Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bugün Keşmir Dayanışma Günü programı düzenlendi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, ESAM tarafından düzenlenen ‘Keşmir Dayanışma Günü’ programında konuştu.
Arıkan şunları dile getirdi:
Kıymetli Büyüğümüz, ESAM Genel Başkanımız Sn. Ertan Yülek, Ekselansları Büyükelçi, Sivil Toplum Kuruluşları'mızın kıymetli temsilcileri, değerli basın mensupları, muhterem misafirler, hepinizi muhabbetle selamlıyorum.
TEŞEKKÜR
Sözlerime başlarken bu anlamlı günde, böyle önemli bir toplantı düzenleyen ESAM Genel Merkezine, iştirak eden Ekselansları Büyükelçimize ve hassasiyet gösterip katılan siz değerli misafirlere çok teşekkür ediyorum.
RECAİ KUTAN'I ANMA VE TARİHİ UYARISI
Tabi bir de bu çalışmaların kurucusu ve takipçisi, 4 ay önce hakkın rahmetine kavuşan değerli büyüğümüz Recai Kutan’ı da burada anmak istiyorum.
Recai Kutan büyüğümüz, Saadet Partisi Genel Başkanlığı döneminde de, ESAM Genel Başkanlığı Döneminde de hep hakkı üstün tuttu; hakkın, adaletin, sağduyunun, dünyadaki mazlumların sesi olmuştu.
Kendisi konuşmalarının başında hep tarihi bir uyarı yapardı. Ben de burada kendisini hem anıyor hem de tarihi uyarısını yapmak istiyorum.
“Bugün içinde bulunduğumuz dünya ve özellikle de İslam âlemi şu anda tarihinin en kritik ve badireli dönemlerinden birini yaşamaktadır. Çünkü dünyanın birçok yerinden acı feryatlar, İslam ülkelerinin çoğunda ise zulüm, kan ve gözyaşı var.”
Bugün bunu yine hissediyoruz.
Müslümanlar bugün de büyük krizlerin ortasında, işgalin, zulmün ve insan hakları ihlallerinin nesnesi haline gelmiştir.
Çatısı altında bulunduğumuz ESAM, yıllardır Keşmir konusunda yaptığı yerel ve uluslararası çalışmalarla oradaki zulmü bize hatırlatmakta, gündemde tutmakta, ve dünyaya duyurmakta.
KEŞMİR MESELESİNİN ÖZÜ: EMPERYALİZM
Değerli misafirler,
Diğer Kıymetli konuşmacılar eminim daha ayrıntılı ifade edecektir. Ben kısaca bir panorama çıkarmak istiyorum.
Başlangıçta sürüklendiği çatışmalar ve yaşanan acılarla dolu bir tarihi konuşmadan önce şunu çok net ifade etmek istiyorum ki:
Keşmir Meselesi, Hindistan'daki İngiliz sömürge projesi sorununun devamını hedefleyen bir yan ürünüdür.
🗣️@mahmutarikansp:
— TV5 (@tv5televizyonu) February 5, 2025
📌Keşmir meselesi Hindistan'daki İngiliz Sömürge Projesi'nin devamını hedefleyen bir yan ürünüdür
📌Keşmir, Siyonizm'in Asya'daki Müslümanlara uyguladığı sistematik zulmün bir parçasıdır
📌İslam Dünyası ortak duruş sergileyemezse Keşmir meselesi çözülemez pic.twitter.com/gqndyhqxKQ
Keşmir, kıtalar arası Hakk-Batıl mücadelesinde Siyonizm’in Asya’daki Müslümanlara uyguladığı sistematik zulmün bir parçasıdır.
Siyonizm ve destekçileri, bölgedeki stratejik çıkarlarını korumak adına kendilerine hedefler belirlemiştir, Hindistan ise bu oyun tahtasında ihtirasları, zaaflarıyla kullanılan ülke konumundadır.
Tıpkı diğer mazlum coğrafyalarda olduğu gibi, İslam ülkeleri ortak bir duruş sergilemediği müddetçe, Keşmir sorunu da çözülemeyecek, zulüm katlanarak devam edecektir.
