Türkiye’de kamuda eğitime ayrılan pay her geçen sene azalırken, eğitimin kalitesi de düşmeye devam ediyor. Kamu eğitim konusunda sınıfta kalırken, çocuklarının iyi eğitime erişmesini isteyen veliler mecburen özel okullara yöneliyor. Özelin eğitimdeki payı katlanırken, yüksek enflasyon özel okul ücretlerine de yansımış veliler yüzde 100’ü aşan fiyatlarla karşılaşmıştı. Fahiş artışa yetkililer tarafından alınan ilk önlem yüzde 65 sınırı olmuştu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’yle bir dizi düzenlemeye gitti. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı.
Yeni düzenlemeyle okulların ara sınıflarının eğitim ücreti belirlenirken bir önceki eğitim öğretim yılında ilan edilen ücret, okulda devam eden öğrencilerin eğitim ücreti belirlenirken ise öğrenci kayıt sözleşmesinde belirlenen ücret dikkate alınacak. Yönetmelikte yer verilen ifadeye göre, “bu ücretlere (bir önceki yılın ortalama yurt içi ÜFE+bir önceki yılın ortalama TÜFE)+5 oranından fazla artış yapılamayacak.”
Yönetmelik kapsamında özel okullar ve kurslardaki kontenjan, çalışma takvimi, çalışma saati, öğrenci ve kursiyer kayıt işlemlerine yönelik düzenlemelere de gidildi. Buna göre, okullar, kayıt ve nakil işlemlerinde zeka testi ve benzeri uygulamaların sonuçlarına göre öğrenci seçimi yapamayacak. Özel okullarda tam gün eğitim öğretim yapılacak. Bunların yanı sıra özel okullara ayrıcalıklara devam edildi. Özel okulların dershane gibi çalışmasının önü açıldı. Kamunun aksine ilkokulda tüm derslere alan öğretmenlerinin girmesine olanak tanındı.
Dershane gibi çalışmalarının önü açılacak
Devlet ilkokullarında yalnızca İngilizce’yle Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine alan öğretmenleri girerken özel okullarda ilkokul üçüncü sınıftan itibaren tüm dersler için alan öğretmenleri görevlendirilebilecek. Öte yandan özel öğretim kursları, artık Pazar günleri de sınavlara hazırlık eğitimi verebilecek. Bu yolla kurumların, dershane mantığıyla çalışmalarının önü açılacak. Özel öğretim kurslarının dershane modeliyle çalışmasına imkan sağlayacak bir başka değişiklik kapsamında ise özel kurslar iki bilim grubunda öğretim yapabilecek.
Takvimlerini paylaşacaklar
Mesleki eğitim merkezleri, uzaktan öğretim yapan kurslar ve sosyal etkinlik merkezleri gibi özel öğretim kursları da yıllık veya dönemlik çalışma takvimlerini ve haftalık çalışma saatlerini gösteren çizelgelerini bağlı olduğu milli eğitim müdürlüğüne gönderecek. Türk programı uygulayan milletlerarası okullarda Bakanlıkça onaylanmış Türk haftalık ders çizelgeleri ve programları uygulanabilecek.
Özel öğretim kurumları, il milli eğitim müdürlükleri ile belediyeler arasında imzalanan ve Bakanlıkça onaylanan sosyal etkinlik merkezleri veya örgün eğitim programlarına destek mahiyetinde ücretsiz kurs düzenlenmesine ilişkin işbirliği protokolü yapabilecek. Özel öğretim kurslarındaki bilim grupları öğrencilerin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlendi. “Sosyal Bilimler” ve Fen Bilimleri” grubu şeklinde iki bilim grubu tanımlandı.
