İsmail Müftüoğlu "Korkmayın öleceğiz" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Her insan doğar, yaşar, sonunda ölür. “Allah istemedikçe ömür ne uzar ne de kısalır.” (Fâtır/11) Her insan mutlaka ölümü tadacaktır. Bunu Müslüman ülkelerin yöneticileri de bilmektedir. Buna rağmen, aylardan beri İsrail tarafından Müslümanlara yapılan eziyetlere, Müslümanların katledilmesine karşı yürekli bir tavır sergilediklerini görmüş değiliz. Oysa Peygamberimiz “Haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmaktadır.

Unutmamak gerekir ki, “Dünya hayatı sadece bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.” (En’âm/32) Buna rağmen efelenen liderlerin suskunluğunu anlamakta zorlanıyoruz. 

Oysa Allah buyuruyor ki: “Ey iman edenler kendinize gelin. Sizler doğru yolda olduğunuz zaman sapıklar size zarar veremez.” (Mâide/105) Bu açık ve net ayetlere rağmen, bu lider geçinenlerin tavırlarını anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü istisnası olsa bile, Allah’tan değil, ABD’den korkmaktadırlar. Kırk binlere varan şehide rağmen, bir damla gözyaşı döktüklerini maalesef görmedik.

Bu lidercikler eğer Allah’ın buyurduğu gibi olsalar, Allah’ın yardımına nail olurlar. Ancak bunun da şartı, liderlerin “Emrolunduğun gibi doğru ol” (Hûd/112) talimatına uymalarıdır. Ayrıca Allah buyuruyor ki: “Ey iman edenler Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe/119)

Yani Siyonistlerle, Hıristiyanlarla ülfet yerine ümmet anlayışına göre hareket edin ki, Allah’ın nusret ve hidayeti size, bize ulaşsın.

Ayrıca Allah:

  • Kâfirlere, münafıklara itaat etme. (Ahzâb/48)
  • Sakın hainlerin savunucusu olma (Nisâ/105)

buyurmaktadır. Bunlar lidercikler dahil, herkese talimattır.

Allah eşref-i mahluk olarak yarattığı insana sorumluluk yükledi. Nitekim: “Biz emaneti göklere, yerlere ve dağlara sunduk. Onun sorumluluğunu yüklenmekten kaçındılar, onun sorumluluğundan korktular… (ama) onu insan yüklendi.” (Ahzâb/72) buyrulmaktadır.

İşte yönetim emanetini deruhte edenler, bu emanete layık olduğu şekilde sahip çıkmadıklarında, sınıflandırılan alanları son derece elimdir.

Aylardan beri devam eden kıyımlara karşı sessiz duran, kardeşlerinin ölümüne bir nevi seyirci kalan bu lidercikler, Allah’ın “Müminler ancak kardeştir” (Hucûrât/10) emrine karşı da kulaklarını kapatmış durumdadırlar. Bunların bu tavrı, bir nevi zulme rıza göstermektir.

Oysa insan fani olan bu dünyada;

  • Allah’a kulluk için vardır, çünkü O’nun emirlerini yerine getirmek için yaratılmıştır.
  • Allah’ın şanını yüceltmek için, İslam’ın müdafaasını yapmak için, cihat için yaratılmış, seyirci olarak yaratılmamıştır.
  •  Allah’ın iradesine göre hareket etmek için, Allah’ın hükümranlığı adına mücadele etmek için vardır.
  • Kulların buyruklarını değil, Allah’ın buyruklarını hâkim kılmak için vardır. Allah’a inkıyat için vardır, yoksa nefse göre yaşamak için değil.

Mehmet Akif’in dediği gibi:

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!

 İnsanlarda cesaretsizlik hâkim olunca, imanın şahlanması zorlaşır, insan ürkek olur, günümüz siyasilerinde olduğu gibi.

 Bu gibi siyasilerin:

  •  Mabutları amirler,
  • Kıbleleri para,
  •  Şeriatları benlik (ahmaklık),
  •  Arzuları makam ve şehvet,
  •  İbadetleri zenginlere hizmet,
  • Zikirleri vesvese ve desise,
  • Hazineleri kurnazlıktır.”

Onun için gözleri önünde yapılan kıyımlara sessiz durabilmektedirler.

Unutmamak gerekir ki;

  •  Allah hiçbir hain ve nankörü sevmez. (Hac/38)
  •  Allah bozguncuların işini düzeltmez. (Yunus/81)

Bunlar lider olsa, reis olsa, kral olsa da fark etmez.

onun için emaneti tevdi zamanı gelince, geçmişi, hali, geleceği dikkate alınarak emanet verilmez ise, o zaman, o kişilerin icra edeceği her fiile ortak olunur. Siyaset adına da olsa… Emir, her alana şamildir.

Sonuç olarak denebilir ki:

  •  İmanın zirvesine ulaşamayanlardan yönetici seçilemez. Çünkü: “İman hem nurdur hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden kâinata meydan okuyabilir.” (Said Nursi) Sütre gerisinden olayları takip etmez.     
  • Kardeşlerinin doğranmasına seyirci kalamaz. Çünkü emanete riayet etmemiş olur.
  • Konuşulanlara göre değil, icraata göre değerlendirmelerin yapılması gerekir.
  • Kullardan korkup, pusma yerine, Allah’a güvenerek aslanlar gibi kükremek gerekir.
  • Alıştırılmış papağanlar gibi konuşmamalı, özden konuşmalı, yürekli konuşmalı, eğip bükmeden doğruyu haykırmalıdır.

Bugüne kadar işlenen İsrail katliamlarına karşı dik duran birini görmedik, göremedik. Sadece resimler çekerek yayınladık ama milletin isteğine göre hareket edildiğini göremedik. Korkmayın, neticede öleceğiz.

Rahman ve Rahim,         

 Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”                                 

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 19.08.2024