İstiklal Caddesi'nde, 13 Kasım 2022 tarihinde 6 kişinin hayatını kaybettiği, 99 kişinin yaralandığı ve birçok iş yerinin hasara uğradığı terör saldırısına ilişkin, bomba düzeneğini bırakan Ahlam Albashır'ın da aralarında bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'nde bulunan duruşma salonundaki duruşmaya, 12 tutuklu sanık Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, tutuklu 15 sanık ise cezaevinden getirildi. Duruşmada sanıkların avukatları ve müştekiler de hazır bulundu.

Arapça tercüme sanıklara tebliğ edilmedi, 1 numaralı sanık savunma yapmadı

Mahkeme başkanı, davaya konu iddianamenin Arapça tercümesinin 5 Mayıs'ta mahkemeye gönderildiğini belirterek, Arapça tercümesinin sanıklara tebliğ edilmediğinin anlaşıldığını tutanağa geçirdi. Mahkeme başkanı, sanıkların iddianameyi yasa gereği 1 hafta önce okuması gerektiğini belirterek, sanıklara isterlerse savunmasını daha sonra yapabileceğini söyledi.

Albashır savunma yapmadı

Kimlik tespitinin ardından söz verilen sanık Ahlam Albashır, daha sonra savunma yapacağını söyledi.

Albashır'ı Esenler'den alan sanık savunma yaptı

Sanık Ahmed Carkes korsan taksi şoförlüğü yaptığını, Ahlam Albashır'i tanımadığını, Halil isimli kişinin kendisine Ahlam'ı Edirne'ye götürmesini söylediğini anlatarak şu ifadeleri kullandı:

“2014 yılında kaçak yollarla Türkiye'ye geldim. Savaş nedeniyle Türkiye'ye kaçtım. Arkadaşımın aracını emanet olarak aldım. Halil bana konum gönderdi ben de gittim. Yoldayken Halil beni aradı. ‘Alacağın kişi bayan' dedi. Halil benden ona bin lira vermemi istedi. Ne ödeme yaparsam hepsini Ammar'dan alırım. Ammar ve Halil arasında nasıl bir ilişki var bilmiyorum. Kız benimle arabaya bindi. Halil, ‘Edirne'ye ulaştırabilir misin' diye sordu. Halil'e aracın emanet olduğunu, Edirne yolunu bilmediğimi söyledim. Gece vakti gözlerimin iyi görmemesi nedeniyle gidemeyeceğimi söyledim.

Halil benden kızı misafir etmemi, bir telefon ve hat almamı söyledi. Neden olduğunu sorduğumda, bu kız yarın yurt dışına gidecek dim kart çalışmadığı için ona telefon almamı söyledi. Eve geldim ailem bana bu kızın kim oldığunu sordu. Ben de ailesinden kaçtığını, Türkiye'de kimsesi olmadığını ve yarın gideceğini söyledim. Halil beni aradı telefonu sordu. Ben de ‘kızın elinde dedim. Halil yine aradı ‘telefonu kırman lazım' dedi. Halil'in yasa dışı şeyler yaptığını bildiğim için, önlem almak için bunu talep ettiğini düşündüm. Telefon ve hat aldım, 1 saat sonra eve döndüm. Bizim ev erkek ve bayanların birlikte oturamayacağı şekildedir. Bayanla hiç oturmadım, ondan da hiç şüphelenmedim.”

İşinin taksi şoförlüğü olduğunu söyledi

Karakola götürüldüğünü, kendisine Ahlam'ın fotoğrafını gösterdiklerini ve Taksim'de patlama eylemi gerçkleştirdiğini söylediklerini anlatarak, “Kızın nerede olduğunu sordular. Herhangi bir baskı olmaksızın kızın nerede olduğunu söyledim. Esenler'e gitmeden önce Ahlam'ı ne gördüm ne iletişime geçtim. Bu kızı tanımıyorum. Halil'in sabah gideceği şeklinde talebi ve Türkiye'de kimsesi olmadığından dolayı bizde kalmasını kabul ettim. Ne Suriye’den ne Türkiye’den hayatımda hiç tanımıyorum. Yaşanan olaylardan dolayı çok üzgünüm. Suçsuzum. Kızın ne yaptığıyla ilgili hiçbir bilgim yoktur. Karakola gittiğimde bu eylemin Ahlam tarafından gerçekleştirildiğini öğrendim. İnternetteki sıkıntı nedeniyle eylemi gerçekleştirenin kim olduğunu göremedim. Terör örgütü üyelerinden birisi değilim. Ne savaş eğitimi ne silah eğitimi, hiçbir eğitim almadım. Devlete karşı hiçbir eyleme katılmadım. İşim taksi şoförlüğü. İşim istediği yere ulaştırmak ve ücretini almak. Terörist olduğunu bilseydim evime getirmezdim. Halil Suriye'den göçmen kaçakçılığı yapar. 9 yıldır Türkiye'de yaşıyorum. Kimliğim var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan şeref duyarız. Türkiye artık bizim vatanımız” dedi.

