Tokat'ta  sivil toplum örgütü temsilcileri ve basın mensuplarıyla buluşan Doğan şunları dile getirdi:

  • Mesut Doğan, Türkiye’nin seçimi geride bıraktığı 4 aylık zaman diliminde “Bu 4 ay içerisinde yaşadıklarımız, gittiğimiz yerlerde de görüyoruz ki insanları ciddi manada endişeye sevk etti. Biz bu endişeleri daha zirve yapmadığı dönemlerde aslında Türkiye’nin ekonomide, dış politikada, sosyal hayatta ne tür tehlikeler beklediğinin farkında olduğumuz için çok ciddi çabalar sarf ettik. 2018’den başlayan Millet İttifakının temelini daha da güçlendirerek bu seçimlere Millet İttifakının bir ortağı olarak girdik. Öncelikle ifade edeyim, Saadet Partisi olarak girdiğimiz Millet İttifakının aslında iki şeyi başardığına inanıyorum ve çok önemsiyorum. Birincisi şu, özellikle Başkanlık sistemi geldikten sonra Türkiye’de ciddi bir grup insanın yarına dönük endişeleri zirve yapmıştı. Türkiye’de ciddi manada hayal kuramayan kişi sayısı artmıştı. Böyle bir dönemde Millet İttifakı olarak 6 parti bir araya gelerek milletin önüne güçlü bir alternatif imkanı sundu. Bu imkanı milletin değerlendirmesi hususunda neler olacağına dönük çalışmalar yürüttü. İkincisi ise daha da önemli, siyasette kutuplaşmanın yaşandığı, kimsenin kimseyi beğenmediği, ötekileştirdiği, şeytanlaştırdığı ortamın insanlar arasında duvarlar ördüğü bir dönemde kendini solcu, muhafazakar, milliyetçi, liberal olarak tanımlayan farklı 6 parti bir araya gelerek aslında gençliğe, gelecek nesile bir sıkıntı olduğunda nasıl bir araya geleceklerini göstermiş oldu. Ben bunun gelecek nesile bırakacağımız en değerli miras olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de aynı iktidara mensupların bile farklı düşündükleri yerde 6 siyasi partinin bir araya geldiği yerde ne yapabileceklerine dair 2400 konuda anlaştılar. Bunun da ne anlama geldiğini bugün çok konuşamıyoruz ama önümüzdeki süreçte bunun üzerine kitaplar yazılacağına, tezler hazırlanacağına inanıyorum.” diyerek açıklamasına başladı.

“ÜLKE OLARAK ZAM YAĞMURUNA TUTULDUK”

  • Doğan, seçimlerin ardından geçen 4 aylık zaman diliminde ülke olarak adeta zam yağmuruna tutulduğumuzu anlattı ve “Bu anlamda şaşkınlığı en tepede yaşayanlar muhalefete oy verenler değil, iktidara oy verenler oldular. Burada unutulmayacak durum şu, seçim döneminde insanlarımızın oyunu alabilmek için Türkiye’nin her yerinde petrol olduğunu söyleyenler seçimden sonra akaryakıta yüzde 100 zam yaptılar. Seçim meydanlarında faizle ilgili nas diyenler hatta daha da ileri giderek biz ancak Allah’tan alırız diyenler seçimden sonra yüzde 300 faizi artırdılar. Ve yine tüm seçimlerde insanları kutuplaştırmak için nakşettikleri 15 Temmuz darbesine finansör olarak lanse ettikleri Birleşik Arap Emirliklerinden para dilenmeye gitmek zorunda kaldılar. Bunu şunun için söylüyorum, bugüne kadar yaşanılan sorunları daha da acı olarak yaşandığı, herkesin hissettiği bir döneme girdik.” dedi.

