumun geleceği olmaz.
AİLE VE GENÇ
Geleceği olmayan bir toplum da çökmeye mahkumdur.
Şimdi bu toplumun geleceği ile ilgili en önemli hususa değinmek istiyorum
Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike hiç şüphesi ailesiz bir toplumdur.
Doğrusu, binlerce yıllık Türk aile yapısı hiçbir zaman bu kadar tehdit altında kalmamıştı.
Ekonomik sebepler bir tarafa sosyal sebepler daha büyük bir çöküşe sebep oluyor. Batıdan ihraç edilen türlü ahlaksızlar normalleştirilmeye çalışılıyor.
Sosyal medya içerikleri ve dijital platformlarda topluma sürekli olarak bunların propagandasını yapılıyor.
Fıtratı yok sayan, Allah’ın nizamını yerle bir etmeye çalışan bu anlayış ne yazık ki ülkemizde de kendine yer bulmaya başladı. Bu toplumun intiharıdır.
Biz iktidara bunu siz yaptınız demiyoruz.
Diyoruz ki: Siz yapmadınız, engel olabilirsiniz ama olmadınız!
Yasa yapma yetkisi elinizde, RTÜK elinizde, bakanlıklar elinizde.
Bunları engelleyebilir, toplumu bu pisliklilerden arındırabilirdiniz. Ama yapmadınız…
Kendi elinizdeki kanallarda bile aileyi çökertecek yayınlara engel olmuyorsunuz.
Şu sabah kuşağı programları için yıllardır söylüyoruz. Toplumun temeline dinamit koymaktır diyoruz.
Tüm ahlaksız yayınlar devam ediyor. İktidarın tek bir hamlesi yok.
Diyoruz ya bu yayını siz yapmıyorsunuz ama sesinizde çıkarmıyorsunuz!
Geleceğimizin en önemli dinamiklerinden biri: Gençlerimiz
Ben size şimdi bir tablo çizeyim diyeceğim ama siz zaten bunu biliyorsunuz. Yaşıyorsunuz.
Geleceğimiz dediğimiz gençlerimiz işsiz. Evlerine tıkılıp kaldılar.
Gençlerimizden çalışanlar ise geçinemiyor.
Gençlerimiz evlenemiyor.
Gençlerimiz okuyamıyor.
Gençlerimiz uyuşturucu ve kumarın pençesinde.
Siyaset için değil Allah için söylüyoruz, gelin bu gençleri el birliğiyle kurtaralım.
Oylar yine sizin olsun, makam mevki yine sizin olsun ama geleceğimiz kararmasın.
Biz makam mevkiler için yola çıkmadık ki. Benim ülkemin evlatları uyuşturucu, kumar, alkol ve daha nice zehrin pençesinde olduktan sonra Mahmut Arıkan Cumhurbaşkanı olsa ne olacak, olmasa ne olacak?
Dinini, imanını, geleneğini, milli hassasiyetlerini bilmeyen bir nesli yönetmenin kime ne faydası olacak?
GENÇLER
Geçen günlerde Sayın Sağlık Bakanı çok önemli bir tespitte ve tavsiyede bulunmuş. Demiş ki:
"Sosyal medya gençlerde bağımlılık haline geldi. Dışarıya zaman ayırmayı unutmayalım." Demiş.
Bakınız geçen hafta boykot konusunda Sn. Erdoğan’ı desteklediğimi belirtmiş ve fahiş fiyatların sebebi olan AK Parti’yi boykota davet etmiştim.
Şimdi aynı şeyi Sn. Bakana da söylemek istiyorum.
Sayın bakan sizin tespitinizi de tavsiyenizi de destekliyorum.
Ve ayrıca tebrik ediyorum, gerçekten çok önemli bir konuya parmak basmışsınız.
Yalnız ben de size bir tavsiye de bulunayım.
Gelin, şöyle bir genç harçlığıyla dışarıya zaman ayırmayı bir deneyin.
Dünya’nın en pahalı ulaşımının olduğu bir ülkede buyurun çıkın bakalım.