Bakınız, Keşmir’de baskı ve zulüm 1947’den beri devam ediyor.
78 yılda on binlerce insan hayatını kaybetti, yüz binden fazla insan işkence gördü, binlercesi işkence altında şehit oldu.
Yağmaların, tecavüzlerin, insan hakları ihlallerinin ise bir verisi bile yok!
Uluslararası toplum, 78 yıl boyunca sorunu çözmek için adımlar atmadı.
Öyle görünüyor ki, bu da zaten işlerine gelmiyor.
Bütün bu baskı ve zulümler karşısında uluslararası toplum suskunluğa büründü.
Haksızlığın karşısında susarak kendi çıkarlarının peşine düştü.
Öte yandan İslam ülkeleri de tıpkı Filistin’de, Arakan’da ve Doğu Türkistan’da olduğu gibi Keşmir’deki zulme karşı da ortak bir irade ortaya koyamadı.
Keşmir’de yaşananlar bölgede yer alan birçok aktöre ve savaş baronlarına büyük faydalar sağlıyor.
Keşmir meselesini ele alırken şunu çok net görüyoruz ki Keşmir sorunun sürdürülebilirliği emperyal planlar için önemlidir.
Değerli misafirler, Sorun tek başına Keşmir ile sınırlı kalmamaktadır.
Pakistan ve Hindistan da Keşmir meselesi ile birlikte sürekli küresel güçlerin kaos planlarına muhatap olmaktadır.
Keşmir sorunu demek; 2, 5 milyar İslam aleminin kan kaybetmesi demektir.
İşte bu yüzden Pakistan’ın, öncelikle Keşmir halkının yararına ve ardından bölgenin genel istikrarı için Keşmir sorununu çözme gayretini destekliyoruz.
Ekselansları vesilesiyle dost ve kardeş ülke Pakistan’a bir kez daha teşekkür ediyor, Keşmir sorununun çözülmesi adına verdikleri mücadelede yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
KEŞMİR BİZİM MESELEMİZDİR!
Bu durumda, “Keşmir Meselesi” sadece Pakistan’ın veya Hindistan’ın değil, inancımız gereği ümmetin yani BİZİM MESELEMİZDİR!
YAŞANANLAR ORTA DOĞU'DAN FARKLI DEĞİLDİR!
Değerli Misafirler
Keşmir’de bugün olan şey, Hindistan yönetiminin eliyle, uluslararası toplumun göz yummasıyla, bir insanlık cinayetidir.
Keşmir’de işlenen suçlar; Ebu Gureybde Sedneya Hapishanesinde, Gazze’de işlenen insanlık suçlarından farklı değildir.
Buraya özellikle dikkat çekmek istiyorum:
Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler, İslam Dünyası;
Filistin halkına duyduğu sempatiyi, Suriye’ye gösterdiği hassasiyeti,
Keşmir’e de göstermeli, Keşmir halkını yetim bırakmamalıdır.
🗣️@mahmutarikansp:
— TV5 (@tv5televizyonu) February 5, 2025
📌Keşmir tüm ümmetin meselesidir
📌Keşmir'de yaşananlar Hindistan yönetiminin eliyle uluslararası toplumun göz yummasıyla bir insanlık cinayetidir
📌Keşmir'de yaşananlar, Gazze'de yaşananlardan farklı değildir: İslam ülkeleri hep birlikte hareket etmelidir pic.twitter.com/BEOEBZeezD
Çok açık ifade ediyorum, bunu öncelikle Türkiye’de ardından diğer İslam ülkelerinde başarmak bizim vazifemizdir.
İslam ülkelerinin birlikte daha güçlü kararlar almasını sağlamak,
Bu ülkelerin ortak yaptırım gücünü oluşturmak
ve bu gücü Keşmir gibi kimsesiz bırakılmış mazlumlar adına kullanmak bizim vazifemizdir.
KEŞMİR NİÇİN BİZİM DAVAMIZDIR?
Değerli Misafirler,
Burada Keşmir “niçin bizim davamızdır” sorusunu da cevaplamak isterim.
