Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Demokraside Birlik Vakfı'nın düzenlediği "Türkiye'nin İkinci Yüzyılında Tam Demokrasi Hedefi ve Yeni Anayasa'dan Beklentiler" panelinde konuştu.
"Bir anayasa var, bir de anayasanın uygulanması ve yorumu var" diyen Kılıç "Bir laiklik var, laikliğin uygulanması ve yorumlanması var. Bir hukuk devleti var, hukuk devletinin uygulanması ve yorumu var. Şimdi soruyorum, bunların hangisi suçlu?" diyerek suçlunun anayasayı ve yasaları uygulayan ve yorumlayanlar da olduğunu söyledi.
"Yargı erkine verilmiş olan yorum hakkı maalesef isabetli kullanılmıyor" diyen Kılıç verilen kararların ülkede bıraktığı yıkıcı etkilerin çözülemediğini de belirtti.
Kılıç açıklamalarına şöyle devam etti.
'Ortada bir darbe anayasası var mı?'
"Anayasa'nın 177 maddesi var, 177 maddenin 121 maddesi değişmiş. Yaklaşık 51 maddesi ikinci ve üçüncü kez değişmiş. Bunun 34 maddesi AK Parti öncesinde değişmiş, AK Parti iktidarıyla birlikte de 79 madde değişmiş. Şimdi bana söyler misiniz, ortada bir darbe anayasası var mı?
Dolayısıyla bugün çektiğimiz sıkıntıların altına baktığımız zaman o yapılan değişikliklerden kaynaklanıyor. Eğer Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinin 12'sini sayın Cumhurbaşkanı seçiyor, 3 tanesini Meclis seçiyor ve Meclis'te de çoğunluğunuz varsa eğer 15'ini de aynı irade seçmiş dersek yanlış yapmış olur muyuz? Hakimler Savcılar Kurulu’nun 13 üyesi var, 6'sını sayın Cumhurbaşkanı seçiyor, 7'sini parlamento seçiyor. Bu parlamentodaki seçimlerin mevcut iktidar tarafından yönetildiği, onların iradesiyle seçildiği konusunda bir endişemiz var mı?
'Sorun anayasa ve yasaları uygulayanlarda'
"Bugün sorunumuz ne Anayasa, bence ne de yasalarımızdır. Bunu uygulayan ve yorumlayan insanlarımızda. Yargı erkine verilmiş olan yorum hakkı maalesef isabetli kullanılmıyor. Kullanılmadığı için de bu sorunların ülkede bıraktığı yakıcı ve yıkıcı etkilerini maalesef çözemiyoruz, çözemedik.
'Dövizi indiriyoruz, faizi çıkarıyoruz! Bunun nedeni...'
Türkiye’de üç tane kurum var. Birisi Anayasa Mahkemesi, birisi Hakimler Savcılar Kurulu, birisi de Yüksek Seçim Kurulu'dur. Bu üç kurumun tarafsız ve bağımsız olmasını temin etmedikçe biz bu sorunlarımızdan asla kurtulamayız. Eğer yargıda böyle bir sorun varsa bunun ekonomiye olan yansımaları, sosyal hayata olan yansımalarını da düşündüğünüzde bunun temelinde yatan tek şey hukuk güvenliğinin yaratılamamasıdır.
Hukuk güvenliğini yaratamadığımız için de bugün para politikalarıyla, mali politikalarla dövizi indiriyoruz faizi çıkarıyoruz, faizi indiriyoruz dövizi çıkarıyoruz ve ekonomiyi ihya etmeye çalışıyoruz. Bunlar yapay tedbirler, gerçek tedbir bağımsız ve tarafsız herkesin rahatlıkla kanatlarının altına sığınacağı bir yargıyı teşekkül ettirmektir."