Bakınız daha yeme içme, tiyatro, konser, müzeden bahsetmiyorum.
Sadece ulaşım diyorum.
Ben sizi, sizin şahsınızda iktidarı, farkındalığa davet ediyorum!
Biz önce Milli Görüşçüyüz, Saadet Partisi’yiz.
Biz değerlerine sahip çıkar, korur ve milli bir duruş sergiler sonra o duruşun gerektirdiği gibi siyaset yaparız.
Oy gelsin de nasıl gelirse gelsin anlayışı bizim kitabımızda yazmaz.
Doğurganlık hızı 1.51’e düşmüş. Siz gençlere iş imkânı sunmaz, mülakatta adil olmaz ve onlara bir gelecek vaat edemezseniz gençler evlenmez. 150 bin lira faizsiz kredi deniyor.
Buyurun Zonguldak’ta yemekli bir düğün salonu arayalım. Bakalım 150 bin liraya bulacak mıyız?
Allah razı olsun destek veriyorsunuz da bu destek yetmiyor. Bu rakam yukarı çekilmeli. Gençlerimizin paradan çok umuda ve güvene ihtiyacı var.
İş bulma umuduna, adalet umuduna ve saldırıya uğramayacağı güvenli bir Türkiye umuduna ihtiyacı var.
Kara para aklayanların, milletin alın terini gasp eden çetelerin, mafyaların, uyuşturucu tacirlerinin kılına bile dokunulmadığını gören gençlerimiz helal kazancı küçümseyecek duruma geliyor.
Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Bu gençler bizim ve biz onlardan umudu kesmeyecek ne haliniz varsa görün demeyeceğiz.
ZONGULDAK VE MADEN
Sadece gençlerimizden değil
Kadınlarımızdan, babalarımızdan, emeklilerimizden, engellilerimizde, esnafımızdan, çiftçimizden, madencimiz umudu kesmeyeceğiz.
Zonguldaklılardan, bu güzel beldeden ümidi kesmeyeceğiz.
Bugün madenin, madenciliğin, kalkınmanın memleketindeyiz.
Ben burada, sizlerin huzurunda,
Zorlu şartlar altında çalışan, depremde aziz milletimizin imdadına koşarak enkaz altından insanımızın canını kurtaran, güneşe hasret kalan tüm madencilerimize teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız!
Bugün maalesef, bu büyük vazifeyi yerine getiren kardeşlerimiz,
Türkiye’de insanî çalışma şartlarına maalesef sahip değiller.
Bakınız 2024 yılının ilk 10 ayında toplamda 40 işçi, iş kazalarında hayatını kaybetti.
“Bu işin fıtratında var!” denilerek kazaları olağan karşılayan bir anlayışla kaderlerine terk edilen madencilerimiz; her an ölümle burun buruna çalışmak mecburiyetinde kalıyorlar.
Tedbirlerin alınmadığı, denetimin yapılmadığı, çalışana değer verilmediği bir sistem fıtrat ile açıklanamaz.
Görüyoruz ki Karadon’dan ders alınmamış.
Kozlu’dan ders alınmadığı için Soma yaşandı.
Bu fıtrat değil ihmaldir.
Kaza değil, denetimsizliktir.
Gelişmiş ülkelerde olmayan kazalar bu ülkede oluyorsa bunun adı iş bilmezliktir.
MECBUR VE MAHKUM DEĞİLİZ
Değerli Arkadaşlar,
Tüm bunlardan görüyoruz ki;
AK Parti İktidarı, milletimize vaat ettiği refahı ve zenginliği sağlayamadı.
Kendilerini muhafazakâr ve demokrat olarak tanımlayan bu iktidar, maalesef, önce muhafazakârlığın sonra da demokratlığın canına okudu.
Ülkeye hizmetleri oldu tabi ki!
Ancak 23 yıllık bir iktidardan söz ediyoruz.
Yaptığı hizmetleri iktidarda kaldığı süreyle kıyasladığınızda ortaya çıkan tablonun vahametini anlıyorsunuz.
Mesela 54. Hükümetin 11 ayda sağladığı refahı 23 senede sağlayamadı.