Keşmir’i, yalnızca Hindistan ve Pakistan arasındaki bir anlaşmazlık olarak algılayamayız. Bu aynı zamanda Vicdanın, Tarihin meselesidir. Bir adalet meselesidir.
Bu yüzden bizim davamızdır.
Keşmirliler Masumdurlar. Bütün masumların yanında olmak mecburiyetindeyiz. Bu yüzden bizim davamızdır.
Keşmirliler Mazlumdurlar. Bütün mazlumların yanında olmak mecburiyetindeyiz. Bu yüzden bizim davamızdır.
Dünyanın her neresinde olursa olsun, masumların ve mazlumların yanında olmak, inancımızın bize yüklediği bir sorumluluktur.
🗣️@mahmutarikansp:
— TV5 (@tv5televizyonu) February 5, 2025
📌Keşmir sadece Hindistan-Pakistan arasında bir mesele değil vicdanın ve tarihin meselesidir
📌Keşmirliler masumdur: Bütün masumların yanında olmak bizlerin vazifesidir
📌Keşmir'de işlenen zulüm hak ve adalet adına bir beka meselesidir pic.twitter.com/vznJoM0Qge
Bugün gelinen noktada yapılanlar, Hindistan’ı Müslümanlardan arındırma ve Asya Pasifik’te İslam ülkelerinin gücünü kırma projesidir.
Dolayısıyla bölgede işlenen zulüm, hak ve adalet adına bir beka meselesidir.
Müslüman nüfusun yok edilme meselesidir.
Keşmir, bu yüzden bizim davamızdır.
Bizler Milli Görüşçüler olarak nasıl Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta, Filistin’de, hatta uzak coğrafyalarda Moro’da, Arakan’da mazlumların yanında durduysak bugün de aynı bilinç ve sorumlulukla Keşmir’in yanındayız.
Şimdi buradan Saadet Partisi Genel Başkanı olarak, tüm Milli Görüşçü kardeşlerime ve Saadet Partisi teşkilatlarına sesleniyorum:
🗣️@mahmutarikansp:
— TV5 (@tv5televizyonu) February 5, 2025
🔴Genel Başkan olarak tüm Saadet Partisi teşkilatlarına sesleniyorum:
📌Keşmir halkının sesi olmak zorundayız
📌Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya'yı kurmak zorundayız
📌Bizim davamız sınırların ötesinde tüm insanlığın davasıdır pic.twitter.com/4nBuzrgJTI
Biz, Keşmir halkının sesi olmak zorundayız!
Bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
Biz Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye derken yanında “Yeni Bir Dünya”yı da ifade eden Adil Düzen’in tüm insanlığa saadet getireceğine inanan bir topluluğuz.
Bizim davamız sınırların ötesinde, bütün bir insanlığın refahı davasıdır.
Bizim davamız, ellerin ve gözlerin renginin ötesinde; umudun ve insan onuruna yakışır bir dünyanın davasıdır.
Bizim davamız, islam ve insan kardeşliğinin davasıdır.
Bu kardeşliğin gereği olarak Keşmir’in acısını yüreğimizde hissediyoruz.
Haklı davalarında kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacağız.
Kaba kuvvetin değil, adaletin hakim olduğu bir dünya kurulmadan, zalimlerin zulmü, mazlumların ahı, dindirilemeyecektir.
Mazlumlar için, adalet için var gücümüzle çalışmak zorundayız.
NE YAPILMALIDIR?
Peki Ne Yapılmalıdır?
Bu sorunun pek çok cevabı var ben ilkini, bir Babür İmparatorunun deyişiyle cevaplamak istiyorum.
“Keşmir, Keşmirlilere sorulmadığı sürece çözülmeyecek” demişti. Ben de diyorum ki yapılacak ilk şey, Keşmirlilere kendi kaderini tayin etme hakkını tanımak olmalıdır.
İkincisi,
Derhal Uluslararası hukuk gerekleri yerine getirilmeli ve Birleşmiş milletlerin kararları uygulanmalıdır.
Üçüncüsü
Uluslararası toplum aktif rol almalıdır. Birleşmiş Milletler, İslam İş birliği Teşkilatı (İİT) ve diğer uluslararası kuruluşlar Keşmir’de adil bir çözüm için diplomatik baskıyı artırmalı, bağımsız gözlemciler göndererek durumu izlemelidir.