Mesleki eğitim merkezleri, uzaktan öğretim yapan kurslar ve sosyal etkinlik merkezleri gibi özel öğretim kursları da yıllık veya dönemlik çalışma takvimlerini ve haftalık çalışma saatlerini gösteren çizelgelerini bağlı olduğu milli eğitim müdürlüğüne gönderecek. Türk programı uygulayan milletlerarası okullarda Bakanlıkça onaylanmış Türk haftalık ders çizelgeleri ve programları uygulanabilecek. Özel öğretim kurumları, il milli eğitim müdürlükleri ile belediyeler arasında imzalanan ve Bakanlıkça onaylanan sosyal etkinlik merkezleri veya örgün eğitim programlarına destek mahiyetinde ücretsiz kurs düzenlenmesine ilişkin işbirliği protokolü yapabilecek. Özel öğretim kurslarındaki bilim grupları öğrencilerin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlendi. “Sosyal Bilimler” ve Fen Bilimleri” grubu şeklinde iki bilim grubu tanımlandı.
Oecd ülkeleri arasında eğitime en az pay ayıran ülkelerden biriyiz
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayımlanan bir rapor, Türkiye’nin eğitim alanında yatırım ve araştırma konularında sınıfta kaldığını ortaya koyuyor. Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından OECD’nin yayımladığı “Bir Bakışta Eğitim 2022” raporunda yer alan 100’den fazla veri tablosu ve grafik incelenerek “Türkiye Üzerine Değerlendirme ve Öneriler” başlıklı bir raporuna göre Türkiye, yükseköğretim öncesi kademelerde eğitim kurumlarına yapılan özel harcamalar payının en yüksek olduğu OECD ülkesi. Türkiye’de yükseköğretim öncesi kademelerde hane halkının üstlendiği eğitim harcamaları OECD ortalamasının iki katından fazla.
Özelin eğitimdeki payında ilk sırada yer alan Türkiye kamunun payında ise son sırada. Türkiye, öğrenci başına yapılan eğitim kurumları harcamasında tüm eğitim kademeleri için ortalama 5 bin 743 dolarlık harcama ile Meksika ve Kolombiya’dan sonra öğrenci başına en düşük harcama yapan OECD ülkesi. OECD ortalamasında öğrenci başına yaklaşık 12 bin dolar harcanıyor.
Devletin harcaması azaldı vatandaşın arttı
Eğitim harcamalarının toplam tutarı artmasına karşın gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı azaldı. 2020 yılında bu oran yüzde 5,4 iken 2021’de yüzde 4,8’e geriledi. Devlet tarafından yapılan eğitim harcamasının GSYH içindeki payı da 2020’de yüzde 4 iken 2021’de yüzde 3,4 düzeyine düştü. 2020’de eğitim harcamalarının yüzde 74,7’si devlet tarafından karşılanırken bu oran 2021’de yüzde 72,5 oldu. Buna karşılık 2021’de hane halkları tarafından eğitime yapılan harcamaların oranı arttı. Bir önceki yıl bu oran yüzde 20,2 iken 2021’de yüzde 22 olarak hesaplandı. Eğitim harcamalarının kalan kısmını oluşturan yüzde 10,5’u özel kurumlar, yüzde 0,4’ü ise uluslararası kaynaklar tarafından gerçekleştirildi.
‘Türkiye eğitim sistemini gözden geçirmeli’
Dünyaca ünlü ekonomist ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsünde (MIT) profesor olan Daron Acemoğlu Türkiye’nin eğitim sistemini gözden geçirmesi gerektiğini belirtti. MİT öğretim üyesi, “Mühendislikte aslında acayip düşüş var Türkiye’de. Bilgisayar mühendisliğinde hiçbir artış yok. Yani Türkiye gençlerini doğru yönlendirmiyor bu konuda. Özellikle bu yapay zekanın getireceği gelişmelere nasıl ayak uyduracağımızı bilmiyoruz. Bundan da daha önemlisi Türkiye kurumları giderek daha kötüleşiyor. Ekonomik kurumlar, hükümet etkinliği, denetleme kalitesi, yoksulluğun kontrolü, iş piyasasındaki kurumların hepsinde kurumsal bir çöküş var. Tabii ki bu kurumsal çöküş kendi başına olmuyor. Aynı zamanda siyasi hakların da çöküşüyle alakalı. Bunların hepsini bir arada görmek lazım” dedi.