“Bir kadın ve bir erkeği Edirne’ye götür” dediklerini anlattı

Sanık Ammar Carkes de korsan taksi şoförlüğü yaptığını söyleyerek, “Halil ile yüz yüze görüşmedik, sadece telefon. Halil ile 7-8 ay çalıştıktan sonra göçmen kaçakçılığı yaptığını öğrendim. Bir şahsa telefon ve sim kart ile harcama yaptığımda Halil'e bildiriyordum. Halil de bir sonraki gelecek yolcu ile parayı gönderiyordu. Olaydan 5-6 gün önce beni aradı. ‘Bir erkek ve bir bayan yolcuyu Edirne'ye götüreceksin' dedi. Bana bir konum gönderdi. Konuma gittim kimseyi göremedim. Daha sonra bir şahıs yanıma geldi, ‘Halil'in gönderdiği şahısım' dedi. Halil'i aradım erkek geldi ama bayan gelmedi dedim.' Kadının gelmesi gecikecek, sen bu adamı al Edirne'ye götür' dedi. Edirne'ye götürdüm. Dönüş yolunda kardeşim Ahmed beni aradı. Halil'in onu aradığını, bu bayanı evimize getirmek istediğini söyledi. Edirne'ye gidecekti ama geç vakit olduğu için bizde kalacaktı” dedi.

“Koku geldiği için kız kardeşime ‘kıyafetini değiştir’ dedim”

Eve döndüğünde Ahlam Albashır'ın de orada olduğunu gördüğünü söyleyen sanık Carkes, “‘Halil'in gönderdiği Avrupa'ya gidecek şahıs sen misin' diye sordum. ‘Evet' dedi. Yemekten sonra kardeşim dışarı markete çıktı. Daha sonra bizi aradılar, Ahmed'in yakalandığını söylediler. Korsan taksicilik yaptığımız için işle ilgili bir sorun olduğunu düşündüm. Kızın elbiselerinden koku geliyordu. Kız kardeşime ‘kızın elbiselerini değiştir yarın Edirne'ye gidecek' dedim. Haberlerde Taksim'de olan patlama haberi çıktı. Ben de Facebook hesabımı açtım. Şebeke olmadığından çalışmadı. Daha sonra internet gelince açtım ve bu bayanın fotoğrafını gördüm. Bize gelen kıza benziyordu. Fotoğrafı ‘Halil'e gönderdim' ve ‘bu kız o kız mı' diye sordum. Bu kızdan elinden ne gelirse o şekilde kurtul dedi. Ben allahtan korkarım suç işlemem kimseyi öldürmem, vurmam. Bizim evdeyken aklımı kullanamıyordum, sağlıklı düşünemiyordum. Bize aileme zarar verebilir diye endişem oldu. 10 dakika sonra polis gelip hem kendisini hem bizi gözaltına aldı. Ben Halil'i sadece yolcu taşıma işiyle ilgili biliyorum. Herhangi bir örgüte üye değilim. Allah bütün ölenlere rahmet eylesin. Göçmen kaçakçılığı suçundan hakkımda hüküm verilirse bunu kabul edebilirim. Çünkü bu işi yapıyorum. Diğer suçlamalarla ilgim yoktur. Ben kimseyi öldüremem, Müslümanım” ifadelerini kullandı.

Sanığın bu sözleri sırasında duruşma salonunda bulunan bazı müştekiler tepki gösterdi.

“Ahlam ve eşinin kurbanlarıyız”

Duruşmada savunma yapan Ahlam Albashır'ın bir süre kaldığı Esenler'deki tekstil atölyesinin sahibi sanık Fatma Berkel ise savunmasında, Albashır'ın geceleri uyumadığını, gündüz uyuduğunu söyledi. Olay sırasında hamile olduğunu söyleyen Berkel, “Olaydan sonra düşük yaptım. Olayda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Hepimiz Ahlam ve eşinin kurbanlarıyız” dedi.

Duruşma ertelendi

Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, yakalama kararı bulunan sanıklar hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine hükmetti. Mahkeme, iddianamenin Arapça tercümesinin sanıklara tebliğ edilmesi için müzekkere yazılmasına karar vererek, duruşmayı 17 Temmuz'a ertelendi.

Olayın geçmişi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 123 kişi müşteki olarak yer aldı.

İddianamede, 36 şüphelinin “devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma”, “silahlı terör örgütü kurma veya yönetme”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme”, “tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme”, “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” ve “göçmen kaçakçılığı” suçlarından cezalandırılması istendi.

İddianamede, şüphelilerden Ahlam Albashır'ın “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, “tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmek” suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet suçundan cezalandırılması talep edildi.

Öte yandan Albashır'ın 99 kişiye karşı “tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 1930 yıldan 2 bin 970 yıla kadar, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi” suçundan ise 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere, toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1949 yıldan 3 bin 9 yıla kadar hapis ile cezalandırılması talep edildi.