Kaynak: Milli Gazete | Abdussamet Karataş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TRT WORD forumunda konuşma yaptığı sırada ‘İsrail’le ticaret kesilsin’, ‘Vicdan Gemisi’nin zincirleri açılsın’ talepleriyle protesto gösterisi düzenleyen birbirinden bağımsız, Filistin yürekli 9 gencimiz önce gözaltına alınmışlar daha sonra da ‘hukuk garabeti’ olarak nitelendirilen bir yargılama ile tutuklanmışlardı. Bir kısmı erkek, bir kısmı hanımlardan oluşan protestocu gençler serbest kalıncaya dek tutukluluk sürecince bir çok eziyete ve aşağılayıcı muameleye maruz kaldılar.  Bu kötü uygulamalara maruz kalan tutuklu protestoculardan Fatma Dilara Gezmişoğlu ile kızının esaret süresince yaşadığı birçok sıkıntıya şahit olan anne Meryem Gezmişoğlu yaşadıkları hak ihlallerini Milli Gazete’den Abdussamet Karataş'a anlattı. 

Bakan Yerlikaya: 124 bin 324 Suriyeli vatanına geri döndü Bakan Yerlikaya: 124 bin 324 Suriyeli vatanına geri döndü

“HİÇ HAKETMEDİĞİMİZ HALDE TERÖRİST MUALEMESİ GÖRDÜK”

Tutuklanan protestocu gençlerden biri olan Fatma Dilara Gezmişoğlu gözaltına alınmasından serbest kalana kadar geçen sürede bir çok kötü muameleye maruz kaldığını söyledi.  Yaşadığı ızdırap dolu günleri Milli Gazete’ye anlatan Gezmişoğlu  "Filistin’in Gazze’nin haklarını savunmak için bireysel olarak gerçekleştirdiğim protesto gösterisinde gözaltında alındım ve arkamdan sert bir şekilde ittirilerek gözaltı aracına girdim ilk uğradığım kötü muamele buydu. Daha sonra, oldukça havasız olan gözaltı aracındaki camları açmalarını istedik ama bu insani isteğimizi ısrarla reddettiler. Bizi hastaneye götürdüler, siber saldırı sebebiyle hastanelerdeki sistemler hizmet dışı denilerek 3-4 saat bekletildik, bir arkadaşımızın böbrek rahatsızlığı var dedik ama ısrarla lavaboya gitmesini engellediler. Nezarete girdik, lavaboyu kullanmamızda zorluk çıkarıldı, peçete yoktu, sabun da yoktu..Sabun içerek intihar  ediyorlar denilerek bize uzun bir süre sabun verilmedi. Arkadaşımız Sena’nın alerjisi olmasına rağmen kendisine peçete vermediler, görevlilerle çok zor iletişime geçtik bizi hiç dinlemediler, terörist muamelesi yaptılar, ilaç raporu olan arkadaşlarımız vardı mecburi durumda olmasına rağmen ilaçları verilmeyen arkadaşlarımız oldu.” şeklinde konuştu.

Fiziki ve psikolojik olarak şiddet gördüğünü belirten Dilara Gezmişoğlu “Cezaevine götürülürken kolumu sıkan bir memur vardı, çok ağır şekilde ittirildim, memur kolumdan sıkarak beni araca fırlattı. Elimin üzerinde çizikler oluştu. Mücahit, ben, Şeyda ve Emre abi tıklım tıklım bir şekilde asansöre bindirildik, asansörde Mücahit’in kolunu çevirdiler, asansörden indikten sonra bizi kameraya aldılar. Dalga geçtiler. Cezaevinde çıplak arama yapıldı, Ben tesettürüme dikkat eden birisiyim elhamdulillah, şalımı kestiler, feracemi özellikle dizimin üstünden kestiler, diğer arkadaşlarımın da aynı şekilde tesettür kıyafetlerini kestiler.  Aşağılayıcı bir dil kullandılar. Uğradığımız tüm kötü muamelere rağmen içeride dik durmaya çalıştık, niçin orada bulunduğumuz biliyorduk, bu eziyetleri Filistin için çektik” değerlendirmesinde bulundu.

“BU ÇOCUKLAR İTTİRİLMEYİ, İŞKENCE GÖRMEYİ HAK EDECEK GENÇLER DEĞİLDİ”

Kızının tutuklanma sürecinde büyük zahmet ve sıkıntılara maruz kalan anne Meryem Gezmişoğlu ise “Protesto sonrası tutuklanan gençlerimizin hepsi eğitimli üniversite mezunu, tertemiz gençler, polislerin zaten bunu anlamaları lazımdı..Bakınız salı günü nizamiyeye girerken beni gören bir görevli “Siz Filistin için tutuklanan gençleri görmeye geldiniz sanırım” dedi. Bunu nasıl anladılar çünkü artık insan sarrafı olmuşlar, oradaki polisler olsun, memurlar olsun, muhataplarına baktıklarında tanımıyorlar mı? Bu çocuklar ittirilmeyi, işkence görmeyi hak edecek gençler mi? Bir düşünsünler.. Benim kızıma ve arkadaşlarına açıkca zorbalık yapıldı. Elinin üzerinde tırnak izleri vardı. Bunlar terörist değil adam öldürmediler. Psikolojik olarak yıprandılar. Uzun uzun işlemler yapıldı. Kızım çok titiz bir kız olmasına rağmen eşyaları çöp poşetine konuldu. Silivri’de ziyaret salonuna girdiğimde, gardiyan kızımı getirdi, feracesini kesmişler üzerini kapatamıyor utana sıkıla gelmiş, eşarbı mendil kadar kalmış saçları kapanmıyor, mahremiyeti tamamen hiçe sayan uygulamalar.. Hiç hoş şeyler değil. Hem Dilara hem de oradaki evlatlarımız adına çok üzüldüm. Bu konuda ne gerekiyorsa yapılsın.” şeklinde konuştu.

“18 SAAT AÇ BIRAKILDIK”

Görevlilerin kötü muamelesine maruz kaldıklarını anlatan Şeyma Yıldırım “Hastaneye giderken araçta arbede yaşandı. Bir polis Dilara arkadaşımızın kolunu sıktı ve şikayet etmemize rağmen sıkmaya devam etti. Canı acıyan Dilara bırakın dedikçe bırakmadılar. Polis aracına resmen fırlattılar. Kolumuzu sıkmayın suçlu değiliz, terörist gibi davranıyorsunuz ama biz suçlu değiliz dedik, ama hiç ilgilenmediler. Pazartesi sabahı adliyeye götürüldük, normalde günde 3 öğün beslenme hakkımız vardı ama hiçbir şey yemedik, nezaretten çıkarken yemek yediğinize dair imza atacaksınız dediler, biz bi şey yemedik ki neyin imzasını atacağız dedik imzalamayı kabul etmedik. 18 saat hiçbir şey yiyemedik. Hakimin odasının önünde avukatlarımız bize yiyecek içecek getirdiler.” sözleriyle yaşadığı mağduriyeti dile getirdi.