Gazeteci Celal Kazdağlı, bu kutuplaştırma siyasetinin ülkeyi bölünme noktasına getireceğini vurguladı.
Celal Kazdağlı’nın konuşmasındaki satır başlıkları şöyle:
Şimdi ne deniyor? Sen hainsin diyor. Sen PKK'sın diyor. Değil mi? Benim karşıma PKK'nın PKK'lı olan bir adamı niye aday olarak koyuyorsun? Ben koymadım yani. Yasalara göre verdim. İzin verdin. Sen verdin. PKK'lıysa niye izin verdin? Ben ona oy verdim diye benim PKK'lı diye niye suçluyorsun? Hiçbir alakam da yok yani. Egeliyim, Denizliliyim. FETÖ'cü diye ne suçluyorsun. Hain diye Amerikan uşağı diye niye suçluyorsun? Bütün gençlik boyunca da Amerikan karşıtlığı bu geçti. Bir tercihten dolayı bunu yapıyorsam olmaz.
Şimdi İstanbul, İzmir %65 ile Kılıçdaroğlu'nun seçtiği hepsi hain, Trabzon %65 ile Erdoğan'ı seçti, hepsi vatansever. O hainlerle, o vatanseverler nasıl bir arada yaşayacak? O zaman ben ülkeyi böldüm zaten. O zaman eyaletleri gibi kur, herkes kendi kanununla yaşasın bir arada yaşamamızın bir anlamı yok. Ben tercihimden dolayı suçlanıyorsam vatan hainiysem niye benimle birlikte yaşamaya çalışıyorsun? Beraber değiliz. Ortak bir tarafımız yok. Ege'nin seninle bir ortağı yok. Trabzon'un seninle bir ortak yeri yok. Bölelim ülkeyi. Bölünsün Buraya doğru gidiyor.
Kazdağlı, seçim sistemindeki adaletsizliğe de değindi:
Milletvekilleri seçilirken İstanbul yüz elli bine yakın kişi bir milletvekili seçiyor. Denizli yüz bin kişiye bir milletvekili seçiyor. Şu anda Bayburt veya Tunceli 35 bin kişi seçiyor, çok büyük adaletsiz. Ya kardeşim benim kararımı sen veriyorsun 45 bin kişiyle. Önce bunu düzelt. Adaletse büyük şehirlerin kararı Büyükşehirdekiler versin. Bu adaletsizliği üzerinde kimse durmuyor.
“Bu teröre destek vermektir”
Devletin televizyonu, PKK'nın adamını niye gösterip duruyorsun “oradan o böyle diyor” diye? Ben bugüne kadar hiçbir zaman devlet televizyonlarında ya da kamu medyasında terör örgütünün bu kadar afişe edildiğini, sözlerinin yayınlandığını duymadım. Bu teröre destek vermektir. Benim ömrüm PKK'yla mücadeleyle geçti yani gazeteciliğim, PKK'yla başladı, öyle gitti. Ve aman ha ismini bile yazmayın denir. Bölücü terör örgütüydü, yazın derlerdi. Hep de öyle yazardık. Şimdi alenen televizyonlarda görülüyor.
“O zaman herkes kendi kanununa, kendi eyaletiyle çıksın”
Yani toplumu bu şekilde kutuplaştırdın ve böldüğün zaman nasıl hangi ortak zeminde yaşatacak? O zaman herkes kendi kanununa, kendi eyaletiyle çıksın. Trabzon başka bir eyalet olsun. İzmir başka bir eyalet olsun. İzmir'deki vatandaş Trabzon'da yaşamıyor. Göç etmiyor. Ama Trabzon'da pek çok insan İzmir'de yaşıyordur. Muhtemelen göç etmiş, gelmiştir. Herkes kendi yerine çekilsin. Ayrıca vergiyi ödeyen yerlerin vergisinin kendisine kalsın yüzde onu öbür tarafa gitsin gerisini vermesin. Aynı İtalya'da olduğu gibi, “Yukarıdaki kuzeydeki aşağıya ben bakmam, itiraz ediyorum” diyor. Yani öyle madem ki böldünüz. Bir tercihimden dolayı ben makbul bir insanken şimdi PKK'cı oldum. Şimdi FETÖ'cü oldum. Şimdi Amerikan ajanı oldum. Ben de nasıl özür dileyeceksin? Ben saygı görmek istiyorum tercihimden dolayı. Ben bugüne kadar herkesin tercihine saygı gösterdim. Nasıl rencide edebiliyorsun? Nasıl beni ötekileştiriyorsun? Bu nasıl bir Türkiye'de beraber yaşayacağız? Sonra Mevlana'dan örnek veriyorsun. Ne olursan ol gel.
“Kılıçdaroğlu da desin ki, kardeşim, Ege bölünüyorsa bölünüyor”
Bölünüyoruz diye itiraz etmenin bir anlamı yok Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu da desin ki, kardeşim, Ege bölünüyorsa bölünüyor. Güneydoğu bölünüyorsa bölünüyor. “Bu Bölüyor çünkü Türkiye'yi” desin.