Ümraniyespor – Trabzonspor karşılaşması için Recep Tayyip Erdoğan stadındaki yerimizi aldık.
Antrenör takımlarını izlemeye geldiğimiz bir karşılaşma. Son avrupa mücadelesinin ardından yeniden Trabzonspora daha doğrusu Abdullah Avcı’nın takımını izlemeye pek gönlüm razı gelmesede bugün Ümraniyesporu dahası Recep uçar’ın takımını yakından takip etmeyi önemsiyorum.
Yeni Teknik Direktörlerin bir özelliği var, gelişim göstermek için ellerinden gelen mücadeleyi veriyor ve fazlasını yapmak için büyük çaba sarf ediyorlar. Benimde nacizane beğendiğim ve takdir ettiğim ülkemizin insanlarından birisi Recep hoca. Tabi bazı oyuncularıda özellikle takip ettiğim ve değerli gördüğüm için bugün hem Kartal Kayra Yılmaz hem de Mehmet Umut Nayir’ı bir kez daha yakında gözlemleyebiliyorum.
Maç öncesi farklı formalarla sokaklarda yürüyen insanları görmek sevindirici. Ancak biletli olmalarına rağmen bazı seyircilerin stada alınmamasını anlayamadım. Aslında Anadolu yakasındaki Ümraniyesporun Avrupa yakasında Kasımpaşa’da ev sahibi olmasını hiç ama hiç anlayamıyorum ama neyse…
İLK YARIDAN NOTLAR
Gel gelelim karşılaşmanın ilk yarısına. Oyun kurmaya çalışan Ümraniyesporu canlı izlemek keyifli, Trabzon’un kaliteli ayaklarına rağmen ilk yarıda pozisyon üretememesi şaşırtıcı değil. Çünkü oyunun gücünü sahaya yansıtarak rakibe karşı üstün olmayı tercih eden Sayın Avcı’nın cesur oyun mantalitesi yok. Buna korkak oyunda denebilir ama şimdilik tatlı bir dil daha doğru olacaktır. Gerek Milli Takım gerek Beşiktaş ve son olarak gerekse Trabzonsporun son avrupa maçının son dakikaları beni kendisinden tamamen soğuttu. Sebebi çok açık ve net. Oyun anlayışına saygı duyuyorum ancak her şeyin elden gittiği son dakikalarda daha cesur olamamayı kabul edemiyorum ve buna saygı duymuyorum.
İlk yarının sonunda Dorukhan Toköz’ün sakatlandığı pozisyon beni korkuttu. Maçın bir önemi dahi kalmayacak derecede kendimi kötü hissettim. Umarım kötü şeyler olmamıştır.
Yeniden ilk yarıya dönecek olursak Trabzonsporun bir poziyonu var o da savunmanın geriye dönüşte hata yapması. Yani ne akan oyunda ne de duran topta bir varlık gösterdiğini söylemek doğru olmaz. Sadece uzaktan şutlarla mecburi deneme yaptıklarını söyleyebiliriz.
Ümraniyespora gelecek olursak maçın ilk yarısında net poziyonları yoktu. Ama iki net penaltıları vardı. Penaltı poziyonları vardı demiyorum iki tane net penaltıları vardı. Ve bu iki pozisyonuda ne hakem gördü ne de VAR görmeyi tercih etti.
İKİNCİ YARI NE DEĞİŞTİ
Karşılaşmanın ikinci yarısında oyunun boyu uzadı. Sistemler değişti. Ümraniye takımını bugün sahada 1-4-3-3, 1-3-4-3 sistemleri ile daha net gördük. Ancak çok fazla anlaşılamamış olsada oyunu geride kurarak 2. ve 3. bölgeye yerleşmeye çalışan Ümraniyespor’u zaman zaman 3-2-5 şeklinde de sahada görmek oldukça sevindirici idi.
Sistemlerin gücü takımları güçlü kıldığı kadar rakiplerinde zaaflarını ortaya çıkarır ancak rakipler sistemleri çözümleyebilirse bunu kendilerine olumlulayabilirler. Bu nedenle her sistemin oyun kurulumu ve anlayış farklılığını görmek beni mutlu ediyor.
Antrenör takımlarının kıymetli iki hocasını analiz etmek bugün hem çok zordu hem de oldukça keyifli idi. Orta sahaya müdahale eden ve oyun anlayışını sistemsel bir değişiklikle farklılık oluşturan Recep Uçar’a karşı Abdullah avcı’nın karşı hamleleri harikuladeydi.
OYUNUN TEK FARKI ŞUT ATMAK OLDU
İki takımda oyun gücünü sahaya yansıtırken ilk 10 dakika farklı sonraki 25 dakika farklı ikinci yarı bambaşka oldu. Maçı Trabzon’a kazandıran şey ceza sahası dışından yapılan sayısız denemelerden birinin kaleciden dönen topun değerlendirilmesi oldu.
Trabzon denemelerden fayda sağlarken Ümraniye yapamadığı denemeler nedeniyle gole uzak kaldı. İlerleyen maçlarda uzaktan şut denemelerine ihtiyaç duymadan daha net pozisyonlarla rakip kaleye ulaşır ve hem gollerle hem de 3’er puanlarla tanışacaklardır. Ümraniye Teknik Sorumlusu Recep Uçar’ın maç sonunda sorularımıza verdiği cevaplarda dediği gibi, bu takım bu ligde iyi yerlere gelecektir.
Son bir parantezde Mehmet Umut Nayir’e açmak istiyorum. Bu ülke güzel ama karşısındakinden çok kendi menfaatine değer veren insanlarla yaşıyoruz. Sadece bu ve benzeri nedenlerle şu çok net anlaşılmalıdır ki Nayir, kendine değer veren ve emek harcayan başarılı bir sporcu, bu dışarıdan çok iyi anlaşılıyor ama bu ülkede sistem ve yöneticileri emek verenleri öncelemiyor. Bu nedenle bu yaşlarda kıymetli başarıları elde etmiş bir sporcu olarak kendisini görebilirdik. Umuyorum ki bugüne kadar elde edilememişlere yarınlarda şahit oluruz.
KONUŞMAK İSTEMİYORUM
Anlaşılması zor belki ama bu ülkede sistemleri yönetenler art niyetli. Çünkü sistem bunun üzerine kurulu. Burada bir hakem faicası yaşandı diye çok şey yazabilirim ama insanı hayatta soğuttukları için yaptıklarını yok saymayı tercih ediyorum. Yine doğrudan canı yanan ben olsaydım aynı şey olurmuydu, bilmiyorum. İşte bu sistemde onların istediği gibi olmazsanız yer almanıza müsaade etmiyorlar. Sizi kendisine benzetmek isteyen sistemsizliğe yazıklar olsun.
MEHMET ALİ KAYACI



