Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bugün Türkiye Emekliler Derneği ile Tüm Emekliler Derneği'ni ziyaret etti. Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek "Sanki emekliyi hiçe sayıyor gibi bir tavrı var. Yarın seçim olsa emeklilerden de oy isteyecek. 16 milyon insan az değil ki... Şu anda gündeminde bu yok. Seçime yakın belki 'size ikişer bin lira daha verdim' diyecek" diye konuştu.
Davutoğlu ise "7 bin 500 lira aylığı, ortaokuluna giden çocuğa harçlık olarak veren iktidar mensupları, kolay zengin olmuş kesimin oturdukları masada ufak bir bahşiş olarak verdiği rakamı emekliye bir maaş olarak veriyor” diye konuştu.
Karamollaoğlu ve Davutoğlu'na ziyarette Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Saadet Partisi Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca ve Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün eşlik etti.
"İkramiye çıktığı gün bir kurban alabiliyorduk. Şimdi 4'te 1'ini alamıyoruz"
Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, görüşmede şunları söyledi:
"Aç ve yoksul bir ülke yoluna devam edemez. Hele hele ömrünü bu ülkenin imar ve inşasına ayırmış olan emekli topluluğu da hiç kimseyi bu kadar zor durumda bırakamaz. İkramiye bizim kuruluşun 45 yıl evvel talebiydi; ikramiye çıktı. İkramiye çıktığı gün bir kurban alabiliyorduk. Şimdi 4'te 1'ini alamıyoruz. Bunun mutlaka güncellenmesi gerekir. Her ay emeklinin maaşından muayene ve katkı parası adı altında bir para kesiliyor. Yıllarca çalışanlar iki prim ödediler. Bir, ihtiyarlık primi yani emekli maaşına bağlanma; iki, hastalık primi. Şimdi, yaşı geldi. Emeklinin her ay aylığından bir şey kesiliyor.
Bazı kişi ve kuruluşlar, haysiyet cellatları da hedef olarak bizi gösteriyor. 130 binin üzerinde dernek var, Türkiye birincisi biziz... 'Dernek kesti' katkım payını diyor. Böyle de hedef tahtasına biz oturduk."
"En büyük sıkıntı Türkiye’de gelir adaletindeki bozukluk"
Davutoğlu ise burada şunları söyledi:
"Bir toplumun refah düzeyi iki kesimle ölçülür. Bir, çocuk ve gençlere ne kadar iyi eğitim verdiği; iki, emeklileri. Onlara ne kadar güzel bir hayat şartı sağladığı insan onuruna yakışır bir şekilde. Bir gün Kayseri'de orta sınıftan diyebileceğimiz zarif bir hanımefendi, 'Ben memur olarak çalıştım. Şu fileyi dolduramadım Başbakanım' dedi ve ağlamaya başladı. Hep itibar görmüş, dede babaanne olmuş bir emekli torununa harçlık veremiyorsa, şeker alıp götüremiyorsa o insanın bütün emekleri boşa gitmiş olur.
En büyük sıkıntı Türkiye'de gelir adaletindeki bozukluk. Türkiye'de en üst yüzde 1, toplam gelirin yüzde 40'ını alıyor. Büyük ihtimalle bu en üst yüzde 1'de hiç emekli yok."
Karamollaoğlu da "Emeklilerin Türkiye'de en rahat yaşayan toplum kesimi olması icap eder. Karnını doyurabilmek, ihtiyacını giderebilmek için yeni iş arayan emekliye ihtiyacı yok bu ülkenin. Emekli, 'Ben emeğimi verdim, bu yaşa geldim. Bundan sonra da birikimimi bana maaş olarak veriyorlar' mantığı ile emekli rahat edecek" diye konuştu.
"Türkiye istatistik kurumu hiçbir gün doğru bir tespit yapıp da ortaya çıkmadı"
Kazım Ergün ise "4447 ile Türkiye İstatistik Kurumu'na bağlandık. Devleti yönetenler emekliyi bir kuruma bağlamış oldu, sırtından yükü attı. Türkiye İstatistik Kurumu hiçbir gün doğru bir tespit yapıp da ortaya çıkmadı. Şimdi biz, ilk çıktığı günden itibaren hatta Türkiye depremlerle kan ağlarken akıl almaz bir boşluğa itildik. Burada da yüzdelik zamlara ilk karşı çıkan bir takımız biz. Yüzdelik zamların sıkıntısı şu; diyelim ki asıl maaşları 7 bin 500 lira olan yüzde 20 zam aldığını kabul edin, 9 bin lira maaşı olacak. Sistem kendiliğinden fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapıyor."
Davutoğlu'ndan Erdoğan’a: "gereğini yapmadan 'inşallah' demek caiz değildir"
Türkiye Emekliler Derneği'nde bir basın mensubunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yılbaşından önce emekliye zam yapılır mı" sorusuna "İnşallah noktasındayız" yanıtını anımsatması üzerine Davutoğlu, " İnşallah kavramını doğru yerde kullanmak lazım. Sorumluluk sahibi olan insanlar gereğini yaparlar; sonra inşallah derler. Bizim inancımıza göre, gereğini yapmadan 'inşallah' demek caiz değildir. Gereği nedir? Emeklileri muhtaç etmeden onurlu bir hayata kavuşturmaktır. Önce gereğini yapsın sonra inşallah desin" açıklamasını yaptı.