SORUNLARI NORMALLEŞTİRİYORLAR
AK Parti iktidarının geçmişte sorunları görmemezlikten gelen bir tavır içinde iken şimdilerde ilk defa sorunları kabul etmiş vaziyette olduklarını belirtirken “şimdi bu sorunları kabul ederken ve bunu söylerken bu kez sorunları normalleştirme çabasını görüyoruz. Elbette ki sorunlar var, Amerika’da, Avrupa’da sorunlar var, AK Parti’deki arkadaşlar bu şaşkınlık içinde şu cümleleri dahi kuruyorlar, dün de sorun vardı, bugün de var, yarın da olacak. Doğru, gerçekten sorun her zaman vardı ama bugünkü sorunlarımızı her zamankinden farklı kılan önemli bir özellik var. Nedir bu, belki tarihimizde ilk defa sorunlar iktidarın kontrolünden çıkmış vaziyette. Her sorun sadece sorundur ama kontrolden çıkmış sorun felakete açılan bir kapıdır. Ben bunu söylerken insanların dikkatini çekmek, içinde bulunduğumuz tehlikeden hareketle AK Parti’ye zarar vermek için söylediğim düşünülmesin, bakın bugün insanlarımız nefes alamayacak hale geldiler. Fabrikası olan da fabrikada çalışan da, öğretmen de memur da hiç fark etmeksizin Türkiye’nin her yerinde konuşulan ilk konu haline geldi geçim sıkıntısı. Zamlar, ekonomideki dar boğaz. 81 ilimizde yerel bir anket çalışması yapılsa birinci sorun ekonomik kriz çıkar. Buradan benim canımı acıtan ve kabullenmekte en çok zorlandığım nokta şu, yer altı kaynakları, coğrafya özellikleri, tarihi geçmişi bakımından Dünya’nın en muhteşem ülkesinde yaşıyoruz bu sorunu. Ekonominin iki ana başlığı var, gelirler ve giderler. Gelirden kasıt imkanlarımız, giderden kasıt ihtiyaçlarımız. Peki iktidar ne diyor 20 yılın sonunda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin imkanları ihtiyaçlarını karşılamayacak noktadır. Türkiye’yi bilen bir insan buna kahkahayla güler. Eğer Türkiye’nin imkanları ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa Dünyada 100’ün üstünde ülke açlıktan kırım kırım kıvranır. Bütün imkanlarına rağmen Türkiye’de geçim sıkıntısı konuşuluyorsa bir yerde yanlışlık var demektir. Bugün sadece sizlerle tek rakamı paylaşmak isterim Türkiye’nin durumunu ortaya koyabilmek için. Biliyorsunuz bütün belediyeler, mahalli idareler yılın sonuna doğru bir sonraki yılın tahmini bütçesini oluştururlar. Türkiye’nin tahmini bütçesi oluşturuldu, o bütçede bir rakam çok tartışıldı. Nedir o? Ütçe içindeki faiz ödemeleri. Faiz miktarı o gün 565 milyar lira idi. Seçim oldu, Meclis açıldı, ilk bütçe geldi bir baktık ki 80 milyar lira daha faiz ödemesi çıktı. İkisini toplayınca 645 milyar lira faiz ödenecek yüzde 99’u Müslüman ülkede. 645 milyar lira ne demek? Tokat’ın 12 ilçesi, 23 beldesi, 613 köyü, 215 mahallesinin komplesini yıkıp yeniden yapsanız bunun devlete, millete yansıması taş çatlasa 200 milyar liradır. Şimdi 645 milyar liranın bize bir günlük maliyeti 1 milyar 750 milyon lira. Yani saatte 73 milyon lira faiz ödüyoruz. Tokat Belediyesi’nin 2023 yılı bütçesi 1 milyar lira. Ne demek bu, Türkiye’nin 13 saatlik faiz parası demek. Bir ülke düşünün ortalama illerinden birinin yıllık bütçesi, devletin 13 saatlik faiz ödemesine denk. Böyle bir ülkenin iflah olması mümkün değil. Daha öte giderek söylüyorum, Türkiye’de şuan 973 ilçe var. 973 ilçe içerisinde nüfusu 1 milyon olan da var, binlerde olan da var. Bütün belediyeler anlaşsa ve dese ki bizim kültürümüzde imece var, ülkeyi bu sıkıntıdan kurtaralım deseler, yanı her gün Almus, Başçiftlik, Sulusaray …vd. belediyeler günlük 2 milyon lira Devlete bağış yapsalar sadece faiz parasını ödemiş oluyorlar. Böylesine dibe batmış vaziyetteyiz.” diyerek ülkenin ekonomik durumunu izah etti.
“TÜRKİYE HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL”

  • Doğan açıklamasını sonlandırırken, Türkiye’nin hak ettiği yerde olmadığını vurguladı ve “Türkiye hak ettiği yerde olmayınca Tokat da, Sivas da, Yozgat da hak ettiği yerde olmuyor. Ve hiç bakmadan söylüyorum, şuanda Tokat’ın nüfusu 600 bin. Türkiye’de yaşayan Tokatlı sayısı artıyor ama 3’te 1’i Tokat’ta yaşıyor. Tokat ili dahi göç veriyorsa, özellikleri bakamından en zengin özelliklere sahip ilinden dahi göç veriyorsa gerisini düşünmeye bile gerek yok. Söylenecek çok şey var ama bu sorunları halletmek için Saadet Partisi olarak kendimizi bildiğimizden beri bu ülkenin, şehirlerin menfaatine olacak çalışmaları yürütüyoruz. Bu minval üzerine inşallah hem Meclis’te hem Belediyelerde bizim insanların dikkatini çekme hususunda önemli gördüğümüz konuları hatırlatacağımızı ifade etmek istiyorum. İl Başkanımız da ifade etti. Önümüzde bir yerel seçim var, 81 ilde, 973 ilçesinde, tüm beldesinde seçimi mutlaka alacak düşüncesi ile çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu çalışmalar yürütülürken elbette ki seçime ramak kala şehirler bazında ittifaklar olacak. Biz yerel seçimlere güçlü şekilde hazırlanıyoruz." diyerek bitirdi.