Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, partisinin Tokat İl Kongresi’ne katıldı.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Arıkan, Türkiye’de inanılmaz bir gerginlik olduğuna dikkat çekti.
Önce bir diploma meselesinin çıktığını, ardından bir tutuklama geldiğini, ‘Turpun büyüğü arkada’ laflarıyla tansiyonun iyice yükseldiğini ve “cunta” tartışmasıyla da işler iyice çığırından çıktığını ifade eden Arıkan, şunları söyledi:
“Tarihin en kritik dönemeçlerinden birindeyiz. Ama gündeme bakıyoruz, bir yanda cunta tartışmaları öbür yanda cukka tartışmaları. Polemikle, suni gündemlerle, kavga siyasetiyle gerçekleri örtmeye çalışıyorlar.
Cuntaya da cukkaya da izin vermeyiz!
Kimse merak etmesin; biz cuntaya da cukkaya da izin vermeyiz. Bu ülkeyi ‘heybedeki turplardan’ da ‘haybeden işlerden’ de kurtaracağız. Bu kısır polemiklerle ülke gündeminin meşgul edilmesine izin vermeyeceğiz.
İKTİDARA SORUYORUM;
Tam 23 yıldır hükümettesiniz; asgari ücreti açlık sınırının üzerine çıkarmak istediniz de muhalefet mi engel oldu? Memura, işçiye, emekliye hak ettiği artışı yapmak istediniz de, muhalefet mi engel oldu? Tokatlı işsiz gençlerimize çalışacak fabrika yapmak istediniz de karşınıza dikilen mi oldu?
Ülke 40 yıl öncesine geri döndü!
Memleketin meselelerini tartışmak yerine son birkaç hafta boykot meselesini tartıştık. Listeler açıklandı, kahveciler belirlendi, bakanlar market market dolaşıp alışveriş yapmak zorunda kaldı.
Ülke tam anlamıyla kırk yıl öncesine döndü! Hatırlayacaksınız, bundan kırk yıl önce; sağcıların kahvesi, solcuların kahvesi vardı. Bugün; iktidarın kafesi, muhalefetin kafesi var. Bundan kırk yıl önce sağcıların sanatçısı, solcuların sanatçısı vardı. Bugün; iktidarın sanatçısı var, muhalefetin sanatçısı var. Ülkemizdeki bu kutuplaşma çok tehlikeli bir noktaya gidiyor. Her şeyde kutuplaşır hale geldik.
Boykot adı altında firmaları, esnafları, sanatçıları hedef göstermeyi yanlış buluyoruz!
Siyasi tercihleri üzerinden, firmaları, esnafları, sanatçıları boykot adı altında hedef göstermeyi, yanlış buluyoruz. Milletimiz zaten perişan. Bu millet ideolojik değil ama ekonomik nedenlerden dolayı zaten mecburi boykotta! 22 bin lira asgari ücrete mahkum edilen çalışanlar var ya; kafenin, lokantanın, mağazanın yolunu unutalı yıllar oldu yıllar! Bu ülkede 14 bin lira maaşla açlığa mahkum edilmiş milyonlarca emekli var ya; onlar artık marketin açılış saatini değil, pazar yerinin kapanış saatini gözlüyor. Neden? Tezgahlarda arta kalanları daha ucuza alabilelim diye! Bu cendereden bir an evvel çıkmamız lazım.
İlla boykot konuşacaksak İsrail jetlerine yakıt sevkiyatını, küreciği, incirliği, israil’e lojistik sağlayan gemileri boykot edelim!
Sadece Gazze için değil, İsrail’in yarın Türkiye’nin başına musallat olmaması, Türkiye’nin Allah korusun bir Irak, Suriye haline getirilmemesi için İsrail jetlerine yakıt sevkiyatını boykot edelim! Petrol vanaları kapatalım! İsrail’in gözü kulağı olan Küreciği, İncirliği boykot edelim! Şu üsleri kapatalım! İsrail’e lojistik destek sağlayan gemileri boykot edelim! Şu limanları kapatalım!
Başarı alın teriyle değil Ankara’da dayınızın olmasına bağlı hale gelmiş!