"Emekliyi bu hale getiren 23 yıldır uygulanan tüfe sistemidir"
Karamollaoğlu ve Davutoğlu'nun Tüm Emekliler Derneği'ni ziyaretinde ise Dernek Genel Başkanı Satılmış Çalışkan, emeklilerin sorunlarına ilişkin şunları söyledi:
"Emekliyi bu hale getiren 23 yıldır uygulanan TÜFE sistemidir. Emekliye 23 yıldır milli gelirden pay verilmemiştir. Sadece tabana destek yapmak, adaletsizlik getiriyor. Ödenen prim ile verilen hizmete bakılamıyor. Bu dönemin adaletsiz zammı da emekliyi hüsrana uğratmıştır. Son zamda emekliyi tamamen mağdur etmiştir.
Bugünkü yasalarda uygulamada 3600 gün prim ödeyen ile 7200 gün prim ödeyen aynı maaşı almaktadır. Emekliler, bugün ortalama 9 bin TL emekli aylığı ile toplumun en mağdur kesimi oldu. Emeklilerin de çalışırken bir yaşam standardı vardı; bugün günümüzü kurtarmaya çalışıyoruz.
"Bu gidişle emeklinin taban aylığı 65 aylığına emsal olacak"
Hala 'yılbaşını bekleyin' deniliyor. Emeklilerin bu zamlar altında, bekleyecek sabrı ve enflasyondan ezilecek bir yeri kalmadı. İnşallah ile maşallahlık zamanımız da kalmadı. 2003 yılında asgari ücret, 226 lira. Emekli taban aylığı 332 lira. Bugün asgari ücret 11 bin 402 lira; emekli taban aylığı 5 bin 683 lira... Bu gidişle emeklinin taban aylığı 65 aylığına emsal olacak.
Taleplerimiz parlamentodan ve iktidardan; bu görülen mağduriyetin giderilmesi için taban aylığın asgari ücrete yükseltilmesi, memur çalışanına verilen 8 bin 77 liranın emeklilere de seyyanen verilmesi, bir cumhuriyet ikramiyesinin verilmesini de bekliyoruz. Tüm emekliyi kapsayacak hizmet ve prime dayalı bir intibak yasasının hayata geçirilerek yasalardaki farklı uygulamalardan meydana gelen adaletsizliği kaldırmak, emekli maaşlarını eriten TÜFE uygulamasını çıkarılmasını talep ediyoruz."
"İktidar partisinin zihniyetinin değişmesi lazım"
Bir basın mensubunun "Emekliler ötekileştiriliyor mu" sorusuna Karamollaoğlu, şu yanıtı verdi:
"Sanki emekliyi hiçe sayıyor gibi bir tavrı var. Yarın seçim olsa emeklilerden de oy isteyecek. 16 milyon insan az değil ki... Bir de aile çevresi ile beraber bunu aldığınız zaman bu daha da büyük bir rakama çıkıyor. Şu anda gündeminde bu yok. Seçime yakın belki 'size ikişer bin lira daha verdim' diyecek. Herkes de 'Allah razı olsun, yaparsa yine bunlar yapar' diyecek. O zaman da iş bitti. İktidar partisinin zihniyetinin değişmesi lazım. İktidarda olan insanlar, hangi kesimden olursa olsun vatandaşın derdiyle dertlenme mecburiyeti var. Ama bu arkadaşlar sadece dar bir kadroyu, yüzde 20'lik bir kesimi önemsiyor. 'Gerisinin ne hali varsa görsün' diyor, o zaman da Türkiye'nin problemlerinin çözülmesi mümkün değil."
"Kolay zengin olmuş kesimin oturdukları masada ufak bir bahşiş olarak verdiği rakamı emekliye bir maaş olarak veriyor"
Davutoğlu ise şunları dedi:
"Ötekileştirme doğru bir tabir ama farklı bir şey daha var: Yok sayma, çantada keklik görme. Emeklilere iktidarın şu anki bakışı ekonomi için bir yük ama oy vakti geldiğinde de biraz hamaset ile biraz slogan ile biraz algı ile oylarını rahat alabileceği, kandırılabilececek bir topluluk. Nasıl kandırıyor? Bazen bir ayet okuyor, 'faizle savaşacağım' diyor ama emeklileri, tüm toplumu faizin altında eziyor. Başka bir zaman milli birlik, beraberlik, dış mihrak diyor sonra kendi gidip dış mihrakların elini sıkıyor. Emeklilerimizin kendi kanalları üzerinden propagandaya açık olduğunu düşünüp kendi kanaatini yayıyor. Buna emeklilerin vereceği cevap ilk seçimlerde gereğini yapmak. 7 bin 500 lira aylığı, ortaokuluna giden çocuğa harçlık olarak veren iktidar mensupları, kolay zengin olmuş kesimin oturdukları masada ufak bir bahşiş olarak verdiği rakamı emekliye bir maaş olarak veriyor. Çünkü yüreği emekliler ile birlikte yanmıyor. Ötekileştirmenin ötesine yok sayma var."