DÜNYA

İşgalcinin gözü Filistin halkının kültürel mirasında

Abone Ol

İşgalcinin gözü Filistin halkının kültürel mirasında

İsrail’in Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini genişletme planında kültürel işgale de hazırlandığı ortaya çıktı. Tev Aviv, işgal altındaki Batı Şeria’daki yetkilerini genişleten bir yasa tasarısını onaylandı. Tasarı kabul edilirse, İsrail UNESCO dünya mirası Tell es Sultan gibi arkeolojik alanlara el koyacak. Filistin Yönetimi ise tasarının İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak planının bir parçası olduğunu belirterek, UNESCO’yu Filistin’in kültürel mirasını korumaya çağırdı.

SALİHA SULTAN

İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim faaliyetlerini genişletme planında kültürel işgale de hazırlandığı ortaya çıktı. İsrail’in 7 Ekim’de aldığı ve Türkiye, Brezilya gibi birçok ülke tarafından kınanan karar Filistin halkının Batı Şeria’daki kültürel mirasını da tehdit ediyor. Times of Israel’de yer alan habere göre, İsrail Yasama İşleri Bakanlık Komitesi geçen hafta, İsrail Eski Eserler Otoritesi’nin de (IAA) Batı Şeria’daki yetkilerini genişletmeyi amaçlayan bir yasa tasarısını onayladı. Yasa tasarısı kabul edilirse, bölgedeki arkeolojik alanlar İsrail’in yönetimine girecek.

İsrailli politikacı Amit Halevi tarafından sunulan yasa tasarısı, şu anda İsrail ordusu tarafından yönetilen Sivil Yönetim’deki birimin Batı Şeria arkeoloji sektörü üzerindeki gücünü artırmayı amaçlıyor. Haberlere göre yasa tasarısı , orada keşfedilen tarihi eserlerin ‘Filistin yönetimi ile hiçbir tarihi veya başka bir bağlantısı olmadığı’ varsayımına dayanıyor. Filistin Yönetimi (PA), Batı Şeria’da sivil kontrolü sürdürüyor. Tasarıda, Batı Şeria’ya İncil’deki isimleriyle atıfta bulunularak, “Yahudiye ve Samarya bölgelerinin siyasi statüsünün tartışılmasının, İsrail’in kendi halkına ait arkeolojik bulgular konusundaki sorumluluğuyla hiçbir ilgisi yoktur” ifadeleri kullanıldı.

FİLİSTİN YÖNETİMİ: AŞAMALI İLHAK PLANININ BİR PARÇASI

Öte yandan Temmuz 2023’te Filistin Yönetimi, İsrail’i, kuzeydeki Nablus şehrindeki Roma döneminden kalma arkeolojik Sebastia köyüne İsrail ordusu ve yerleşimci milisleri tarafından yapılan çok sayıda baskını gerekçe göstererek, Filistin topraklarındaki arkeolojik alanlar üzerindeki yetkilerini genişletme planıyla suçlamıştı. Filistin Yönetimi, Sebastia’nın kamusal meydanında UNESCO tarafından denetlenen yenileme projesinin devam ettiğine dikkat çekerek, Birleşmiş Milletler’in kültürel kolu olan UNESCO’dan duruma müdahale etmesi çağrısında bulunmuştu. Filistinliler, İsrail’in ‘Yahudileştirme’ tehdidiyle karşı karşıya bulunan işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan tarihi Sebastia beldesinin, UNESCO tarafından ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirasları Listesi’ne alınmasını istemişti. İsrail’in son hamlesinin ardından Filistin Yönetimi, İsrail’in Filistin arkeolojik alanlarını ele geçirme planı konusunda yeniden uyarıda bulunarak, UNESCO’ya bu konuda sorumluluk üstlenmesi çağrısında bulundu. Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “İbrani medyasının aktardığı açıklamalar, İsrail hükümetinin Filistin arkeolojik alanlarını ele geçirmek amacıyla yüz milyonlarca şekel tahsis etmeye hazırlandığını doğruladı” denildi. Bakanlık, söz konusu planın uygulanmasının, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’yı aşamalı olarak ilhak etme planının bir parçası olduğunu belirtti. Uluslararası topluma, özellikle UNESCO’ya, Filistin arkeolojik ve kültürel miras alanlarını koruma konusunda sorumluluk üstlenmeleri çağrısında bulunuldu. Çağrıların ardından gözler Filistin’i tanıyan ilk BM örgütü olan UNESCO’ya çevrildi.

UNESCO, ABD VE İSRAİL’E KRİZ YAŞATMIŞTI

UNESCO, 2011’de Filistin’e ‘tam üyelik’ statüsü veren ilk BM örgütü oldu. 2011’de bu kararı almasının ardından dönemin ABD Başkanı Barack Obama, UNESCO’ya verilen yıllık yardımı kesme kararı almıştı. UNESCO’nun Mayıs 2017’de İsrail’i Doğu Kudüs işgal ettiği için eleştirdiği kararının ardından, İsrail’le zaten bozuk olan ilişkiler daha da gerildi. Örgüt, İsrail’i Filistin topraklarını işgal ettiği için daha önce de eleştirmişti. Temmuz 2017’de UNESCO, Filistin topraklarındaki El Halil şehrinin ‘tehlike altındaki Dünya Mirası Listesi’ne aldı. Şehri ‘Hebron’ olarak adlandıran İsrail yönetimi, UNESCO’nun kararına Filistin’i ayrı bir devlet olarak tanıma anlamına geldiği gerekçesiyle tepki gösterdi. Ardından Netanyahu, ‘Yahudilerin şehirle olan bağını hiçe saydığı’ gerekçesiyle BM’ye yaptığı yardımdan 1 milyon doları keseceğini açıkladı. ABD’de ise Trump yönetimi kararı ‘taraflı, İsrail karşıtı, yapıcı olmayan ve utanç verici’ olarak değerlendirerek, 12 Ekim 2017’de örgütten ayrılma kararı aldı. ABD’nin kararını ‘cesur’ olarak nitelendiren İsrail de ABD’ye katıldı. İki ülkenin UNESCO’dan ayrılma kararı, 1 Ocak 2019 itibariyle yürürlüğe girdi ve iki ülke örgütten resmen ayrıldığını duyurdu.

DÜNYA MİRASI TELL ES-SULTAN TEHDİT ALTINDA

Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in Batı Şeria’daki kültürel işgal hamlesini, “Bu, Batı Şeria’daki Filistin arkeolojik alanlarını ele geçirip, İsrail denetimini sağlayarak ilhak etme planı kapsamında gerçekleşen bir saldırıdır” ifadeleriyle kınadı. İşgal altındaki Batı Şeria’daki arkeoloji mirası Filistinliler ile İsrailli yerleşimciler arasındaki toprak anlaşmazlıklarının bir parçası olarak önem kazanıyor. Son olarak UNESCO, Eylül 2023’te Eriha’daki dünyanın en eski şehri olarak bilinen 10 bin yıllık Tell es-Sultan’ı Dünya Mirası Listesi’ne eklemesi İsrailli politikacılar ve örgütlerin öfkesini çekti. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ise, UNESCO’nun kararını büyük bir memnunlukla karşıladıklarını açıkladı. Kudüs’ün 20 kilometre kuzeydoğusundaki Tell es-Sultan’da bir asırdan fazla zamandır arkeolojik kazılar yürütülüyor.