54. Hükümetin 11 ayda gerçekleştirdiği denk bütçeyi 23 yılda yapamadı.
2025 yılı bütçesinin halini gördünüz.
Elindeki medya gücü ve propaganda mekanizmaları ile insanımızı “kime oy vereceksin?” çaresizliği içine hapsediyor. Oluşturdukları algı yoluyla insanımızı kendilerine mahkûm ve mecbur bırakmaya çalışıyorlar.
Buradan tüm milletimize sesleniyorum! Sizi açlık sınırının altında yaşamaya zorlayan, işsizliğe ve borç batağına hapseden, size sağlayacağı refahı, faize, ihale zenginlerine, rantiyecilere peşkeş çeken bu iktidara mahkum ve mecbur değilsiniz!
Bu millet, kendisine hizmet edeceği dürüst, yetenekli ve temiz kadroları her zaman bağrından çıkarmıştır. Bundan sonra da çıkaracaktır. Benden sonrası toz-duman deyip milleti korkutarak oy devşirmeye çalışanlara sesleniyorum.
Bu milleti, sizin kirli, kibirli, boğazına kadar yolsuzluğa bulaşmış, yetim hakkı yemiş, deveyi hamuduyla götüren, kendi vakfını soyup sonra yurt dışına kaçan, rüşvet tarifesiyle çalışan kadrolarınızdan kurtaracağız.
SAHTE-KÂR YÖNETİM
Bana derseniz ki, Türkiye’nin halini özetleyin şunları söylerim:
Kuyumcuda, altın SAHTE;
Dövizcide, dolar SAHTE;
Köftecide, kıyma SAHTE;
Bayide, içki SAHTE;
Markette, gıda SAHTE;
Vakıfta, kesilen fatura SAHTE;
Verilen sözler SAHTE.
Bu SAHTE-KÂR döngüye, biz inşallah SAADET İKTİDARI ile son vereceğiz!
YENİ NESİL SİYASET
Peki bunu nasıl yapacağız?
Yeni Nesil Siyaset anlayışımızla yapacağız.
Değerli Misafirler,
Yeni Nesil Siyaset, bizim Siyaset Anlayışımızın yeni versiyonudur.
Yeni Nesil Siyasetten kastımız bir jenerasyon değişikliği değil, bir anlayış değişikliğidir.
Bugün Türkiye’yi yönetenler ve onların ortakları 90’lar Türkiye’sinin travmaları üzerinden bir anlayışı milletimize dayatıyor.
Biz 2020’lerin Türkiye’sine, 2020’lere uygun bir siyaset anlayışı getirmek istiyoruz.
Bugün Türkiye’de siyaset kurumu gerek ekonomik gerekse toplumsal sorunlara yeterli ve kalıcı çözümler sunamıyor.
Bunun en bariz örneği kararsız seçmenlerin artışıyla ilgili.
Geçen ay kararsız seçmen oranı %30 iken, bu ay %35-37 bandına gelmiş durumda. Giderek artan bir eğilim söz konusu.
Bizim Saadet Partisi olarak,
Türkiye siyasetinin tıkanıklığını aşmak için iki önemli adımımız var:
Öncelikli olarak “Muhalefet Anlayışının Yeniden Yapılandıracağız”
Sadece şikayetçi olan, kızan, suçlayan değil;
Çözüm üreten, anlatan, dahil eden, birleştiren bir anlayışı getireceğiz.
İkincisi “Kararsız Seçmenlere Odaklanacağız”.
Peki bunları nasıl başaracağız? İşte sizlere 5 adımda reçetemizi ifade edeceğim.
Bir: Seçmeni Değil, İnsanı Önceleyeceğiz
85 milyona bakış açımız, 65 milyon oy verecek insan değildir. Yankı odasından çıkacağız. Kendi sesimizi değil, diğerinin de sesini duyacağız.
İki: Kutuplaşma değil Kucaklaşma ile Büyüyeceğiz
Toplumu ayrıştırmadan, farklı kesimlerin ortak hassasiyetlerini gözeten bir yaklaşım benimseyeceğiz.
