Hangi konular gündemde?
Yapılan çalışmalarda şu başlıklar öne çıkıyor:
* Aylık bağlama sistemindeki karma yapının sadeleşmesi
* Ocak ve Temmuz aylarında yapılan enflasyon artışlarının yeniden düzenlenmesi
* Bozulan aktüeryal dengenin (Çalışan-emekli oranı) yeaniden sağlanması
* Sistemde kalmanın emekli aylığı açısından daha cazip hale getirilmesi
Emekli aylığı hesaplamasında üçlü yapı
Emekli aylığı hesaplanırken uygulanan üçlü yapı da sistemi karmaşıklaştırıyor. 1999 öncesi dönem için farklı aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayısı, 1999-2008 arası için daha düşmüş bir aylık bağlama oranı ve yeni güncelleme katsayısı, ardından 2008 sonrası için düşük aylık bağlama oranı ve büyümenin enflasyonun etki ettiği güncelleme katsayısı.
Bu hesaplamalar üç ayrı kanuna göre yapılıyor. Bu üç ayrı hesap toplanıp emekli aylığı ortaya çıkartılıyor. Sabah Gazetesi'nde yer alan habere göre çok değişken olmayan güncelleme katsayısı ve aylık bağlama oranıyla tek bir hesaplama yapılabilir. Böylece çok prim ödeyenin ve çok çalışanın daha yüksek maaş aldığı bir sistem ortaya çıkabilir.
Taban maaş uygulaması olumlu ancak...
Son yıllarda emeklilerin kafasını karıştıran bir başka unsur da 'taban maaş' ve 'kök maaş' uygulaması oldu. Çalışma hayatı kısa sürmüş, kısmi emekli olmuş, malulen emekli olmuş ya da asgari ücretten prim yatırmış birçok sigortalının emekli maaşı düşük kalmıştı. Bu emeklilere Hazine'den yapılan destek ile taban maaş şeklinde daha yüksek aylıklar ödendi, ödenmeye devam ediyor. Bugünkü rakamlara bakıldığında 6-7 bin lira aylığı olan bir emekliye 12.500 TL ödeniyor. Ancak uygulama birkaç sorunu da beraberinde getirdi.
Sıfır zam sorunu
Birincisi her zam döneminde ortaya çıkan sıfır artış sorunu. Taban maaşın altında aylık alanlar için ocak ve temmuz aylarındaki enflasyon artışları gerçek emekli aylıklarına yapıldığı için sıfır zam ortaya çıkmıştı. Hem geçen temmuzda, hem bu temmuz ayında yaşanan olay için yeniden taban maaş artışı ihtiyacı doğdu. Bu durum sürdürülemez olduğu için her zam döneminde 3-4 milyon emekli için aynı sorun yeniden ortaya çıkacak.
Çok çalışana az maaş sorunu
İkinci sorun ise taban maaşın hemen üstünde aylığı olanlar açısından yaşanıyor. Örneğin bugün 12.500 TL olan taban maaşın hemen üstünde 13-15 bin bandında aylık alan çok sayıda emekli var. Bakıldığında 3.600 gün prim ödemiş, ya da düşük kazanç bildirmiş bir emekli ile, daha çok çalışmış daha yüksek prim ödemiş bir emekli arasında aylık farkı hemen hemen hiç kalmıyor. Bu durumda 9 bin gün Bağ-Kur primi ödemiş esnaf için daha belirgin hale geliyor. 3.600 günle emekli olan birisi ile 9 bin gün Bağ-Kur primi ödemiş birisi 12.500 TL taban maaşı alabiliyor Bu da adaletsizliğe yol açıyor.
Kayıtdışılık ve gizli kayıtdışılık sorunu
Üçüncü sorun ise yüksek prim ödemenin karşılığının olmaması algısıyla hem kayıt dışılığın hem de gerçek maaşın gizlenerek gizli kaşıt dışılığın ortaya çıkıyor olması. Böylece hem devletten vergi ve prim kaçırılırken çalışanın da geleceği çalınıyor. Ancak 'Düşük ödesem de taban maaş alırım nasıl olsa' algısı bu sorunu körüklüyor.