Bu ülkede adalet terazisi bozulmuş durumda. Yapılan bir ankette; Toplumun %68’i herhangi başarının arkasında ‘torpil’ olduğunu düşünüyor. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mıyız? Başarı emekle, alın teriyle, liyakatle değil; Ankara’da bir dayınızın, belediyede bir torpilinizin olmasına bağlı hâle gelmiş. Bu anlayış devletin köküne konulmuş bir dinamittir.
Bugün hepimiz bu iş bilmeyen makam sahiplerinin, yapamadıkları işlerin bedelini ödüyoruz.
Adaletsizlik daha adaleti sağlaması gereken insanları seçerken başlıyor
Bir gencimiz hâkim-savcılık sınavında Türkiye’de ilk yüze girmesine rağmen mülakatta eleniyor. Ertesi yıl tekrar hazırlanıyor bu sefer ilk 50’ye giriyor ve tekrar mülakatta eleniyor. Bu gencimiz bir kez daha hazırlanıyor ve bu sefer Türkiye 3.’sü oluyor. Sonra ne oluyor arkadaşlar biliyor musunuz? Bir kez daha mülakatta eleniyor. Bir başka gencimiz, Mert Akdoğan, aynı mülâkatta yine yüksek puan almasına rağmen eleniyor. Hakkının yenilmesine dayanamıyor ve intihar ediyor. Adaletsizlik; daha adaleti sağlaması gereken insanları seçerken başlıyor.
Özellikle genç kardeşlerime sesleniyorum; Hangi görüşten olursanız olun; Milli Görüş iktidarında hak ettiğiniz hiçbir makamdan dönmeyeceksiniz. Herhangi bir işe girmek için Ankara’ya gelip, odalarda, salonlarda ‘dayı’ aramak zorunda kalmayacaksınız. Hak ettiğiniz neyse o sizin olacak.
Yanlış yol şoför değiştirmekle düzelmez!
İktidar yıllardır faiz, zam ve vergi ile ülkemizi yönetmeye çalışıyor. Bunun sonucunda atılan her adımda enflasyon patlıyor. Enflasyon öylesine bir canavar ki; umudu bitirir, cebinizdeki parayı siz daha harcamadan bitirir, tenceredeki yemeği pişerken bitirir, ahlâkı bitirir, toplumsal huzuru bitirir.
İktidar ise hâlâ bu gerçeği anlamış değil. Sürekli bakanları ve rakamları değiştirerek ekonomiyi düzelteceğini zannediyor. Geçen hafta enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’e göre yıllık artış % 38,1 ENAG’a göre yıllık artış % 75,20. Siz İstanbul’dan Tokat’a gelecekken yanlış yolu sapıp, Bursa’ya doğru ilerlediğinizi fark etseniz. Ne yaparsınız? Hemen yolunuzu değiştirirsiniz. İktidar ne yapıyor biliyor musunuz? Şoförü değiştiriyor, aracı değiştiriyor, yetmiyor zorla tabelaları değiştiriyor. Ama bir tek yolu değiştirmiyor. Yahu istediğinizi değiştirin, sizin gittiğiniz yol yanlış. Yanlış yol şoför değiştirmekle düzelmez yol değiştirmekle düzelir.
2025’in ilk çeyreğinde 25 bin esnaf dükkanına kilit vurdu!
Bu kötü ekonomi yönetiminin ceremesini en çok esnaf kardeşlerim çekiyor. Geçen sene terkin işlemi yapan tam 120 bin esnaf kardeşimiz var. 2025’in daha ilk üç ayında 25 bin esnaf dükkanına kilit vurdu. 25 bin esnaf kardeşimizin ailelerini, iş verdikleri vatandaşlarımızı düşünün. Kapatılan, kilit vurulan her dükkan kaç kişinin hayatını etkiliyor. Esnafı mutlu olmayan bir ülkenin refahı olmaz. Esnaf kepenk kapatıyorsa, ekonomi artık düzelemez noktaya gidiyor demektir. Çünkü esnaf umudunu yitirmiş. Toparlanma ihtimalini dahi görmüyor. Esnaf olmadan, enflasyon nasıl düzelsin, küçük işletmeleri batırarak, istihdamı bitirerek enflasyonu nasıl düzelteceksiniz? Soruyoruz ama cevap yok. Biz bu enflasyonla mücadeleyi TÜİK’in algı oyunlarıyla, borçla, faizle değil; üretimle, istihdamla, emekle düzelteceğiz.”