Toplumla bütünleşmeden mesajımızı anlatamayız. Mesajımızı insanımıza en uygun, en etkili bir şekilde “merhametle” ulaştıracağız. Farklılıklarımıza değil ortak noktalarımıza odaklanabiliriz.
Üç: Yapaylığı Değil, Doğallığı Normalleştireceğiz
Siyaset kurumunda narsist kişilik yapısını besleyen, yapay bir olağanüstülük ve hayranlık inşa eden mekanizmaları dikkate almayacağız.
Anadolu insanı 1.000 yıldır bu topraklarda cefakar ve vefakar bir şekilde yaşadı. Hep mütevazıydı. Yapay değil doğaldı. Biz siyasette tüm yapaylığa karşıyız.
Parti politikalarının, sade ve anlaşılır bir dille toplumun her kesimine uygun şekilde aktaracağız.
Dört: Teşekkür Etmeyi de, Eleştiri Yapmayı da Bileceğiz
Biz, teşekkür etmeyi bir erdem, eleştiri yapmayı ise bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, siyasi eylemlerimizde ve toplumsal ilişkilerimizde bu iki unsuru esas alacağız. Biz muhalefeti futbol maçı mantığıyla, skor peşinde yapmayacağız.
Teşekkür, sadece yapılan bir iyiliğe karşılık verilen bir tepki değildir; aynı zamanda bir teşvik mekanizmasıdır. Eleştiri ise ilerlemenin anahtarıdır.
Beş: Esaret Altındaki Her Mefhumu Özgürleştireceğiz
İktidar 23 yılda pek çok kavramı, pek çok kurumu tekeline aldı. Zaman içerisinde bu kavramlar içi boş, kurumlar ise işlevsiz hale geldi. Bu açıdan bakıldığında kavramlar da, kurumlar da esaret altındadır.
Bugün, ülkemizde birçok mefhum baskının, adaletsizliğin ve yozlaşmanın pençesinde sıkışmış durumdadır. Bu durum, yalnızca bireylerin haklarını değil, toplumsal birlikteliği ve ilerlemeyi de tehdit etmektedir.
Biz özgürlük anlayışımızı yalnızca fiziksel değil, zihinsel ve toplumsal bir dönüşüm olarak tanımlıyoruz.
TEŞKİLAT ÇALIŞMALARI
Değerli arkadaşlar tüm bu dediklerimizi başarmak için çok çalışmamız gerekiyor.
Bakınız ben size bir rakam vereyim,
Eğer sonraki seçim vaktinde yapılırsa bugün 1206 gün var.
Eğer 2026’da yapılırsa, 477 Gün.
2023 seçimleri olalı kaç gün oldu biliyor musunuz? Daha dün gibi diyeceksiniz ama
574 gün oldu. Yani seçim erken olursa, günlerimiz çok az kaldı.
Diyeceksiniz ki, sayın başkan gün mü hesap ediyorsun?
Evet! Gün, gün hesap ediyoruz. Saat, saat çalışıyoruz.
Tek bir gün kaybedemeyiz, tek bir saat boşa harcayamayız.
Niye?
İnşallah Saadet Partimizi iktidara getireceğiz de ondan!
Bunun için çok çalışmamız lazım.
İşte bugün Zonguldak’ımız için yeni bir dönem başlıyor.
Şimdi var gücümüzle çalışacağız.
Zonguldak, Saadet İktidarının parlayan bir yıldızı olacak inşallah.
Yapacağımız çok iş var.
Öncelikli olarak:
Yeterli Toplantı Yapacağız Çok Sahada Olacağız!
Toplantıda aldığımız kararları, sahada daha çok uygulayacağız. Benim Saadet Partili kardeşim, toplantıda değil sahada görülendir.
Başarıyı sağlamak için planlanmış, sonuçları ve getirileri belli olan somut adımlar atacağız. Bunun için gerçekçi hedefler koyacağız!
Benim kendime koyduğum bir hedef var.
