Süper Lig'de bu sezon kendime 3 kulüp seçmiştim. Doğrusu onlar beni buna zorlamıştı. Hatay’ı eledim, Ümraniye ve İstanbul’a odaklandım.

Bu ülke insanına inanan, güvenen kim varsa yapması gereken tek bir şey vardı o da destek olmak. Varlık içinde var olmak kolaydır, yokluk içinde varlığını ortaya koymak hiç ama hiç kolay değildir.

HATAYSPOR / SERKAN ÖZBALTA

Hatayspor’da Serkan Özbalta’nın takımı 1-4-3-3 sistemi ile oyun gücünü sahaya yansıttı. Neredeyse her maç rakiplerini kalesine hapsetti. Ancak her şeyin kaderini belirleyen o gol gelmedikçe, o skor doğmadıkça emekler bu kez çok erken zayi oldu.

İnanıyorum ki bir başka zaman diliminde bir başka yerde daha başarılı sonuçlar elde edecektir. Kadrolara göre sistem gücünü geliştirecek ve bu kez oyunun matematiğini hem sahada hem skorda kazanacaktır.

Hatayspor, 6 karşılaşmada sadece 2 gol atmış, kalesinde gördüğü 10 gol ile de ligin en az gol yiyen 7 takımıya 8. sırada yer almış. Bu rakamlar feci ama ortaya koyduğu oyunla 2 değil 12 gol atabilirdi. Ki skorları değil ama oyunları kazandığı maçlara şahit olduk çoğu zaman.

ÜMRANİYESPOR / RECEP UÇAR

Örneğin Ümraniyespor. Antrenör takımı hüviyetinde bir ekip var karşımızda. Son yapılan bir iki transferle takımında çeşitliliği artmıştı. Hocanın saha içerisindeki dakikalar içinde yaptığı değişiklikleri idrak etmekte inanın zorluk çekiyorum. Değişiklik yapsın, yapmasın, kimi nereye kaydırdı, kimi hangi fonksiyona çekti, anlam vermekte güçlük çekiyor insan.

Mesela bir Trabzonspor mücadelesini hatırlıyorum. Sayısız pozisyon, net penaltılar, bunalmış bir Trabzon… Maçların kaderini skorlar belirliyor ya hani… Ahh diyorum bir imkan olsa şu oyun gücü skor kabul edilse şu milletin gözünde yoksa kimse anlamayacak bir takımın hangi hüviyette, bir emekle ve kıymetli bir mücadele ortaya koyduğunu.

İnanıyorum. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa ertesi gün, ertesi gün olmaz ise bir sonraki gün genel kabul gören o başarıda gelecek.

İSTANBULSPOR / OSMAN ZEKİ KORKMAZ

Geçtiğimiz yıl yine alt liglerdeki maçları izliyor, gelecekte spor tarihimizde kimleri görebiliriz diye hayaller kuruyordum. Tespit ettiğim sporcuları kabul gören başarı statüsünde gördüğüm söylenemeyeceği gibi benimde tespitlerimin başarılı olduğu kabul görmez. Ama bu asla benim ve o sporcu kardeşlerimin başarısızlığı değil. Adına sistem denilen ama insanımızı öğüten sistemsizliğin ve iyi niyeti barındırmayanların ortaya çıkardığı en temel problemimiz.

Futbolda sistemler sistemlerin açığında faydalanır. Her sistemin kendine göre olumlu ve olumsuzlukları vardır. Dünya futboluda önceden 1-4-3-3’ü ya da 1-3-5-2’yi denerken bugün genel kabulde olan örneğin 1-4-4-2 sistemini yenmek için 1-3-5-2 sistemini, onu yenmek için 1-4-6-0 sistemini, yine onu yenmek için 1-4-2-3-1 sistemini, yine onu yenmek için diye diye uzayan bir döngü içindedir.

Ama örneğin günümüz futbolu son zamanlarda hücümda iken neredeyse 1-2-3-2-3’ü savunmada iken 1-6-4-0’a ya da 1-5-5-0’a dönüşüverebiliyor.

İşte geçen yıl yine karşılaşmaları takip ederken baktım ki sistemse davranışlar sergileyen ilginç arayışlarla sonuca gitmeye çalışan bir isim daha var Türkiye’de. Öyle ya, bu bir antrenör emeği sonuçta. İstanbulspor’un 1-3-5-2 sistemini kurguladığı saha dizilimini ekran başından görünce şaşırmıştım. Sonra tribünden canlı takip edince ortaya işte ortaya konulan emeğin yansıması budur diyerek mutlu olmuştum.

Kolay değil bu işler. İki lafla, iki popülist davranışla kalamazsınız bu seviyede. Heleki akıntı emek verenleri alıp götürüyorsa bu adam harcayan dünyada, hiç ama hiç kolay değildir.

İstanbulspor içinde şimdi tablo ortada. Öyle veya böyle bir başarı elde edildi dahada edilecek. Nereye varır kimse bilmez. Heleki eldeki imkanlar çeşitli değilse heleki bu imkanlar zamanın bir yansıması olarak yavaş yavaş inanan insanların sayısını artırıyorsa muhakkak ulaşacağı yer aydınlıktır.

NE YAZIK Kİ KAÇIRDIM

Bazı takımların ellerindeki geniş kadroları ile neler yapabilecekleri ortadır. Ama örneğin Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor gibi bu takımların, çeşitliliği olmayan ancak oyun gücünü ortaya koymaya çalışan Hatay, Ümraniye ve İstanbulspor gibi antrenör takımlarına karşı ne yapabilecekleri daha kıymetlidir. Özellikle bu karşılaşmaları tribünden izleme şansı bulamadım, kaçırdım ve çok üzüldüm. Ekranda gördüğüm kadarıyla oyuncu çeşitliliği az ve tecrübe kazanan hocalarımız, isimleri büyütülen ve kadrosu derya olan bu takımlara karşı oyunun gücünü ve emeğin karşılığını almayı hep başardılar.

SON SÖZ

Yok mu arkadaş bu hocalarımızın, bu takımlarımızı eksiği. Var tabi, olmaz olur mu? Ama herkesin eksik aradığı yerde bırakalımda iyi bir şeyler yapan birkaç insanı yaşatalım. Bir umut var orada burada onu kaçırmayalım.

Bu yıl Süper Lig’de 2 takımım kaldı. Biri Ümraniyespor diğeri İstanbulspor. Onlara ne kadar vakit ayırabileceğimi ben bilemiyorum ama inanıyorum ki onlar bize çok ama çok güzel zamanlar sunacak, ufuklar açacak.

MEHMET ALİ KAYACI