İzzet, Şeref Ve Onur; Güç, Makam ve Parada mıdır?

Abone Ol

İnsanlar arasında izzet, şeref, onur ve itimat çok önemli. Genellikle herkes bu meziyetlere sahip olmak ister ama bunun kaynağı ve gerçeği nedir? İzzet ve onuru Fatır Suresinin 10. Ayeti kerimesi gölgesinde değerlendireceğiz

“Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir. Güzel sözler O’na yükselir; rızâsına uygun iş ve davranışları da O yüceltir. Sinsi sinsi kötülük tasarlayanlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzakları altüst olur.” (Fatır 10)

“Kuran Yolu” tefsirinde özetle; 
“İzzet kelimesi “onur, saygınlık ve güçlü olma” anlamlarına gelir. “Kim izzet isterse bilmeli ki izzet tamamıyla Allah’a aittir” şeklinde çevirilen cümleye, bazı müfessirler,  “Kim izzet istiyorsa Allah’a itaat etsin, izzet bulsun”, diye tefsir etmiştir.

Şeref, onur, güç, pâye, üstünlük gibi anlamları olan “izzet”in bütünüyle Allah’a ait kılınması, bu kavramın O’nun hoşnutluğuna uygun olması halinde değer taşıyacağı ifade edilmektedir.” (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 453-454)

Seyyit Kutup’ta bu ayeti şöyle tefsir etmiştir özetle:

“Gerçek üstünlük, insanların dünyasına yansımadan önce kalpte kökleşir. Bu duygu sayesinde insan bütün onursuzluk ve başkalarına boyun eğme sebeplerinin üzerine yükselir. Bu duygu sayesinde her şeyden önce kendi nefsini alt eder. Küçük düşürücü ihtiraslarını, karşı durulmaz arzularını, korkularını, insanlara ve insan dışı varlıklara bağlanmış ümitlerini yener. İnsan bu alanlarda üstünlüğünü kabul ettirince hiç kimse onu alçaltmaya, ona boyun eğdirmeye sebep bulamaz.” 

“İnsanları arzuları, ihtirasları, korkuları ve umutları, onu küçük düşürür. Bunları denetim altına alabilen kimse her duruma, her şeye ve herkese karşı üstün gelir. İşte güç, üstünlük ve otorite ile bütünleşen gerçek itibar, budur.”

“Üstünlük ve itibar gerçek karşısında inatla direnmek ve batıl ile pohpohlanmak değildir. Önüne çıkan herkesi ve her şeyi kırıp döken şımarık bir zorbalık da değildir. İçgüdülere boyun eğen, ihtiraslara yenik düşen taşkın bir reaksiyon da değildir. Hak, adalet ve yarar düşünmeden pençe atan, yakalara yapışan kör bir kaba güç de değildir. Asla.

“Üstünlük ve itibar nefsin ihtiraslarına egemen olmaktır, bağımlılığı ve aşağılanmayı alt etmektir; Allah’dan başkası önünde boyun eğmemektir. Bunların yanı sıra Allah’a boyun eğmek, saygı beslemektir; Allah’dan korkmak ve çekinmektir; sevinçte de kederde de yüce Allah’ın gözetimini üzerinde hissetmektir. İnsan Allah’a boyun eğerse başı dik olur. İnsan Allah’dan korkarsa O’nun hoşuna gitmeyen her şeye karşı çıkar. İnsan kendini Allah’ın sürekli gözetimi altında hissederse O’nun izni olmadıkça başını eğmez.” (Seyyit Kutup Fizilali Kuran)

Dolaysıyla bu tefsirlerin ışığında şu çıkarımları yapmak mümkündür,

Yalan ve iftiralarla başkasını aldatanlar, izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Kamu malında, ihale adı altında, yolsuzluk ve hırsızlık yapanlar izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Başta kamu malı olmak üzere, israf ve savurganlık yapanlar, izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Adil olmayanlar ve sahip oldukları gücü insanlara zulüm etmekte kullananlar izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Torpil ve rüşvetle kul hakkı yiyenler, izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Kendi ırk, renk ve dili dışındaki ırk, renk ve dilleri inkar ve asimile edenler, izzet, onur ve şeref sahibi olamazlar,

Salih amel, Allah ve Resulünün rızasına uygun ve toplumun yararına olan her türlü faaliyettir,
 
Salih amel, toplumda adaleti, eşitliği, birlik ve beraberliği, huzur ve barışı sağlamaktır,

Salih amel, başta devlet adamları ve siyasiler olmak üzere,  devletin her kademesinde görev yapanların, emanete sahip çıkması, emin ve itibar sahibi olması, dürüst, güvenilir ve güzel ahlak sahibi olmasıdır,

Güzel konuşmak, hakkı, doğruyu, faydalı olanı, güzel ve iyiyi konuşmaktır,

Güzel konuşmak, toplumu, kutuplaştırmadan, ötekileştirmeden ve rencide etmeden, herkesi kucaklayıcı, birleştirici ve barışçı konuşmaktır,

Güzel konuşmak, muhatabını, kırmadan ve üzmeden, saygı ve nezaket içinde konuşmaktır. 

Kısacası İzzet ve şeref, mal, makam, şan, şöhret ve güçte değil, Allah’ın emir ve yasaklarına, Hz. Muhammet Mustafa (sav) sünnetine uymaktadır. Kula kul olmak değil, yalnız Allah’a kul olmaktadır.

Vesselam