Ben inşallah tüm D-8 ülkelerine gideceğim inşallah. Tüm ülkeleri, eski dostları ziyaret edip yeni iş birliklerimizi konuşacağım.
İnşallah İl Başkanımız da tüm ilçelere gidecek.
İlçe başkanlarımız tüm mahallelere gidecek.
Ben D-8 ülkelerine giderken gözümüz arkada olmamalı, onlara bu sağlam teşkilatı anlatabilmeliyim
Diyebilmeliyim ki:
“Zonguldak’ın, 17 bin 205 kişi ile en kalabalık mahallesi, Bahçelievler Mahallesi’nde mahalle teşkilatımızı kurduk. Hazırız” diyebilmeliyim.
“1.116 nüfuslu Bağlık Mahallesinin toplantısına Ereğli ilçe başkanımız katıldı.” diyebilmeliyim.
İkincisi değerli arkadaşlar; Verimli Çalışacağız.
Bizim teşkilat modelimiz, rüştünü tüm ülkeye ispat etmiş bir teşkilattır.
Model Çalışmamıza uygun çalışacağız.
Sizden Genel Başkanınız olarak ricam;
Yönetim toplantılarında, başkanlık divanı toplantılarında “karar alalım”. Bu kararları da harfiyen uygulayalım.
En önemlisi
MİLKO’larla beraber çalışacağız.
AGD’miz, ÖĞDER’imiz, TEKDER’imiz, ESAM’mımız bunların hepsinin koordineli çalışması çok önemli.
İlimizde, ilçemizde bulunan ne kadar STK, basın mensubu, esnaf odası, medya mensubu varsa hepsi ile iletişim halinde olacağız. Muhtarlarımızla daima bir araya geleceğiz. Saadet Partisi’nin her bir ferdini tüm Zonguldak tanımalı.
Gençlik kollarımız Allah onlardan razı olsun Gazze konusunda yaptıkları ile destan yazdılar. Şimdi daha büyük zaferler için inşallah onlarla birlikte çalışacağız. Gençlerimiz çalışacak, bizler de onlarla beraber gece gündüz demeden emek vereceğiz.
Saadet Partisi’nin gençleri duruşları, konuşmaları ve saygınlıkları ile bulundukları her yerde bir yıldız gibi parlarlar.
Allah’ın izniyle Zonguldak’ın Saadetli gençleri bu konuda örnek birer dava adamı hassasiyeti ve inancıyla çalışacaklar. Gençlik kollarımız bir çalışma yaptığında bizler durup bakmayacağız.
Milli Görüşçüler için yaşlı diye bir şey yoktur. Söz konusu icraat ise, çalışmak ise her Milli Görüşçü daima gençtir. Necmettin Erbakan Hocamız son anına kadar bir genç gibi mücadele etti.
Merhum Recai Kutan büyüğümüzden yorulduk, yaşlandık kelimesini hiç duymadım. On sekizlik bir delikanlı gibi daima azim ve heyecanlı çalıştı. Biz de aynı özveri ile gençlerimizin yanında duracağız.
Kadın kollarımızın çalışmalarını artıracak ve onların yanında duracağız.
Milli Görüş kadınların emeği ve heyecanıyla buluştukça Saadet iktidarının kapıları açılır.
Kadın kollarımız güvenlik endişesi olan, gelecek korkusu olan, umutsuz olan her bir kadın vatandaşımızı dinleyecek ve ona Saadet Partisi iktidarıyla kışın bahara dönüşeceğini anlatacak. Sabırla ve hassasiyetle.
Bir arının yorulmak bilmez azmi ve acıyı bal eyleyen hassasiyetiyle çalışacak kadın kollarımız.
Bütün bunları yaparken de söylemlerimiz tutarlı olacak. Genel merkezimizi sosyal medyadan, Milli Gazete’mizden ve televizyon kanalımızdan takip ederek bir bütünlük sağlayacağız.
Ahenkten, uyumdan, bütünlükten ve disiplinden taviz vermeyeceğiz. Erbakan Hocamıza boşuna mücahit denmedi. Mücahit odur ki aynı davaya baş koyduğu neferler ile bir vücudun uzuvları gibi bütünlük sağlar.
