İstanbulspor ile Konyaspor arasında oynanan süper lig mücadelesine tanık olduk. 18 yıl sonra iki takım arasında oynanan bir karşılaşmayı bir kez daha yakından takip ederek bu kez Konya’da değil İstanbul’da canlı izledim.
Öncelikle Necmi Kadıoğlu Stadyumu’nun bir süper lig karşılaşmasına ev sahipliği yapmasını yetersiz buluyorum. Ve dahası bu iki takımın karşılaşmasına nüfusu şehirleri aşan ilçede ilgi ve alakanın olmamasını kabul edemiyorum. Ne bekliyorsun, lüks bir stad ve binlerce seyirci mi diyebilirsiniz.
Kimse kusura bakmasın. Ülkede kalite ve değerin nerede hayat bulduğunu idrak edemeyecek kadar kendinde olmayan bir toplumla karşı karşıyayız. İşte sadece bu sebeple, başta İstanbulspor olmak üzere bu iki takımın karşılaşmasına ne stadı ne çevreyi ne de seyircisizliği kabul edemiyorum. Lakin bu kalite bana umut veriyor.
SKOR KİMSEYİ YANILTMASIN
Karşılaşma öncesi gerçek şu idi ki her iki takımda golle buluşamamış ve üstelik Konyaspor avrupadan yara alırken İstanbulspor henüz puanla tanışamamıştı.
Maçın ilk dakikasından itibaren oyun gücünü rakibine kabul ettiren bir İstanbulsporla karşılaştık. Uzaktan atılan gole kadar üst seviyede devam eden bu durum 3. golden sonra moral ve motivasyon etkisi ile olsa gerek oldukça aşağı doğru seyretti. Hatta o dakikalarda iki oyuncusu ile rakibe pres yapan İstanbulsporda Kaptan ibrahim Yılmaz’ı orta sahada başı aşağıda gezerken gördüm. Sonra biraz toparlar gibi olsada arkadaşlarıyla skora yenik düşen takım hüviyetine büründüler.
Yine maçın ilk dakikalarına gelecek olursak iptal edilen golü ve birçok pozisyonu ile İstanbulspor, skor yapmanın dışında oldukça özverili ve başarılı bir oyun sergiledi. Uzun zamandır beraber oynayan ve rakiplerinin oynamasına müsade etmeyen Konyasporun bunu kabul etmek zorunda kalması kendileri için çok kıymetli.
SİSTEMİN GÜCÜ VE ZAAFLARI
Konyaspor, kalesinden oyun kurarken Amir ve Pavicic’e yapılan baskılar neticesinde uzun oynamak zorunda kaldı ve buna bir çözüm üretemedi. Uzun paslarla aranan çözüm, kanat oyuncularının topla zamanında buluşması ve geniş alanı iyi kullanmaları sebebiyle olumlu etki verdi.
Ancak 1-3-5-2 sisteminde rakibini yönlendiren İstanbulsporun, rakibine oyun kurdurmadığı bir zamanda geride alan bırakması ve devamında topu karşılama sürekliliğini göstermemesi Konyaspora pozisyonlar getirirken İstanbulspora akan oyunda güç düşüklüğüne sebep oldu.
Konyaspor, dönen topları erken karşılaması nedeniyle her hücüm oyununu istediği gibi sete çevirdi. İstanbulspor ise özellikle oyun gücünü kabul ettirdiği ilk yarım saat başta olmak üzere topa sahip olduğu anlarda özellikle kaleden kanatlara topu gecikmeli (zaman kaybı) ulaştırdı. Belkide bu oyun temposu ile topu kanatlara daha uzun ulaştırmak yerine kanat-stoper-kanat geçişgenliğini daha seri yapabilir, zamanda elde edeceği saniyelerle daha basit pozisyonlara ulaşarak gol ve gollerle tanışabilir.
Karşılaşmanın ikinci yarısında ise Konyasporun iki oyuncusu maça yön verdi. Bunlardan birisi oyunu kurarken markajdan çıkamayan ancak uzun topun devamında dönen top için 2. bölgeye hızlı geçiş sağlayan Amir. Bir diğeri ise takımı gol sorunları yaşadığı için eleştirilen Muhammet Demir. Topu saklaması, pas organizasyonunda takımın 3. bölgeye yerleşmesi için oldukça iyi mücadele etti ve bunda da başarılı oldu. Her zaman ki hatası ise basit oynamayıp, al verler yapmayarak kendini yorması. Yeni transfer edilen Uche’nin de Muhammet’ten formayı alabileceğini sanmıyorum hatta Konyaspor seviyesinde bir forvet olduğunu hiç sanmıyorum.
GERÇEK 4-0 ANCAK HAKİKAT BAŞKA
Konyaspor karşılaşmayı 4-0 kazandı, doğru. Ancak netice tam tersi olabilirdi. 2 penaltı, bir uzaktan şut ve bir de karambolde kendi kalesine gol. Konyaspor akan oyunda 1 gol buldu. O golde de savunmanın Çekici’nin önüne yarım saniye geç çıkması golün yolunu açtı.
Akan oyunda yenilen gol İstanbulspor için gösterdi ki savunma merkezli orta saha oyuncuları geriye dönüşte yetersiz kaldı. Her ne kadar karşılaşma boyunca geriye dönüşler iyi olsada küçük bir zaman kaybının telafisi olmuyor. Duran top organizasyonlarında da zaman zaman başarılı oldular ama sadece beceri ve alışkanlıklar finali getirmeye yeterli olmadı.
4’lü çakılı bir savunma ve önünde Amir’le garanti oynayan Konyaspora etkili olan ancak verimsiz olan kanat oyuncuları maçı kazandırdı. Rakip kalede bulduğu poziyonları gole çeviremeyen İstanbulsporda kalesinde zaman zaman poziyon verdi ancak bunun çoğunluğu 3. golden sonra oyun disiplininin kaybolması ile yaşandı.
Oyunun gücüne inana takımlar skorun etkisinde kalmadan mücadelesini sürdürürse muhakkak başarılı olacaktır. Sadece İstanbulspor için şunu öngörmek gerekir ki takım sahada adeta 1-3-2-5 sisteminde yer alıyor ve bu harika bir şey. Başarması zor ama gerçekleşebilirliği oldukça kuvvetli.
Her iki takımı, oyuncularını ve teknik ekiplerini tebrik ediyorum. Özelikle Osman Zeki Korkmaz’ı, ekibini ayrıca önemsiyor ve verdiği mücadelede başarılı olduğu görüyorum. Belki skor bugünlerde olmamış olabilir ancak geçtiğimiz yıl gördüğüm hakikat bugünde devam ediyor.
Hakikkat; sistemine, oyun gücüne, bulunduğun yerin kıymetine, herkesin skorda gördüğünün aksine emeğin karşılık bulacağına inananların yüreğinde hayat buluyor. Vazgeçme hocam, idrak edin oyuncu arkadaşlarım, değeri görün kıymetli seyirciler, okuyucular… Vesselam.
MEHMET ALİ KAYACI