Fakat gördüğümüz kadarıyla
Hindistan yönetimi bütün bunları engellemek için elini kana bulamaktan çekinmiyor.
Siyonizm ve Emperyalizm, İslam Dünyasını suni problemlerle meşgul etmeye devam ediyor.
Şunu da ifade edelim, İsrail’in büyük dostu Hindistan yönetimi de bu oyunda rol almaktan oldukça memnun.
Hindistan sadece zulmünü artırmakta, çözümsüzlük yalnızca Keşmir halkına acı getirmektedir.
Süreç, bu şekilde ilerlediği müddetçe kazanan yalnızca savaş, kan ve gözyaşından beslenen küresel emperyalizm ve siyonist güç odakları olacaktır.
Küresel emperyalizm, işgal ettiği topraklardan elini çekmiş gibi görünse de ardında bıraktığı problemler, bugün halen İslam dünyasının en büyük dertlerdir.
Kurdukları düzeni kimse rahatsız etmesin diye artlarında bıraktıkları problemlerin çözümsüzlüğü için kullanabildikleri tüm aktörleri kullanıyorlar.
KAPANIŞ
Değerli misafirler işte tüm bunlardan dolayı
Bizim ESAM olarak, elçiliğimiz iş birliğiyle, sahada yapacağımız çalışmalarla
Keşmir davasına sahip çıkacağız, çözüm bulana kadar çalışmaya devam edeceğiz.
Bizim sorumluluğumuz, Keşmir’i unutturmamaktadır.
Keşmir’in, Keşmirli kardeşlerimizin sesi olacağız.
Keşmir, bizim bir parçamızdır.
Osmanlı’nın zor günlerinde kollarındaki, boyunlarındaki altınlarını binlerce kilometre uzağa, bu topraklar düşmesin diye gönderen; Keşmir’in, Pakistan’ın, Hindistan’ın müslümanlarıdır.
Bizler, tarihin omuzlarına sorumluluk yüklediği bir kardeşlik topluluğuyuz
Ve bu kardeşliğin gereği olarak Keşmir’in yanında olmakla mükellefiz.
Partimizle, MİLKO’larımızla, yerelde ve uluslararası platformlarda yapacağımız çalışmalarda; Keşmir davamızı anmaya, anlatmaya, Hükümetleri ve Birleşmiş Milletleri uluslararası hukuku uygulamaya çağırmaya devam edeceğiz.
Keşmir, Filistin, Doğu Türkistan ve nice İslam topraklarında insanlığın vicdanını yok sayan bu krizler karşısında, Müslüman ülkeler maalesef sırasını beklemektedir. Birlikte ümmet olarak herhangi bir girişimde bulunulmamakta ve bu menfi durumları tersine döndürecek organizasyonlar gerçekleştirilememektedir.
Bu vesileyle 15 Haziran 1997’de imzalanan D-8 anlaşmasının ortaya koyduğu prensipleri hatırlatmak fayda görüyorum. Bu prensipler ve hedefler, insanlık âleminin barış, diyalog, iş birliği, adalet, eşitlik ve özgürlük özlemine cevap vermek için atılmış önemli ve somut bir adımdır.
🗣️@mahmutarikansp:
— TV5 (@tv5televizyonu) February 5, 2025
⚪️D-8'in ortaya koyduğu prensipleri hatırlatmakta fayda var:
👆Barış, diyalog, işbirliği, adalet, eşitlik ve özgürlük
📌Çözüm Müslümanların bir araya gelerek Adil Bir Dünya'yı kurmalarıdır pic.twitter.com/yr6n2trfH4
Çözüm, Müslüman toplulukların bir araya gelerek insanlığın umudu olan “Yeni Adil Bir Dünya” kurmalarındadır.
Ben bir kez daha ESAM’a bu önemli toplantıyı gerçekleştirdiği için, Ekselansları Büyükelçimize iştirak ettiği için teşekkür ediyor, siz değerli misafirlere hayırlı akşamlar diliyorum.