Üçünce çeyrek işaret edildi
Orta Vadeli Program'da yeni düzenlemeler için tarih olarak 2024 yılı üçüncü çeyreği gösteriliyor. Yapılacak teknik çalışmalar sonunda taslaklar ortaya çıkmış olacak. son şekli verilen düzenlemelerin yeni yasama döneminde gündeme gelmesi bekleniyor.
"Daha adil bir emeklilik sistemi inşa etmemiz lazım"
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, emeklilik sisteminin güncellenmesi ve haftalık çalışma süresinin düşürülmesi yönündeki iddialarla ilgili gazetecilere değerlendirmede bulundu.
"Emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor"
Güler, emeklilik sistemini incelerken dünyadaki örneklerin dikkate alınması gerektiğini belirterek, "Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı esas alırsak emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor. Bir tanesi, ödediğiniz prim miktarı, ödediğiniz süre ve yaş. Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi 40'lı, 45'li ve 50'lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız. Avrupa'da emeklilik yaşı 65'tir, 67'dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır. Bu, sürdürülebilirlik çizgisi açısından önemlidir. Dünya ortalamasına baktığımızda 3 ila 4 çalışana karşılık bir emekli vardır. Ama şu an ülkemize baktığımızda halihazırda yaklaşık 32 milyon çalışan ve 16 milyon 100 civarında emekli olduğunu görüyoruz. Yani 2 çalışana 1 emekli olduğunu görüyoruz. Bizim bu manada mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım. Vatandaşlarımızın da seçmiş oldukları tercih noktasında ona göre bir emekli maaşına kavuşması lazım" ifadelerini kullandı.
"Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı hayata geçirmemiz gerekiyor"
Güler, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın desteğiyle en düşük emekli aylığının 12 bin 500 lira olduğunu belirterek, "Bu desteğin uygulanmadığı takdirde emekli maaşı daha düşük oranda olacaktır. Dolayısıyla bu durum düzeltilmeli, bu durum sürdürülebilir hale gelmeli; daha dengeli, daha adil bir hale gelmeli. İnşallah önümüzdeki dönemlerde evrensel, dünya ülkelerinde gelişmiş ülkelerin de uyguladığı bu sistem üzerinden benzer bir uygulamayı, çalışmayı bizim ülkemizde de hayata geçirmemiz gerekiyor. Şu anda bizim toplumun her kesimiyle yeni istişareler yapmamız lazım ve dünya örneklerini, gelişmiş ülke örneklerini ortaya koymamız lazım. Bu çerçeve içerisinde de bunu daha makul bir çerçevede ortaya koymamız lazım. Tabii bakanlığımızın bu konuda çalışmaları var ama henüz şu anda bir yasal düzenleme açısından elimizde böyle bir metin yok. Bunu ilerleyen zaman dönemi içerisinde daha geniş çerçevede çalışmak lazım" diye konuştu.
"Haftalık çalışma saatlerinin düşürülmesiyle ilgili düzenlememiz yok"
Kamu ve özel sektörde haftalık çalışma saatlerinin düşeceği yönünde bir çalışmanın da olmadığını kaydeden Güler, "Öyle bir çalışma söz konusu değil. Gerek haftalık çalışma saatleri gerekse günleri açısından gündemimizde böyle bir çalışma yok. Ancak pandemiyle beraber belli sektörlerde, belli meslek gruplarında daha kısa süreli çalışma, daha esnek çalışma modelleri de tabii burada gerek işveren, gerekçe çalışanlar açısından öneriliyor, çalışılıyor. Bu mahiyette eğer olabilecekse sadece belli meslek kollarında ve belli mesleğin icrası noktasında uzaktan çalışma modeli gibi daha kısa süreli haftalığın belli günlerinde çalışabilecek bazı öneriler ve teklifler var. Bu yönüyle olabilecektir. Yoksa mevcut çalışma hayatımız içerisinde gerek haftalık çalışma günleri gerekse de haftalık çalışma saatleriyle ilgili düşürülmesiyle ilgili herhangi bir düzenlememiz yok. Herhangi bir hayata geçecek bir çalışma şu anda bulunmuyor" dedi.