GÜNDEM

"Gözünüzü açın, şöyle bir dünyada olup bitenlere bakın"

Milli Gazete yazarı Fatih Yılmaz "Hanzala, kültür ve sanat" başlıklı yazı kaleme aldı. Dünya'da yaşanan olaylara karşı bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini hatırlatan yazıda alışılagelmiş olanın değil sadece etrafımızdakileri görmemize dikkat çekti.

Abone Ol

Milli Gazete yazarı Fatih Yılmaz "Hanzala, kültür ve sanat" başlıklı ele aldığı yazısının tamamı şu şekilde;

Basit olanın her zaman daha etkili olduğunu düşünürüm. Basit ve etkili olanı ortaya koymak aslında en zorudur. Basit, kısa, öz ve sade olanı ortaya koyabilmek gerçekten çok zordur. Mesela dünya tarihinin en çok okunan ve satılan kitaplarından biri Küçük Prens’ tir. Çok basit bir anlatım, sade ve öz çizimlerle desteklenerek ortaya koyulmuş muhteşem bir eser. Yazarı Antoine de Saint-Exupéry kitabı hem yazmış hem de çizimlerini ortaya koymuştur. Tabii ki her basit ve öz olanda etkin bir kalite sunabilmek mümkün değildir. Her ne kadar bu tartışmalı bir konu da olsa kültür sanatta, resimde, sinemada, hitabette, tasarımda, teknolojide basit, sade ve öz olanın her zaman en değerli olduğunu savunanlardanım. Tıpkı Hanzala gibi.

Bizim Filistinli Hanzala’dan bahsediyorum. O, hepinizin bildiği sırtı dünyaya dönük, elleri belinde bağlı, üstü başı perişan, ayağı yalın ayak, başında saç kalmamış Hanzala. Hanzala, Filistin davasının, Filistin tarihinin, Filistin mücadelesinin, Filistin’de yaşanan katliamların, Filistin’in yalnızlığının, Filistin zulmünün, Filistin’in terk edilmişliğinin, Filistin’in gözyaşlarının, Filistin feryadının, Filistin bilmecesinin, Filistin aşkının, Filistin sevdasının, Filistin derdinin ve Filistin’e dair her şeyin en anlamlı çizimidir. Basit, sade, öz ve etkili. Hanzala deyip geçmeyin. O, basit ve sade, sakin ve dingin duruşu ile dünyaya Filistin’de on yıllardır yaşanan zulmü haykırıyor. Birçoğumuzun başaramadığı şeyi başarmış bir halk kahramanı o. İşte bu, kültür ve sanatın ne kadar önemli olduğunu anlatan bir durum aynı zamanda. Devletler ve ideolojiler arasında asırlardır devam eden asıl savaşın kültür ve sanat savaşı olduğunu anlamamız için sırtı dönük Hanzala’nın.

Hanzala’yı basit bir figür olarak görebilirsiniz ama inanın o, bundan çok daha fazlası. Amerikan emperyalizmini düşünün. Amerika kendi asıl mücadelesini insan ve teknoloji gücü ya da silah sanayisi ile vermiyor, kültür ve sanat endüstrisi ile veriyor. Başta sinema olmak üzere birçok alanda yaptığı çalışmalar ile insanların zihinlerini işgal ediyor. Zihinlerin işgali Amerikan emperyalizmi için toprak işgalinden çok daha önemli. Siz bütün dünyayı işgal edemeyebilirsiniz ama bütün insanlığın zihinlerini işgal edebilirsiniz. Bayrağınızın bütün dünyada gişe rekorları kıran filmlerde ele alınması buna verilecek en önemli örneklerdendir. Amerikan bayrağı Amerikan emperyalizminin en önemli sembollerinden biridir. Daha küçük yaşlarda çocuklara çizgi filmlerle, genç nesle Marvel serileri ile bu işgali hâkim kılan işte bu sembolün işlenmesidir. Gençlerimiz daha en verimli çağlarına gelmeden Amerikan hâkimiyetinin etkisi altında kalıyor. Bu ezilmişlik psikolojisinin yerleştirilmesi çok da zor değil. Onların yaptığı gibi kültür ve sanat çalışmalarına yaptığınız yatırımın eğitim ya da askeri alana yaptığınız yatırımdan geri kalmaması yeterli.

İşte bu noktadan baktığımızda ne kadar yanlış işler yaptığımızı görebiliriz. Özellikle kendi etki alanımız olarak tanımlayabileceğimiz sivil toplum ya da eğitim dünyasında bu konulara ağırlık vermekte fayda var. Sıradan, eskimiş, sonuç vermeyen çalışmaları bir kenara bırakıp kültür sanat üzerine etkili işler yapmadığımız sürece kendimizi avutmaktan başka bir şey yapmış olmayız. En azından biraz olsun bu işlere el atmamız lazım. Amerika’yı yeniden keşfetmekten bahsetmiyoruz. İran’a bakın, İspanya’ya, Hindistan’a, Çin’e, Japonya’ya, Güney Kore’ye bakın. Biraz gözünüzü açın, şöyle bir dünyada olup bitenlere bakın yeter.