İstanbul

İklim değişikliği, küresel ısınma ve kuraklık, dünyanın ortak sorunları arasında gösteriliyor. Bu durum son yıllarda toprağı tehdit eden faktörlerin de başında yer alıyor.

Uzmanlar, Dünya Toprak Günü'nde, küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin toprak üzerindeki etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, sera gazlarının etkisiyle dünyanın sürekli ısınmaya devam ettiğini, bu durumun yağışları, yağışların ise toprağı etkilediğini söyledi.

Küresel ısınmanın yol açtığı olumsuz etkilerin sonuçlarının bugünlerde yaşandığını belirten Toros, şunları kaydetti:

"Buzulların erimesi, kuraklıkların artması, aşırı yağışlar, deniz su seviyesinin yükselmesi gibi onlarca felaketle karşı karşıyayız. Uzun yıllar yaşadığımız veya yeryüzünün, ekosistemin yaşadığı sistemdeki değişiklik... Bunlardan bir tanesi de topraklardaki ısınma. Aslında toprak demek hayat demek çünkü tüm gıdalarımızı toprakta yetiştiriyoruz. Toprakta bitkinin yetişebilmesi için güneş ışınına ihtiyacı var. Bol miktarda güneş ışığımız var ama bir de suya ihtiyacımız var."

Bir bölgede yağış düzeniyle birlikte topraktaki nem oranının da değiştiğini vurgulayan Toros, "Topraktaki nem oranı azaldıkça, bitkilerin yetişebilme şartları azalmaktadır. Bitkiler dezavantajlı duruma düşmektedir. Tabii sıcaklıkların artmasından bahsediyoruz. Su yüzeyinde sıcaklık bir derece arttığı zaman yüzde 7 su buharlaşması artıyor. Bu ne demektir? Toprakların ısınması, özellikle havanın ısınması, toprak yüzeyinden daha fazla suyun buharlaşması anlamına geliyor." şeklinde konuştu.

Toros, Türkiye'nin yüz ölçümü itibarıyla yağış bütçesine bakıldığında, yıllık ortalama 450 milyar metreküp yağış potansiyeli olduğunu belirterek, bu yağışların bazı yıllar 350 milyar, bazı yıllar da 550 milyar metreküpe kadar değiştiğini söyledi.

Yağışların yeterince değerlendirilemediğine işaret eden Toros, "Belki şu anda bunun dörtte, beşte birini ancak kullanabiliyoruz. Geri kalanı akıp gidiyor." dedi.

Toros, "Evimizde, iş yerimizde veya tarlamızda, bahçemizde, yağmur hasadı dediğimiz, yağan yağışın akıp gitmemesi için yerinde biriktirilmesiyle ve bitkilere ihtiyacı kadar suyun verilmesiyle suyu daha verimli kullandığımız takdirde önümüzdeki yıllarda kısa vadede herhangi bir tehlike bizi beklemiyor." ifadelerini kullandı.

"İklim değişikliği son yılların en büyük çevre sorunlarından birisi"

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Programı öğretim görevlisi Dr. Tuğçe Ağba Sevencan da iklim değişikliğinin son yılların en büyük çevre sorunlarından birisi olduğunu, insan hayatını dolaylı ya da doğrudan etkilediğini söyledi.

Hava trafiğine "kümülonimbus" engeli Hava trafiğine "kümülonimbus" engeli

Sevencan, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin toprak üzerinde ciddi etkileri olduğunu, ısınma artışıyla birlikte toprakta farklı formlar, döngüler ve dönüşümlerin yaşanacağını ifade etti.

Isınmayla birlikte buharlaşan havanın, yağış olarak tekrar yeryüzüne döndüğünü, bu durumun ise iklim değişikliklerine yol açtığını belirten Sevencan, bu döngünün direkt olarak bitki örtüsüne, çeşitliliğine ve oradan da tüketilen gıdaya yansıdığını dile getirdi.

Sevencan, "Önümüzdeki yıllarda bizi bu açıdan tehdit edecek birçok şey öngörülüyor, yörelerde yetişen sebzelerin, tarım ürünlerinin ya da bütün bitkisel floranın değişeceğiyle ilgili olarak. Tabii bu da kıtlık demeyelim ama besin azlığı ya da besinlerde dönüşüm şeklinde bir soru getiriyor aklımıza." diye konuştu.

"Herkesin yapması gereken şeyler var"

Toprak katmanlarının her yağıştan faydalanamadığını kaydeden Sevencan, "Küresel ısınma ve iklim değişikliği sebebiyle yağışlar çok daha hızlı ve kısa süreli oluyor. Toprak maalesef bundan faydalanamıyor. Böylelikle üst katmanlar her ne kadar ıslak ya da sulanmış gibi görünse de alt katmanlara doğru farklı bozulmalar meydana geliyor." ifadesini kullandı.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin toprağı olumsuz etkilemesini önlemek amacıyla herkesin yapması gerekenler olduğunun altını çizen Sevencan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz her ne kadar direkt iklim değişikliği olarak bunu düşünsek de bizim de alabileceğimiz önlemlerimiz var. Mümkün olduğunca sera gazı salınımını azaltmak, kullandığımız kimyasal maddeleri azaltmak, toprağı besleyici ve verimsel anlamda iyi gelebilecek ürünlerle besleyebilmek... İşte bunun için alternatifler var, kompostlar olabilir, farklı gübreler olabilir. Bu şekilde toprağı besleyerek ya da farklı tarım uygulamalarına yönelerek biraz daha B planı şeklinde ilerleyebiliriz."