Bir tarafı Gülhane Parkı'na, diğer bir tarafı da Topkapı Sarayı'na bakan, Tarihi Yarımada'nın en güzide noktalarından birinde bulunan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, içinde değişik coğrafyalara ait barındırdığı çok sayıda eserle binlerce yıl öncesine ışık tutuyor. Bahçesindeki büyük ağaçların arasında tarihi eserlerin yerleştirildiği alanda bulunan müze, tarihin sessiz anılarını ziyaretçilerin hafızalarında canlandırıyor.

Paleolitik dönemden başlayarak bugüne kadar birçok nadide eseri barındıran müzede çeşitli kültürlere ait tarihi eserler dünyanın bir çok noktasından gelen ziyaretçilerle buluşuyor.

Müzede özellikle İskender Lahdi başta olmak üzere, dünyanın en büyük lahdi olarak bilinen ve milattan sonra 3. yüzyıl ortası döneme ait Sidamara Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Lykia Lahdi gibi nadide eserlerin yanında, Büyük İskender Heykeli, Nehir Tanrısı heykeli, Aslan Heykelleri ve Medusa Başlı Madalyon ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Aralarında İskender Lahdı, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı eserlerin yer aldığı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde, imparatorluk topraklarından getirilen, çeşitli kültürlere ait bir milyona yakın seçkin eser bulunuyor.