Üçüncüsü, Dersimize İyi Çalışacağız
Sokağın nabzını daima dinleyeceğiz. Biliyorsunuz ne zaman bir seçim yaklaşsa anketler konuşulmaya başlanır. Biz hepimiz daima sokaklarda olacağız. Anketör sadece hangi partiye atılacağını sorar.
Biz sormakla değil, onlara partimizin politikalarını anlatmak ve ikna etmekle mükellefiz. Onun için daima önce dinleyecek sonra anlatacağız. Tebessümle, sabırlı, inançla ve azimle.
Bizim soframızda yılgınlık olmaz.
İnsanımızın sorunlarını dinlerken aynı zamanda yerel sorunlara dair çözümleri de dinleyeceğiz.
Zonguldaklı hemşehrim neyden rahatsız. Alaplılı köylü Mustafa hangi hizmete ulaşamıyor.
Emine Teyzemiz belediyeden neden şikayet ediyor.
Kısacası yerelde yaşanan her sorunu bileceğiz ve çözüm yollarımızı anlatacağız. Hangi caddenin hangi noktasında çukur açılmış bileceğiz.
Milletvekillerimizi ve Saadet Partisinin mecliste yaptığı çalışmaları gün gün saat saat takip edeceğiz.
Yarın vatandaşımızın karşısına çıktığımızda ‘siz ne yaptınız?’ diye sorulduğunda işte biz meclisten bu çalışmaları yaptık ve sizin her sorununuzu dile getirdik diyebilmeliyiz.
Kardeşim Senin sesini meclise en gür şekilde taşıyan Saadet Partimizdir diyebilmek için partimizin meclis çalışmalarını takip edeceğiz.
Dördüncüsü Kaynak Üreteceğiz
Parti içinde ve sahaya indiğimizde sürdürülebilir bir finansal kaynağa sahip olmak için yenilikçi çalışmalar yapacağız. Tek aidatla, tek bağışla değil. Daha üretken, daha sağlam ve daha yenilikçi çalışmalarla sürdürülebilir bir kaynağa sahip olacağız.
Maddi kaynaklarımızı en güzel şekilde kullanacağız. Zayi etmeyeceğiz, israfa yol açmayacağız. Bizlerle çalışan kardeşlerimizin enerjisini boşa tüketmeyeceğiz. Bu hiç bitmeyen bir maraton koşusudur. Onun için maddi ve manevi imkanları en hassas şekilde kullanacağız.
KAPANIŞ
Değerli kardeşlerim,
Bütün bu söylediklerimi ilk önce Mahmut Arıkan olarak ben yapacağım.
Hep birlikte yapacağız. Şimdi Zonguldak teşkilatımızın inancı, heyecanı ve enerjisini unutmamak adına soruyorum;
Zonguldağı cadde cadde, sokak sokak gezmeye, insanımıza umut vaat etmeye var mısınız?
Yılmadan, yorulmadan ve bir an olsun tereddüte düşmeden yeise kapılan insanımıza umut olmaya var mısınız?
Ülkemizin ufuklarını kuşatan karanlığı dağıtmaya ant içmiş bir güneş olmaya var mısınız?
Üretimde, istihdamda, sanayide, teknolojide, bilimde, eğitimde, askeriye ve her alanda güçlü Türkiye’yi inşa etmeye var mısınız?
Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm mazlumların umutla yolunu gözlediği koruyan ve kollayan büyük Türkiye’yi kurmaya var mısınız?
Önce Ahlâk ve Manevîyat diyerek geleceğin destanını yazmaya var mısınız?
Bitmeyen bir enerji, hiç solmayan bir umut, yıkılmayan bir inanç ve geçmeyen bir heyecanla çalışmaya ve Saadet Partisini iktidara taşımaya var mısınız?
O hâlde Saadet iktidarı hayırlı olsun.
Hep birlikte varız, varız, varız inşallah!
Zonguldak bu destanın işaret fişeğini bugün buradan atmıştır. Hayırlı olsun, mübarek olsun.
Allah’a emanet olun.